Sebastian Vettel 2017 Singapur GP’sine gidilirken dünya şampiyonasındaki rakibi Lewis Hamilton’ın sadece üç puan gerisindeydi, ancak yarış dışı kalması Alman pilotun ülkeden 28 puan geriden ayrılmasıyla sonuçlandı.
İlk turdaki kötü kaza, Vettel’in yarış dışı kalmasının yanında farkı 28 puana çıkararak Hamilton ile arasında kıyasına devam eden şampiyonluk savaşındaki şansına da büyük bir darbe vurdu.
Bu farkın en büyük sonucu ise Lewis Hamilton’ın artık tam bir yarış galibiyetinden daha büyük farkla lider olması. Yani önümüzdeki Malezya GP’de Hamilton yarış dışı bile kalsa, Vettel yarışı kazanıp azami puanları alsa bile şampiyona liderliğine tekrar yükselemiyor.
Bu çılgın sezonun bitimine sadece altı yarış kalmış durumda ve Sebastian Vettel’in beşinci dünya şampiyonluğunu elde edebilmesinin gerçekçi bir şansı kaldı mı? Steven Walton işte tam olarak da bunu sorguladı.
Öncelikle, istatistiklere bakalım; eğer Ferrari ve Vettel sonraki dört yarış olan Malezya, Japonya, Amerika ve Meksika’yı kazanırsa, Hamilton nerede bitirirse bitirsin şampiyona liderliğini tekrar ele geçiriyor. Aynı şekilde, bu dört yarışta Hamilton kazanırsa, dünya şampiyonluğunu garantilemiş olacak.
Tüm bunlar şampiyonluk savaşının hala iki yöne de kayabileceğini gösteriyor ve Vettel henüz matematiksel olarak şampiyona dışı kalma eşiğinden oldukça uzakta. Singapur’daki berbat performanstan sonra Ferrari takım patronu Maurizio Arrivabene ise Ferrari’nin 2017 şampiyonasındaki şansının ne kadar gerçekçi olduğunu söylemişti.
“Ancak bu [kaza] savaşın bittiği anlamına gelmesin. Sadece daha zor bir hale geldi.”
Sebastian Vettel de takım patronu ile benzer şeyler söyledi ve önlerindeki yarışların kendilerine “fırsatlar” vereceğini hissettiğini söyledi.
Ve bunda hatalı değil; kalan altı yarışta Ferrari’nin özel olarak sorun yaşayacağı herhangi bir pist yok. Mercedes’in zaferinin neredeyse garanti olduğu Monza ve Spa’nın aksine, önümüzdeki altı pist aerodinami ve güç ünitesi verimliliğine dengeli şekilde bağımlı durumda.
Ferrari’nin Mercedes’e olan bir diğer avantajı da henüz dördüncü içten yanmalı motorunu (ICE) henüz getirmemiş olması.
Güç ünitesinin bu hayati bileşeninin Monza için hazır olması bekleniyordu, ancak Scuderia’nın yeni ve yenilikçi 3 boyutlu yazıcıda üretilen pistonlarını geliştirmek için daha fazla zamana ihtiyacı oldu ve bunların devasa performans kazancı getireceğine inanılıyor.
Autosport’a göre Ferrari bu konsept’i Şubat ayından bu yana değerlendiriyor.
3 boyutlu yazıcılar içten yanmalı motor için büyük bir avantaj getiriyor, çünkü tasarımcılar pistonu katman katman inşa edebiliyorlar ve böylece “ağırlık dezavantajı olmadan güç avantajı getiren” bal peteği tarzında tasarımlar kullanabiliyorlar.
Eğer Ferrari’nin dördüncü ve sonuncu içten yanmalı motoru Mercedes ile aralarında görünen güç farkını çözebilirse, kalan pistler neredeyse tamamen Ferrari’ye uyar hale gelecek ve Gümüş Oklar’a göre olan aerodinamik avantajın üzerine koyacak.
Düşününce, tüm bunlar Ferrari’nin işi bitirmek için gereken makineye sahip olduğunu kanıtlıyor. Önlerindeki dört yarışı kazanamamaları için önlerinde hiçbir sebep yok, bunun pek mümkün olmadığı kabul edilebilir, ancak kesinlikle imkansız değil.
Öte yandan, sezonun en başlarında, Lewis Hamilton’ın Vettel’in 25 puanlık farkını eritmesi tam yedi yarış aldı. Bu hayati yarışlarda, Hamilton sadece üç kez podyumda olabildi ve şampiyonluk savaşında istikrarın ne kadar önemli olduğunu buradan görebiliyoruz.
Bu noktada, Singapur’daki hayal kırıklığı yaratan sonuçtan sonra, Ferrari’nin 2007’de Kimi Raikkonen’den sonraki dünya şampiyonluğu şansının ne kadar zor olduğu açıkça görülüyor. Ancak, istikrarlı şekilde alınacak iyi sonuçlar sezonun kaderini Lewis Hamilton’ın ellerinden almaya yetecektir.
Şimdiye kadar 2017 sezonunda pek çok iniş çıkışlar gördük, ve şaşırtıcı olmayan şekilde sezonun dörtte üçünü bile tamamlamış değiliz. Belki de henüz hiçbir şey görmedik…
###