Sir Jackie Stewart, gerek pilotluk kariyeri, gerek yarışlarda güvenliğin gelişmesi için yaptığı çalışmalar ve kısa ama etkili takım patronluğu ile Formula 1 tarihinin en özel isimlerinden biri oldu. 8 yıllık F1 kariyerine 27 yarış galibiyeti ve 3 şampiyonluk sığdırdı. Sadece bir sezonda yarış kazanamadı ve döneme damgasını vurdu. Takım patronluğu pilotluğu kadar başarılı olmadı. Fakat bambaşka sonuçlar doğurdu.
Hayatın İçin Yarışmak
Alıntı:Arabaya bindiğimde ağlıyordum çünkü öldüğünde (Jochen Rindt) yanındaydım. Ken [Tyrrell] bana ‘Dinle, dışarı çıkman gerekiyor’ demişti ve ben arabada gözyaşlarına boğuldum. Ama dışarı çıktım ve o zamanlar Monza’da yaptığım en hızlı turu yaptım. Ama arabadan indim ve yine gözyaşlarına boğuldum.
-Jackie Stewart (1970 İtalya Yarışı)
Sir Jackie Stewart ve Stewart GP’nin hikayesine başlamadan önce değinilmesi gereken bir nokta var. Günümüzde Formula 1, alınan önlemler ve son teknolojiler ile oldukça güvenli bir noktaya çıktı. Tüm bunlara rağmen ölüm ve yüksek risk tehlikesi hala oldukça yüksek. Geçmişte ise bu tehlike var olmakla birlikte güvenlik önlemleri de oldukça azdı. Bu dikkatsizliklere en çok dikkat çeken isimlerden biri de Sir Jacki Stewart’dı.
Güvenlik için ilk çalışmaları 1966 yılında Spa’da yaptığı sert kazadan sonra başladı. Henüz ilk turda 266 km/h hız ile ağır yağmurda kontrolü kaybeden Stewart, bir telefon direğine ve kulübüye çarptıktan sonra bir çiftçinin ek binasında aracının içerisinde sıkışarak kaldı. Patlayan yakıt deposunun içerisindeki yakıt kokpite dökülürken direksiyon kolonu bacağını sıkıştırırken pist görevlilerinin onu kurtarmasını bekledi. Fakat sorun şuydu ki: Herhangi bir pist görevlisi yoktu.
Şansına yakın yerde kaza yapan Graham Hill ve Bob Bondurant yetişti. Stewart arkadaşları tarafından kurtarılsa da sıkıntılar bitmiyordu. Pistte medikal bir alan yoktu. Sadece ilk yardım merkezi vardı. Üstüne üstlük doktor da yoktu. İngiliz bir kamyonet arkasında ambulans gelmesini bekledi. En sonunda ambulans ile ilk yardım yerine getirdiler. Fakat hastaneye gitmesi için başka bir ambulans ekibini beklemesi gerekiyordu. Yerde sigara izmaritleri ile birlikte başka bir ambulansın gelmesini bekledi. Onu hastaneye götürecek ambulans da yolda yolunu kaybedince işlerin ne kadar kötü olduğu daha da göz önüne gelmiş oldu.
Güvenlik Avukatı
Alıntı:Pitlerin önünde çarpışma bariyerlerinin olmadığı ve pit şeridinde yakıtın çalkalandığı pistlerde yarışıyorduk. Bir araba her an pitlere kolayca çarpabilir. Saçmaydı.
-Sir Jackie Stewart
Jackie yaşadığı korkunç deneyimin ardından pilotlar için güvenliğin artması adına sürekli bir çaba içerisine girdi. Kariyeri bitip geriye baktığında bırakmış olacağı mirasın güvenlik alanında olmasını istiyordu. O dönem yarıştığı BRM takım patronu Louis Stanley ile birlikte her pistte tıbbi alan ve daha güvenilir bariyerler olması için pistlere baskı yaptı. Günümüzün vazgeçilmezlerinden olan pilotların zorunlu kemer bağlaması ve tam yüz kaskları kullanılması için baskı yaptı. Pist yönetimlerine pistlerin modernize edilmesi için boykotlar yaptı. Spa, Zandvoort ve Nürburgring boykot yaptığı yerlerden bazıları oldu.
Tabi herkes onun gibi düşünmüyordu. En başta pist yönetimleri onun yüzünden çıkan ekstra maliyetlerden mutsuzdu. Garip olarak ise güvenlikleri için çalıştığı bazı pilotlar ve medya mensupları da Stewart’ın bu isteklerinin spordan uzaklaştırıldığını düşündü. Tüm bunlara rağmen Jackie yaptığı hiçbir şeyden pişman değil. Kendi değimiyle “Ölü ama daha popüler” bir pilot olmaktansa doğru bildiğinin peşinden koşarak güvenlik için savaştı.
Kariyerinin son yarışına çıkmama sebebi ise niye bunun için savaştığının en büyük göstergesiydi. Dostu ve takım arkadaşı François Cevert’in, 1973 Amerika yarış haftası antrenmanında yaptığı kaza sonucu hayatını kaybetmesinin ardından bir yarış erken de olsa şampiyon olarak emekli oldu. Cevert’in kazası ve ölümünün ardından araçtan çıktığında emekli olmaya karar vermişti. Eşi Helen ile birlikte kariyeri boyunca kaybettikleri pilot sayısını saydılar: Tam tamına 57 kişiydi. Dostları ve meslektaşları gibi bir sonu olsun istemedi ve kariyerine son verdi. Eşinin ona o an söyledikleri ise 1960’lı yıllarda bir F1 pilotunun yaşadıklarının bir yansımasıydı:
Alıntı:Jochen Rindt öldü, Jim Clark, François, Piers Courage — ve o günlerde yarışmayı hiç bırakmadın. Yarışmaya devam ettin
-Eşi Helen
Baba-Oğul Birlikteliği
Stewart GP’nin doğuşu ise aslında kendisiyle değil oğlu Paul Stewart ile oldu. 1988 yılında Paul, kendi ismini taşıyan ve sadece 10 çalışanı olan Paul Stewart Racing ile British Formula 3 serisine giriş yaptı. Takım sponsorlar çekmeyi başardı ve Camel ile anlaştı. 1990 yılında yatırımlarını güçlendiren Paul ve takımı yeni bir yuvaya taşındı: “Milton Keynes”. Buraya geçişin ardından takım 3 farklı şampiyonada mücadele etmeye başladı. European Formula 3000, Formula 3 ve Formula Vauxhall Lotus serilerinde boy gösterdiler ve kısa sürede başarılı oldular. 119 yarışta elde edilen 12 şampiyonlukla Stewart ailesi bu sporda bir güç olabileceklerini gösterdiler.
Ford Fabrika Takımı
Simtek, Pacific ve Forti gibi kısa ve başarısız takımlarından spordan ayrılacak olması Stewart’ı heyecanlandırdı. 1995 yılında Formula 1’e girmek için ilk adımlar atıldı. Fakat Formula’1 girmek kolay değildi ve yatırımlara ihtiyaç vardı. 1996 yılında ise istedikleri yatırımı buldular. Sauber ile anlaşmasını fesheden Ford, Jackie Stewart ile 5 yıllık anlaşma sağladı ve Stewart’ı bir fabrika takımı haline getirdi. Bununla birlikte Malezya ülkesi ile de ülkenin reklamını yapmak için anlaşıldı. Stewart böylece kendisine bir motor ve bir yatırımcı bularak Formula 1 dünyasına adımını atmış oldu.
Formula 1’de yer almak kolay olmadığı gibi Formula 1’e sıfırdan girmekte ayrı bir zorluk. SF01 aracı da sıfırdan başlayan bir takımdan beklenecek kadar zayıftı. 3 kez şampiyon Alan Jenkins tarafından tasarlanan araç oldukça dayanıksızdı. Ford motoru ile aracın yakıt tankı arasındaki problem en büyük sorundu. Rubens Barrichello etkili performanslar verirken araç onu yüz üstü bırakıyordu. Jan Magnussen ise Rubens karşısında oldukça zayıf kalmıştı. Sezonun en iyi anı Rubens’in yoğun yağmur altında Monaco’da elde ettiği ikincilik oldu. Takımın ilk podyumu ilk senesinde gelmişti.
Milton Keynes’de Bir Verstappen!
İkinci sezonda benzer sıkıntılar ve sorunlar devam etti. SF02 daha dayanıklı bir araç olsa da yukarılarda mücadele edecek performansı vermekten uzaktı. Rubens karşısında fazlaca ezilen Magnussen, ilginç şekilde kariyerinin ilk puanını aldıktan sonra takımdan gönderildi. Yerine ise Jos Verstappen katıldı. Milton Keynes fabrikasında çalışan bir Verstappen oldukça başarılı olacaktı. Fakat bu Jos değildi ve bunun olmasına 23 yıl vardı. Stewart pek de hatırlanacak bir sezon geçirmeden sezonu bitirdi ve sezon sonu Verstappen’i de gönderip yerine Jonny Herbert ile anlaştı. Sezonun tek konuşulacak noktası Jos’un takımı Ruben’i kayırmakla ve ona daha iyi araç ayarlı vermekle suçlaması oldu. Yeni sezon ise bambaşka olacaktı.
Alıntı:1999’dan önce şirkette büyük bir değişiklik yaşadık çünkü çok hızlı büyümüştük ve uyum sağlamamız gerekiyordu. Martin Whitmarsh [o zamanki McLaren Genel Müdürü] Barselona’da test yaparken yanıma geldi ve ‘arabanız oldukça hızlı görünüyor’ dedi. Bu bize biraz güven verdi, ancak hâlâ nerede duracağımızı gerçekten bilmiyorduk. Hızlı ama kırılgan olduğumuz ortaya çıktı.
-Paul Stewart
Görkemli Bir Son
1999 sezonu Stewart için muhteşem bir final oldu. Takım sezon öncesi risk aldı ve bunun da karşılığını almayı başardı. Ford, 1998 yazında Cosworth’ü satın aldı. SF03 için ise sıfırdan bir motor yapma kararı aldılar. Riskli ama cesur bir karardı. Cosworth CR1 V10 motoru eskisine göre daha küçük fakat daha gelişmiş bir teknolojiye sahipti. Ford, aynı zamanda Minardi ile de yollarını ayırarak Stewart’ın özel motor tedarikçisi oldu.
Yeni motor ve araç potansiyelli olsa da zor bir başlangıç yaptı. Avustralya’da her iki araçta da yağ sızıntısı olunca daha yarış başlamadan ikisi de küçük çaplı alevlerin içerisinde kaldı. Herbet yeni takımıyla ilk yarışına başlayamasa da Rubens, T-Car ile yarışa katılıp beşinci olarak puan aldı. Kanada’da Herbert ilk puanını alırken, Fransa’da Rubens takımın ilk pole pozisyonunu elde ederken aynı zamanda üçüncü olarak takıma bir podyum kutlaması daha getirdi. Fakat Stewart’ın en görkemli günü henüz gelmemişti.
Zafere Hücum
1999 yazında Ford, Stewart takımını tamamen satın alarak markası Jaguar ile F1’de yola devam etmeye karar verdi. Stewart olarak son yarışlarına çıkan takımda sezonun 14.yarışı olan Nürburgring’e geldiklerinde sezonun genelinde yaşadıkları tek turda zayıf ama yarış performansı yüksek araçlarından ümitleri vardı. Yarışa 14. ve 15. sıradan start alacaklardı.
Alıntı:Araç, sıralama pozisyonlarımızın gösterdiğinden daha güçlüydü ve özellikle koşulların değişken olacağı öngörülürken, yarış gününün bize toparlanma şansı sunacağından umutluyduk.
-Teknik Direktör Gary Anderson
Yarış ise unutulmayacak bir sonla bitti. Yağmurun gelmesiyle stratejiler değişmiş ve takımların kritik kararlar alması gerekmişti. Yarışı başından beri lider götüren Heinz-Harald Frentzen, 32.turda pit yaptıktan sonra anti-stall kapatmayı unutunca birinci virajda yarış dışı kaldı. Ondan liderliği alan Coulthard, yağmur tekrar başladıktan sonra pistte kalmayı tercih etti. Bu yanlış kararı ona 38.turda spin ve yarış dışı kalarak döndü. Hala kuru lastikte olan Ralf Schumacher bu sefer liderliği aldı fakat 6 tur sonra pite girip yerini yine kuru lastik kullanan Fisichella’ya bıraktı. Fakat kader tekkerrür etti ve Fisichella’da spin atarak hem liderliği bıraktı hem yarış dışı kaldı. Tekrar liderliği alan Ralf’in sevinci de kısa sürdü çünkü 1 tur sonra lastiğini patlattı ve pite girdi. Tüm bu fırsatları değerlendiren ve doğru strateji uygulayan Johnny Herbert kendisini bir anda liderlik pozisyonunda buldu. Arkasına bakmaktan zafere gitti ve Stewart’ın ilk, tek ve son galibiyetini aldı. Rubens ise üçüncü olarak takımın ilk çifte podyumunu getirdi.
Miras
1997–1999 arasında iki eski dünya şampiyonu kendi isimlerini taşıyan takımlarla şampiyona girdi. Prost ve Stewart. Prost GP için işler çok yolunda gitmese de Stewart 3 sezona bir galibiyet, bir pole pozisyonu ve 5 podyum sığdırmayı başardı. 1999 sonunda Ford takımı satın alıp Jaguar olarak yoluna devam etti. Jaguar, Stewart’dan 2 yıl daha uzun sürse de hiç kimsenin beklentilerini karşılamadı. Bunun sonucunda hem Ford hem de takım spordan çekilirken yerlerini bir içecek firmasına bıraktılar: Red Bull. Onların hikayelerinin nasıl geliştiğini de gayet iyi biliyoruz…
Yazar: Ata Rıza Çiçek