2026 için takımları pek çok zorlu konu bekliyor; bunların için üretilen çözümler de 2026 için farklı tasarım çözümlerine yol açabilir.

Yeni kurallarla birlikte, takımlar artık araçlarını sadece dış görünüşe göre değil, performans alanlarını dengeleyecek şekilde tasarlamak zorunda kalacak. Örneğin, virajlarda hız kazanmak için daha fazla yere basma kuvveti tercih edilirse, düzlükte hız kaybı yaşanabilir. Ancak güçlü bir motor bu aerodinamik direnci dengeleyebilir.

Hibrit motorlar devreye girdiğinde işler daha da karmaşıklaşıyor. Takımlar, elektrik gücünü viraj çıkışında mı kullanacak yoksa hızlanmayı sürdürmek için yayacak mı? Bu gibi kararlar, aracın genel tasarımını doğrudan etkileyecek.

2026'da hibrit motorların elektrik gücü neredeyse üç kat artarak 120 kW’dan 350 kW’a çıkacak. Bu da toplam motor gücünün %50’sini oluşturacak. Dolayısıyla takımların bu gücü nasıl kullanacaklarına dair verecekleri kararlar, araç tasarımlarında belirleyici olacak.

Araç motor uyumu

Yeni motor düzenlemeleriyle birlikte her üreticinin farklı güç dağılımına sahip motorlar üretmesi mümkün olacak. Bu da aerodinamik tasarımların motor özelliklerine göre şekillenmesine yol açacak.

Racing Bulls’un yeni teknik direktörü Tim Goss, Formulapassion'a, “2026’da motorun araçla olan etkileşimini geliştirmek kolay olmayacak. Bu, her pistte farklılık gösterecek. Bu durum, aracın çalışma döngüsünü ve nasıl daha iyi hale getirileceğini doğrudan etkileyecek.” ifadelerini kullandı.

Haas’ın teknik direktörü Andrea De Zordo da benzer görüşte: “Motor yönetimi tamamen farklı olacak ve bu birçok olasılığı beraberinde getirecek. Elektrik gücünün kullanımı farklılaşacak ve bu çok önemli olacak. Kim bu değişimi en iyi şekilde anlarsa, büyük bir avantaj elde edecek.”



Soğutma sorunları ve aerodinamik yapı

Motor tasarımı yalnızca güç kullanımıyla sınırlı kalmayacak. Hibrit sistemin getirdiği ek güç, aynı zamanda daha fazla ısı üretecek.

Üretilen ısının etkili şekilde soğutulması gerekecek. Elektrik gücü üç katına çıkarken, soğutma kapasitesinin dokuz kat artması gerekecek. Bu da araçların aerodinamik yapısını zorlayacak çünkü daha fazla soğutma demek, daha karmaşık ve daha fazla direnç yaratan bir dış tasarım anlamına geliyor.

Adrian Newey de bu durumu şöyle açıklıyor: “Güç ünitesi ile şasi arasındaki entegrasyon şimdiye kadarki en yüksek önem seviyesinde olacak. Amacımız organik bir proje geliştirmek.”

2026 araçlarının daha kısa dingil mesafesine sahip olması ve daha büyük bataryaların yerleşimi, tasarım sürecini daha da zorlaştıracak.

Bu kadar çok değişkenin olması, 2026’da çok farklı araç konseptlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir.

Haas’tan Andrea De Zordo, 2022’deki kural değişikliğinde de pek çok farklı tasarım görüldüğünü ve zamanla benzer çözümlere dönüldüğünü hatırlatarak, benzer bir sürecin 2026’da da yaşanabileceğini belirtiyor.

Ancak bu kez ağırlık ve enerji yönetimi gibi faktörler de çok daha belirleyici olacak.

Bu farklılıklar yalnızca tasarımsal değil, aynı zamanda performans açısından da belirgin olabilir. Takımlar benzer hızlara farklı yollarla ulaşabilir.

Bu durum yarışları daha heyecanlı hale getirebilirken, aşırı farklar olması halinde geçişlerin doğallığını bozabilir veya takımlar arasındaki rekabeti azaltabilir.

Bu dengeyi sağlamak ise FIA’nın sorumluluğunda olacak.

tr.motorsport.com