Avrupa’nın en büyük, dünyanın 2. büyük otogaz pazarına sahip Türkiye’de LPG kullanan araç sayısı her geçen gün artmaktadır. TÜİK verilerine göre Mart ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 8.802.629 adet otomobilin %41,3’ü LPG’li, %33,2’si benzinli, %25’i dizel yakıtlıdır. Yakıt türü bilinmeyen otomobillerin oranı ise %0,6’dır.
Bu pazar gelişim hızının nedenlerini incelediğimizde temelde 5 önemli faktörün itici rol oynadığı görülmektedir. Bunlar;
LPG fiyat avantajı,
LPG tedarik zinciri(otogaz istasyonu) yaygınlığı,
Dönüşüm kiti tedarik zinciri yaygınlığı,
Dönüşüm kiti sektörü ürün ve bu LPG dönüşüm sistemlerindeki fiyat çeşitliliği,
Araç üreticilerinin LPG’li araç üretimi vs.
olarak öne çıkmaktadır.
1996 yılında Türkiye'de "ilk resmi otogaz istasyonu'nu" İpragaz açarak bu tarihten itibaren özel ve ticari otomobillerde kullanılan "Otogaz" segmentinin ülkemizde gelişimine öncülük etmiştir.
İpragaz, dönüşüm sektörünün gelişimine katkıda bulunmak ve kullanıcılarına daha yüksek teknoloji ürünleri sunmak amacı ile sektörel sorumluluğu dahilinde kit dönüşüm sektörüne Nisan 2010 yılında dahil olmuştur. Bu bağlamda İpragaz, dünyanın en yüksek LPG dönüşüm teknolojisine sahip Prins’in ülke distribütörlüğünü alarak, otogaz müşterilerinin dönüşümden kullanıma kadar yüksek hizmet alabileceği bir hizmet zinciri oluşturmuştur. Bu gün ülke geneli 81 ilde 165 bayisi ile otogaz müşterilerine en yüksek kaliteyi ve hizmeti İpragaz gücü ve güvencesiyle sunmaktadır.
Dünyada otomotiv endüstürisi son yıllarda çok hızlı bir gelişme göstermektedir. Motor teknolojilerindeki gelişimle birlikte daha küçük hacimli motorlardan daha yüksek güç elde edilirken, motorların yakıt tüketimleri ve emisyon oranları da düşürülmektedir. Emisyon standartlarının zorlayıcı etkisi bu teknolojilerin geliştirilmesinde itici bir rol oynamaktadır. Araç motor teknolojilerindeki bu gelişime paralel olarak LPG dönüşüm kiti teknolojileri de gelişmektedir. Karbüratörlü araç sistemleri uzun süreden beri yerini sıralı otogaz sistemlerine bırakmıştır, bugün ise araç firmaları direkt enjeksiyonlu motor teknolojisini geliştirmiş bulunmaktadırlar. Pek çok araç firmasının şimdiden üretimin %70’ni bu motor teknolojisine kaydırmış olduğunu söyleyebiliriz.
Karbüratörlü araç teknolojilerinden sıralı sistem lpg araç teknolojilerine geçiş aşamasında Prins LPG sistemleri için sıralı enjeksiyon teknolojisini ilk geliştiren firma olarak, araç firmaları tarafından yeni kullanıma alınan direkt enjeksiyonlu motorlara yönelik olarak da yine ilk olarak Direct LiquiMax sistemini geliştirmiş bulunmaktadır.
Prins, direkt enjeksiyonlu motorlar için özel olarak dizayn ettiği Prins Direct LiquiMax sistemini bu yıl satışa sunmuştur. Sistem, sıvı LPG’yi motor içine enjekte etmek için, mevcut aracın yakıt enjektörlerini kullanmaktadır. Böylece, emme manifoldunun delinmesine gerek kalmayarak motor üzerinde tadilat yapılmamaktadır. Orjinal benzin enjeksiyonu ile eşdeğer bir teknolojiye sahip olan Prins Direct LiquiMax motorda yer alan mevcut elektronik düzenler ve bileşenlerden maksimum derecede faydalanmayı sağlamakta, benzin ve LPG sürüş performansı Prins teknolojisi sayesinde ortadan kaldırmaktadır.
Prins markası, AR-GE’ye yaptığı yatırımlarla ve çalışmalarıyla öne çıkmaktadır. Bugünden yarının teknolojileri üzerinde çalışan Prins, son dönemde ağır taşıtlarda dizel/doğalgaz (CNG/LNG) projesini de devreye alarak, yine kendi alanlarında dünyadaki ilk başarılı uygulamayı gerçekleştirmiştir.
Tüm bu gelişmeler Prins’in daha yüksek bir performansla çalışmasını ve geleceğe hazır olmasını sağlamıştır.
25 yılı aşkın tecrübesiyle 52 ülkede hizmet veren Prins, Türkiye’de 50 yılı aşkın LPG tecrübesi olan İpragaz A.Ş. tarafından tüketicilere sunulmaktadır.