Bir önceki bölümde NASCAR nedir sorusuna cevap aramıştık, sıra serinin tarihinde.
Amerikan motorsporlarının en kıdemli olan NASCAR bizleri ikiye bölmekte; izleyeni de izlemeyeni de, seveni de sevmeyeni de çoktur… fakat bilmeyeni yoktur. Hepimiz çocukluğumuzda “Cars” filmi serisiyle tanımışızdır bu seriyle.
Yarışlara olan ilgisini kimisi Avrupa serilerinden Formula 1’e çevirmiştir kimisi Amerikan serisi IndyCar’a… Kimisi ise çizgisinden hiç şaşmayarak NASCAR ile devam etmiştir yoluna. 2023 yılı ile birlikte ülkemizde S Sport Plus aracılığıyla da izleyebilmemizle artık seriyi takip etmesi bizler için daha kolay olmuştur.
Şimdilerde ‘Next Gen’ araçlar ile yepyeni bir çağı izliyoruz hepimiz. Fakat bu yazıda konumuz yeniler değil eskiler.
Sahi, bu Amerikan motorsporu nasıl ortaya çıktı? Nedir bu serinin kökeni?
Bu sorunun cevabı için 1920’li 30’lu yıllara gitmemiz gerekiyor. Bu hikaye Amerika’nın Appalachian bölgesinde yapılan kaçak viskilere ve bu viskilerin nakliyesine dayanmaktadır. O zamanlar bu içkilerin arabalar ile nakliyesi, sürücülerin polislerden daha iyi kaçması için arabalara bazı modifiye yapmasına sebep olmuştur. Arabalara hız, yol tutuşu ve içkiler için kapasite anlamında geliştirmeler yaptılar.
Bazen sürücüler kendi aralarında övünmek için resmi dışı yarışlar yaparlardı. Ve bu ufak düellolar aslında günümüzde NASCAR (Stok Araba Otomobil Yarışları Ulusal Birliği) olarak bildiğimiz stok yarışlarının ilk örnekleriydi.
1933 yılına geldiğimizde, ülkede alkolün suç olması kalkınca Daytona Beach, sürücülerin arabalarını geliştirmeye devam edip rekabet etmesi için bir uğrak noktası olmuştu.
1935’e geldiğimizde yarış tutkunu ve iş insanı Bill France, Daytona Beach’teki yarışlardan etkilenmiş olmalı ki ailesiyle yaşadığı Washington D.C. şehrinden Daytona’ya cebinde 100 dolardan az para ile taşındı.
Birkaç yarışa katıldıktan sonra Bill France sporun kurallar açısından yetersiz olduğunu ve organizatör ve hakemlerin profesyonellikten çok uzak olduğunu fark etti. Sürücülere ödeme yapmayan organizatörler, pistten piste tutarsız yarış kuralları, şampiyonun belirlenmesindeki yetersizlikler… Bu sıkıntılardan haberdar ve eğer tüm sorunlar çözülürse bu yarışların büyük bir izleyici kitlesinin ilgisini çekebileceğini düşünen France, bazı önde gelen sürücü ve reklamcılarla çalışmaya karar verdi.
Böylelikle 1947’e geldiğimizde France, NCSCC olarak da bilinen “National Championship Stock Car Circuit”in kurulduğunu duyurdu. France, girişim ve mali destek alma umuduyla Amerikan Otomobil (AAA) derneği ile görüştü fakat olumlu bir dönüş almadı. AAA girişim desteğini reddettiğinde, France kendi yöntemlerini bulmak zorundaydı. 1947 NCSCC sezonunun galibinin 1000$ ve bir de kupa alacağını duyurdu.
1947 NCSCC sezonu Ocak ayında Daytona ile başlayacak ve Aralık ayında Jacksonville’de sona erecek şekilde 40 yarış barındıracaktı. Sezonun şampiyonu, daha öncesinde tahmin edebileceğimiz gibi kaçak içkilerin nakliyesini yapmış 26 yaşındaki Fonty Flock oldu. Katıldığı 24 yarışın 7’sinden galibiyetle ayrılan Flock ödül parasına ve kupasına France tarafından söz verildiği gibi ulaştı.
1947’nin sonuna geldiğimizde Bill France günümüzde NASCAR olarak bildiğimiz “National Association of Stock Car Auto Racing” ‘in kurulmasıyla sonuçlanacak bir toplantı gerçekleştirdi. Daytona Beach’teki Streamline Hotel’de gerçekleşen bu toplantıya katılanlar arasında NASCAR’ın ilk bayrakçısı olacak Güney Carolina organizatörü Alvin Hawkins, yarışçı kardeşler Bob ve Fonty Flock(1947 NCSCC şampiyonu), araba üreticisi ve takım sahibi Bob Osiecki, Daytona Beach gazetecisi Bernhard Kahn ve France’in ilk yönetici sekreteri olan New York’lu iş adamı Bill Tutle vardı.
France toplantı sırasında bazı önemli noktalara vurgu yaptı: Ulusal bir şampiyon belirlemenin yalnızca kesin bir yolu olması gerekiyordu. Yıl boyunca NASCAR yarışlarında yarışan sürücüleri ödüllendirecek nakit ödemeli puan fonu olması gerekiyordu. Tüm NASCAR pistlerinde kuralların oluşturulması ve uygulanması gerekiyordu. Ve belki de en önemlisi, France haklı olarak tüm paydaşların yalnız çalışmak yerine birlikte çalışmaları halinde daha iyi bir başarı ve karlılık şansına sahip olacağına inanıyordu.
Serinin kuruluş onayından henüz 2 ay geçmişken 15 Şubat 1948’de ilk yarış gerçekleştirildi. Red Byron, Ford marka aracıyla Daytona Beach’te serinin ilk yarışını kazandı. Bundan 6 gün sonra 21 Şubat’ta NASCAR serisi resmi olarak kuruldu.
Gerisi? Gerisini de tarih yazdı. Yıllar içerisinde hep kendini geliştiren NASCAR serisinin asıl kökeni ve oluşum süreci böyle ilerledi. Bize de bol kaoslu, tansiyonu yüksek, heyecanlı yarışları izlemek düşüyor sanırım.
padoktansesler.com