2022 araçlarında göreceğimiz 2 farklı tasarım felsefesini Giorgio Piola'nın çizimlerinin yardımıyla anlatmaya çalıştık.
Red Bull, bugün yaptığı açıklamayla RB18'i 9 Şubat'ta tanıtacağını duyurdu. Geçtiğimiz sezonda pilotlar şampiyonluğunu kazanan takımın aracını tanıtmasına 1 haftadan az süre kalmışken; yeni araçların nasıl gözükeceği konusundaki merak artıyor.
Şu ana kadar sadece, takımların renk düzenlerinin Britanya GP'deki tanıtım aracına eklenerek yapılan tasarımları gördük.
Ancak takımların tasarladığı araçların, Britanya GP'deki tanıtım aracından çok daha farklı olacağını biliyoruz.
Birçok kez bahsettiğimiz üzere, 2022 kurallarını okumak ve yorumlamak, bilgisayar destekli grafik tasarımı aletleriniz olmadığı sürece pek de kolay olmuyor. Ancak Giorgio Piola'nın çizimleri bu konuda bize yardımcı olacak.
Yeni F1 araçlarında, keskin kanatçıklar ve bargeboard'lar yer almayacaklar. Bu parçalar, vortkesler yaratarak aerodinamik performansı arttırsalar da araçların kirli hava üretimini de arttırıyorlardı.
Yeni kurallar oldukça katılar ve bu kuralların hedeflerinden birisi de takımların birbirine daha yakın araçlar yapması.
2022'de bunu göremeyebiliriz çünkü kuralların ilk senesinde birazdan bahsedeceğimiz 2 felsefeden hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğu anlaşılmaya çalışılacak ve takımlar farklı şeyler deneyecekler.
Ancak zaman ilerledikçe, hangi tasarımların ve felsefelerin daha hızlı olduğu ortaya çıkacak. Takımlar, bu tasarımları ve felsefeleri kendi arabalarına uyarlayacaklar.
Böylelikle ilk olarak gitgide birbirine benzeyen araçlar göreceğiz, sonrasında ise araçlar arasındaki en büyük fark renk düzenleri olacak.
Ferrari'nin sportif direktörü Laurent Mekies de "2023'e kadar tüm araçların aynı olacağını belirtmişti."
Birinci tasarım felsefesi
Duyduklarımıza göre, Aston Martin kampı pek de mutlu değil. Takımın mutsuz olmasının sebebi ise, Andy Green'in seçmiş olduğu tasarım felsefesi.
İlk olarak bu tasarım felsefesinden bahsedeceğiz.
İngiliz takımın aracı, diğer tasarıma kıyasla daha uzun olacak ve radyatör ağzı aşağıda konumlandırılacak. Bu felsefede, ön kanadın sonuna kadar uzanan "uzun burunlar" göreceğiz.
Aşağıdaki görselde, altta yer alan araç bu felsefeye sahip.
Bu tasarımın artıları ve eksileri neler?
Bu tasarımın artısı, rüzgar tünelinde sonuç almanın ve ilk etapta gelişim sağlamanın daha kolay olması. Yani, iki felsefeyi de deneyecek zamanı ve kaynağı bulunmayan takımlar; daha çabuk sonuç vereceği için bu felsefeyi tercih edeceklerdir.
Bu tasarımla birlikte, ilk gelişimi kaydetmek ve "belirli bir seviyeye gelmek" daha kolay. Belirli bir seviyeye gelmek bu tasarımla daha kolay olsa da ilk adımların ardından bu tasarımın gelişim potansiyeli daha az.
Dolayısıyla bu tasarımın rekabetçilik potansiyeli de kısmen daha az.
Fakat bahsedildiği gibi, bu tasarımla ilk etapta performans kazanmak daha kolay olacaktır. Dolayısıyla iki felsefe üzerinde de çalışacak zamanı ve kaynağı olmayan takımlar arasında popüler hâle gelebilir.
İkinci tasarım felsefesi
Bu felsefeyi, 2022 projesine daha çok zaman ve kaynak ayırabilen takımlarda görmeyi bekliyoruz. Bu tasarım felsefesinde, rüzgar tünelinde daha çok ve daha dikkatli bir şekilde çalışmak gerekiyor.
İlk tasarımın aksine, bu tasarımla belirli bir seviyeye gelmek daha uzun sürecektir. Ancak bu tasarımın gelişim ve rekabetçilik potansiyeli daha yüksek.
Bu tasarımda aracın gövde kısmı daha kısa olacak ve hava girişi daha yüksek konumlandırılacak.
Ayrıca, bu araçlarda daha kısa ve yere eğimli bir burun yer alabilir. Bu burun tasarımı, tıpkı bir karıncayiyenin burnuna benzediğinden, "karıncayiyen burnu" olarak geçiyor.
Bir karıncayiyenin burnunu gördüğünüzde, bu tasarımın neden böyle isimlendirildiğini daha iyi anlayacaksınız.
"Karıncayiyen burnu" tasarımı, 1991 Williams ve 1993 McLaren araçlarında görülmüştü. Bu tasarım, Venturi tünellerine giden hava akışını arttırıyor.
Araçların dingil mesafelerinde de farklılık yaşanabilir. FIA, bu sezon 3400mm ile 3600mm arasına izin veriyor. Bütün 2021 araçları, bu limitlerden daha uzundu. Dolayısıyla takımların bu konuda hangi yönde hareket edeceğini anlamak önemli olacak.
2022 araçları ayrıca 43 kilogram daha ağır olacaklar ve minimum ağırlık 795 kilograma çıkacak. Minimum ağırlığa ulaşmak takımlar için kolay olmayabilir.
Daha kısa bir dingil mesafesi, takımların daha hafif araçlara sahip olmalarına yardımcı olabilir. 10 kilogram daha hafif bir arabanın 0.3 saniye kadar daha hızlı olduğunu hatırlamakta fayda var.
Venturi tünellerinde maksimum yere basma gücü seviyesine ulaşmak için, araçların çoğunluğunda daha uzun bir arka taraf yer alabilir.
Yazıda bahsettiğimiz ilk tasarıma, yani daha uzun bir gövdeye sahip olan araçlar; motorlarını daha arkaya yerleştirerek Push-rod süspansiyon tasarımı kullanmayı hedefleyecekler.
İkinci tasarıma sahip araçlarda ise motor, pilota daha yakın olacak. Bu tasarımda ise pull-rod süspansiyon kullanılması bekleniyor.
Radyatörlerin konumu da seçilen tasarım felsefesine bağlı olacak. Bazı takımlar, soğutma sistemlerini motorda tutmak isteyecek, bazıları ise gövdeye yerleştirecek.
Süspansiyonlarda ise geçmişteki tasarımlara döneceğiz.
Yazının başında bahsettiğimiz gibi yeni araçlarda keskin kanatçıklar ve bargeboardlar olmayacak. Bundan dolayı da ön süspansiyon kolları, ön kanattan sonraki ilk "hava akışı yönlendiricisine" dönecek ve havanın doğru şekilde aktarılmasında önemli rol oynayacak.
Dolayısıyla, süspansiyonlar artık aerodinamik yapı için çok daha önemliler.
Hatta, Red Bull'un geleneksel üçgen süspansiyon modellerini bırakıp, aerodinamik performans için çok bağlantılı (Multi-link) süspansiyon tasarımına bile geçebileceği söylentileri dolaşıyor.
McLaren ve Ferrari ise 2022 sezonunda Pull-Rod süspansiyon tasarımına geri dönecek.
Pull-Rod, Ferrari tarafından en son 2015 senesinde kullanılmıştı. McLaren'ın bu sene kullanacağı Pull-Rod tasarımında, 2015 Ferrari'sindeki çözümlerden yararlanacağı düşünülüyor.
Pull-Rod süspansiyonun tercih edilmesiyle birlikte, aracın ağırlığı aşağıya doğru dağıtılabilecek.
Aracın tabanındaki havayı temizlemek oldukça zorlayıcı olacak ve takımlar, araçlarının yere olabildiği kadar yakın olmasını isteyecekler. Bundan ötürü de eskisi kadar yüksek eğimli araçlar görmeyeceğiz.
Peki hangi felsefe kazanan aracın temelinde yer alacak? Bunu yakında öğreneceğiz.
tr.motorsport.com