Dünyanın en güvenli otomobillerinin üreticisi olarak bilinen Çinli Geely markası bünyesinde bulunan İsveç merkezli otomobil üreticisi Volvo, 2020 yılına kadar otomobillerindeki güvenlik teknolojilerine yenilerini eklemeyi planlıyor.
Dünya çapında her yıl ortalama 35 milyon kişinin yaralandığı ve 1.3 milyon kişinin hayatını kaybettiği trafik kazalarını göz önüne alan İsveçli üretici, 2020 yılına kadar içerisinde hiç kimsenin hayatını kaybetmeyeceği otomobiller üretmeyi amaçlıyor.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan yukarıdaki rakamlara göre trafik kazalarında hayatını kaybeden insanların %92’si düşük ve orta gelir seviyesine sahip ülkelerde kaza geçirirken, bu ülkelerde tescil edilen otomobillerin yüzdesi ise %53 olarak belirlenmiş.
Volvo’nun üreteceği yeni otomobillerinin içinde hiç kimsenin hayatını kaybetmemesi hedefi, Avrupa Birliği’nin egzoz emisyonunu düşürmek amacıyla araçların daha hafif olması gerekliliğini açıklamasıyla zora girmişti. Bu karara karşı Volvo, çevreyi daha fazla önemseyen bir otomobil geliştirme çözümü üretti. Volvo’nun bu çözüm planı, otomobil otoritelerince “Kâğıttan araba üretse, güvenlikten ödün vermez” esprisi ile yorumlandı.
Aslında pek de yeni sayılmayan Volvo’nun çevre güvenliği teknolojisi, 2007 yılında yine Volvo tarafından düşük hızlarda seyrederken, kullanılan sensörler sayesinde kazaların önüne geçen City Safety (Şehir Güvenliği) teknolojisi adı altında tanıtılmıştı. İsveçli üreticinin bu teknolojiye ekleyeceği yenilik ise ölçüm sistemi olacak.
Uzun vadede amaç tamamen özerk bir otomobil üretmek olsa da Volvo, böyle bir teknoloji için ne mevzuatın, ne altyapının ne de henüz böyle bir teknolojinin oldukça zor olduğunu biliyor. Şimdilik teknik canlandırmalar ile kendi kendini idare edebilen, durabilen ve gece ya da gündüz fark etmeksizin etrafındaki objeleri algılayabilen otomobiller üzerinde çalıştığını duyuran Volvo, zaten mevcut olan kendi kendine park teknolojisini de, otomobile akıllı telefonlar aracılığıyla gönderilen komut ile belirlenen bir noktaya kendiliğinden gelmesi felsefesi ile geliştiriyor.
Bu teknolojilerin birçoğu gelecek jenerasyon XC90 SUV modelinde kullanılacak olsa da kendi kendine giden otomobilleri görmek için en az bir 10 yıl daha beklemek gerekecek. Yeni gelişmiş güvenlik teknolojilerinin müşteriye ek maliyet olarak yansıyacağının farkında olan Volvo, sahip olduğu mevcut yazılımları kullanarak ek maliyetleri müşteriye minimum oranda yansıtmayı düşünüyor.
İşte Volvo’nun lisansına sahip olduğu birkaç güvenlik teknolojileri:
Hayvan Tespit Sistemi
İsveç’te 6.000 adedi geyik olmak üzere her yıl 50,000 hayvan trafik kazaları sonucu ölüyor. Boyları 2 metreyi bulan ve ağırlıkları yarım tonu geçebilen geyik ve benzeri büyük yabani hayvanlara çarpıldığında, ince bacakları nedeniyle hava yastıkları dâhil bazı güvenlik sistemleri devreye girmeyebiliyor ve çarpmanın etkisiyle yarım ton ağırlığın birkaç kat fazlası yük, otomobillerin A sütununa biniyor. Volvo’nun teknolojisi de kaza anından hemen önce devreye girip 500 milisaniye içerisinde bir hayvan olduğunu algılıyor ve aracı yavaşlatıyor.
Bariyer Algılama Sistemi
Volvo’nun yaptığı araştırmaya göre trafik kazalarının %25’i araçların yoldan çıkması sonucu gerçekleşiyor. Volvo’nun şerit değiştirme teknolojisi de artık yol kenarlarını ve bariyerleri tarayarak algılayabiliyor.
Karanlıkta Yaya Algılama Sistemi
Her ne kadar birkaç otomobil üreticisi daha bu teknolojiyi sunsa da, Volvo bu teknolojiyi otomatik fren sistemi ile birleştiren ilk otomobil üreticisi olmayı başarıyor. Gelecek yıl yenilenecek XC90 modelinde opsiyonel olarak sunulacak bu teknoloji, parlak güneş ışığında da, zifiri karanlıkta da çalışma özelliği ile dikkat çekiyor.
Özerk Park Sistemi
Volvo’nun tamamen sürücüden bağımsız giden otomobil tutkusunun ilk adımlarından olan bu teknoloji, boş park yerlerini otomatik olarak tespit edip park etmekle kalmayıp, otomobilin kendi kendine park yerinden çıkıp sahibinin yanına gelmesini de sağlıyor.