Formula 1’in profesör lakaplı efsane pilotu Alain Prost’u anlatacağım bu floodda. Anasayfanızı biraz işgal edeceğim şimdiden affola.
Napolyon Bonaparte o kadar büyük bir komutandır ki , katıldığı savaşlarda kullandığı taktikler hala günümüzde askeri okullarda okutulmaktadır. Yaklaşık 2 asır sonra bu kez F1 ‘de başka bir Fransız , kendi taktikleri sayesinde yarıştığı dönem ve sonrasını etkisi altına almıştır
Öyle ki günümüzde kendi sürüş stiline benzer pilotlar çıktığında hemen o pilotlar kendisine benzetilir ve bu stilden övgüyle bahsedilir. Bu Fransız’ın tam adı Alain Marie Pascal Prost’tur.
Prost , adeta pragmatizmin vücut bulmuş halidir. O , Bir virajdan çıkarken kafasında 2 sonraki virajda tutturacağı çizgiyi , ne şekilde viraja gireceğini kurmuştur bile.
Başarıya giden yolda kendisine yeten sonucu her şartta alabilecek kadar yetenekli , bir o kadar da macera aramaktansa sonuca odaklı sürdüğü için de riskten uzak bir pilottur.
Prost’un F1 ‘e McLaren ile 1980 sezonunda başladığı kariyerinin ilk sezonu çok da parlak geçmedi. Henüz ilk yarışında puanla tanışsa da sezon içerisinde yaptığı iki büyük kazadan birinde bileğini kırdı , birinde ise beyin sarsıntısı geçirdi.
Sezonu toplamda 5 puanla 16. Sırada tamamladı ve sezon sonu McLaren’dan ilk ayrılışını gerçekleştirdi.
Ardından Renault’ya katıldı ve 3 sezon boyunca bu takımla yarıştı. İlk iki yılında bir diğer Fransız pilot Rene Arnoux ile takım arkadaşı oldu. İlk sezonunda 3 , ikinci sezonunda 2 yarış kazandı.
Buradaki 3. Sezonunda 4 yarış daha kazandı ve sezonu şampiyon Piquet’nin sadece 2 puan arkasında ikinci sırada tamamladı.
1984 yılına geldiğimizde Prost artık griddeki diğer pilotlar için korkulu bir rakip ve nasıl yarış kazanılacağını , şampiyonluk mücadelesinin ne demek olduğunu bilen bir pilottu.
McLaren yeniden spora döndürdüğü Lauda’nın yanına kendisini getirdi ve bu ikili sezon boyunca müthiş bir rekabet yaşadılar. Adeta iki ‘makine’ nin taktik savaşı şeklinde geçen sezonu Lauda , 0.5 puan farkla önde bitirdi ve şampiyon oldu.
Prost'un bu sezon için tek tesellisi Lauda’nın 5 yarışına karşılık kendisinin 6 yarış kazanması olmuştu.
Takip eden 2 sezonda Prost şampiyonluğu kimseye kaptırmadı. Artık Prost büyük bir şampiyondu. Gridin en iyi takımlarından birini etrafında toplamış , zaferden zafere koşan büyük bir yıldızdı.
Kötü geçen 1987 sezonunun ardından 1988 sezonunda McLaren , Prost’un yanına bu sporda yıldızını parlatan ve çok parlak bir gelecek vadeden Senna’yı getirmişti.
İleride belgesellere konu olacak olan , hala hangisinin haklı olduğu tartışmalarının alevli bir şekilde yapıldığı o meşhur takım arkadaşlığı sezonları başlamıştı Prost için.
1988 ve 1989 sezonlarında McLaren bu iki pilota öyle baskın araçlar vermişti ki , kimse yanlarına bile yaklaşamamış ve adeta F1 iki boksörün ringde kapışmasına sahne olmuştu.
1988’de birinci raundu Senna kılpayı kazanmıştı. İki pilotun arasında 3 puan fark vardı fakat o sezonlarda şampiyona sıralamasında pilotların en iyi 11 sonucuna göre sıralama belirleniyordu.
Prost sezon toplamında Senna’dan daha fazla puan almasına rağmen bu sistemde Senna şampiyon olmuştu. Sezon içerisinde Prost birçok kez Senna’ya daha güçlü motorlar verildiği iddiasında bulunuyor ve haksız rekabetten şikayet ediyordu.
Sezon içerisinde de ikili arasında yaşanan sürtüşmelerle gerilim in tırmanması gelecek sezon yaşanacakların habercisiydi adeta.
1989 sezonunda bu rekabetin gerilimi beklendiği gibi artmış ve sezonun sondan bir önceki yarışında büyük patlama gerçekleşmişti. Prost , kendisini geçmek için hamle yapan Senna’ya kapıyı kapatmış ve o malum kaza yaşanmıştı.
Tüm kariyeri boyunca doğru hesaplamalar yapan ve bu şekilde sonuca giden Prost ilk kez yanlış hesap yapmıştı. Bu kaza yaşandığında Prost , Senna’nın 16 puan önündeydi ve Senna’nın zaferi tescillenmiş olsa dahi son yarışa 7 puan avantajla girecekti.
Ben bu kazayı bu açıdan Prost’un hanesine eksi olarak yazıyorum. Ama tabi bu iki pilotun iki sezon boyunca yaşadıkları çekişme ve bunun yarattığı psikolojiyi de göz önünde bulundurmamız gerekiyor.
Bu kaza sonrası takım patronu Ron Dennis’in Senna’nın yanında yer alan tutumunun da etkisiyle Prost sezon sonu Ferrari’ye geçti.
Bu iki efsane pilotun takım arkadaşlığı yaptığı süreçte her ne kadar Senna pist üzerinde Prost’u mağlup etmiş olsa da , Prost kariyerini inşa ettiği sürüş stili sayesinde iki sezonda da daha çok puan alan taraf olmuştu. (186 Prost - 154 Senna)
1990 sezonunda da Senna ile şampiyonluk savaşı veriyordu Prost. Suzuka’da bu sefer Senna , 1989’un rövanşını alıyordu Prost’tan. Bu sefer son yarış öncesi Senna şampiyonluğunu ilan ederken , Prost ikinci sırada yer aldı.
1991 sezonu Ferrari’nin güçsüz bir motor ve şasi yapması sonucu bir yerden sonra Prost’un ‘bitse de gitsek’ anlayışıyla yarıştığı bir sezon olmuştu. Prost , takımı medya önünde birçok kez eleştirince son yarış öncesi sözleşmesi Ferrari tarafından feshedildi.
Ancak burada önemli olan detay ise ; Ferrari , Prost’a kendilerinden sonra bir takımda yarışmaması için ödeme yapmıştı.
1992 sezonunda Williams ile şampiyon olan Mansell , 93’te takıma Prost’un katılacağını öğrenince emekli olmaya karar verdi ve takım 93’te Prost’un etrafında oluşturulmuş oldu.
İşin ilginci tarihin tekerrür etmesi için bir sene gerekecekti ve bu sefer Prost , Senna takıma katılacak diye emekli olmaya karar verecekti.
Bir yıllık emeklilikten sonra hızlı dönen Prost , ilk 10 yarışın 7sini kazandı ve sonra kalan yarışlarda da 4 kere podyuma çıkarak 4. Ve son şampiyonluğunu kazanmış oldu.
Ancak 1994 sezonu öncesi takımın kendisine hala yeterince inanmadığını görmesi ve takımın '94 için Senna ile anlaşması üzerine zirvede bırakarak emekli olmaya karar verdi.
Emekli olduğunda Prost , Fangio’dan sonra en çok şampiyon (4)olan , en çok yarış kazanan(51) , en çok podyuma çıkan(106) ve Senna’dan sonra en çok pole pozisyonu kazanan(33) pilot gibi istatistikleri hanesine bulunduruyordu.
Prost’un bu istatistiklere sahip olmasının sebebi yazının başında bahsettiğim o pragmatist sürüş stilinden kaynaklanıyordu. Prost , eğer 3. Olmak bir yarışta ona şampiyonluğu getiriyorsa 3. Olan ve yerini riske etmeyen bir yapıya sahipti.
Ancak bu sadece taktik ile kazandığı anlamına da gelmiyor yine de. Aslında tam olarak neye ihtiyacı varsa onu alabilen bir pilot olması da yeri geldiğinde ne kadar hızlı olabildiğinin bir kanıtı.
Biz izleyicilere her zaman daha agresif süren , aksiyona daha çok girişen gözü kara isimler çekici gelse de kendimi bu sporcuların yerine koyduğumda , F1 gibi birçok değişkenin bir araya gelmesi sonucu başarının elde edildiği bu sporda bu tarzın en mantıklısı olduğunu düşünüyorum.
Prost'un kariyeri bir flooda sığmayacak kadar hikayeyle dolu olsa da özet niteliğinde bir yazıyla onu kısmen de olsa anlatmak istedim. Buraya kadar sıkılmadan hala okuyanlara da teşekkürlerimi sunarım.
durkalkcezasi