Vurun abalıya!
Dünkü Belçika Grand Prix'inde yaşanan büyük kazanın ardından Romain Grosjean belki de hayatının en zor günlerinden birisini yaşadı.
Ve yalnızca zor bir gün geçirmekle kalmayıp, neredeyse tüm dünya tarafından cezalandırıldı, cezalandırılmaya da devam ediyor.
Dünkü yarışta Grosjean bir hata yaptı ve bedelini adının 'sekize inmemecesine dokuza çıkması ile ödedi. Lotus pilotunun kaza sonrası pit duvarındaki monitörlerden kazayı izlerken ki pişmanlık ve utançla karışık yüz ifadesi, Lewis Hamilton'un tepkisi sonrası hızla oradan uzaklaşması, sonrasında herkesten dilediği özürler... Dün yaşadıkları, eğer bu psikolojik linçin altında ezilmezse Romain Grosjean'ı daha olgun bir pilot yapabilir diye düşünüyorum.
Kazaya gelirsek, Grosjean yüzde yüz hatalıydı. Çok net! Fernando Alonso büyük şans eseri yara almadı. Bu da çok sevindirici zira eminim, taraflı ya da tarafsız herkesin yüreği ağzına geldi. Ama insanların muhakemeden yoksun bir şekilde, düşünmeden bir Formula 1 pilotunu değil, kasıtsız şekilde hata yapan bir insanı linç etmesi, hiç hoş bir durum değil. Bunu hayatımızın her alanında yapıyoruz, yapıyorlar, yapar.
Öncelikle Romain Grosjean, Kimi Raikkonen gibi hem tavırlarıyla hem de başarılarıyla adını efsaneler arasına sokabilmiş bir pilotla yan yana yarışıyor. Sezon başından beri pek çok kazaya karıştı. Kendisini ispat etme çabası, griddeki herkesten çok daha yüksek. Sezon başından bu yana hakkında çıkan haberlerdeki negatiflik oranı, pozitifin hep bir adım önünde. GP2 gibi pilotların sponsor bulabilmek, dolayısıyla hayatlarını olumlu anlamda tersine çevirecek bir şans kazanmak için birbirlerini parçalamaktan çekinmedikleri bir seride şampiyon oldu ama geçmişteki yarım sezonluk korkunç F1 tecrübesi yüzünden üzerindeki soru işaretlerini bir türlü silemedi.
Bugün böyle bir kaza sonrasında, sanki bu gibi bir olaya sebep olan tek pilotmuş gibi Romain Grosjean'ı linç etmek, bir sporseverin, dahası insanın takınabileceği en yanlış tavır olur.
Tarihte bu gibi kazalara sebebiyet verdikleri için Mika Hakkinen'den (Almanya GP 1994'te ilk virajda kazaya sebep olduğu için, Macaristan'da yarışmaktan men edildi), Schumacher'e (siyah bayrak uyarılarını hiçe saymaktan verilen iki yarış ceza), pek çok arabanın karıştığı bir kazaya sebebiyet verdiği için Eddie Irvine'ın aldığı üç yarışlık men cezası v.s... Hepsi şahane kaynak wikipedia'da mevcut. Daha neler, neler... Girin bakın.
FIA'nın dengesiz kararları her daim tartışılabilir. Çoğunda da FIA gerçekten dengesiz olabilir o ayrı. Ne de olsa iktidar adaletsizliği çoğu zaman yanında taşır, boynuna asar, bir şeyler yapar işte. Ancak burada verilen ceza, geçmişte ve bugün, o pilota yaptığının karşılığını vermek kadar, fiziksel ve psikolojik olarak dinlendirmektir de. Bir bardak kırsak elimiz ayağımıza karışıyor. Bir de o durumda olmayı düşünün. Cezayı veren pilot hakemlerinin, Grosjean'ı bu yönden de düşündüğüne eminim.
Ayrıca 'şampiyona liderlerini yarış dışı bırakmak' ifadesi de bence bir taraf tutma anlamına gelmiyor. Bu takımlar bu seviyelere gelmek için milyonlarca dolar, çalışanları uykusuz haftalar harcıyorlar. Ya son yarış olsaydı ve şampiyonluk el değiştirseydi. Belki bu kaza şimdiden şampiyonanın seyrini değiştirecek. Ama önünde sonunda bunlar bu sporun olağan halleri. bir hakemin kasti penaltı çalmasından çok farklı bir durum. Şurası çok açık ki hiçbir pilota parayla böyle bir kaza yaptıramazsınız. Çünkü adınıza eklenecek sıfatlar hayat boyu silinmez. Hiçbir pilotun bunu istemeyeceğine adım gibi eminim. Kim ister ki.
2010 sezonunda Abu Dhabi'de Schumacher'in ölümle burun buruna geldiği kaza sonrası açıklaması işi özetliyor gibi. "Korkutucu bir kazaydı ancak eğer yarışırken ölürsem bu kaderdir. Bunlar motorsporlarında olan şeyler.".
Elbette bunu kadere bırakmak bana kalırsa çılgınlık. Önlenmesi için her şey yapılmalı. Ne gerekiyorsa. Hiçbir şey bir insanın hayatından daha önemli değil. Ancak bu spor da böyle bir spor. Araba demek kaza demek. Motor demek arıza demek. Hız demek bazen ölüm demek. Bunlar birbirleriyle akraba olan olgular. Ve eminim bütün pilotlar bu tehlikenin varlığını bilerek yarışıyorlar. Bu yüzden herkes onlara hayranlık duyuyor. Tehlike olmasaydı hepimiz F1 pilotu olurduk. Kim 300 km/s ile bir viraja girmeye var? Sanırım hiçbirimiz.
Geçmiş yıllarda ülkemize solo konserler için gelen Deep Purple grubunun eski vokalisti Joe Lynn Turner, benim de şahit olduğum bir söz söyledi."Actors to the stage, musicians to the pit." Yani aşağı yukarı "Aktörler sahnede, müzisyenler ise çukurda." Hayatta bizim yapamadığımız şeyleri yapan insanlara hayran oluruz. Giyemediklerimizi giyen, söyleyemediklerimizi söyleyen, başaramadıklarımızı başaran. Bu da bir nevi doğa kanunu bence.
Standartlar hangi alanda varsa geliştirilmeli. Stefano Domenicali doğru bir noktaya değindi, alt serilerde daha sıkı kurallar uygulanması gerektiğini söyleyerek. Peki oradaki yetenekli adamlar, parayla, sponsor desteğiyle yarışan pilotları düşününce ne diyorlar acaba hiç düşündünüz mü? Hatta uzağa gitmeyelim. Valtteri Bottas her Cuma antrenmanında yarış galibi takım arkadaşından daha hızlı dereceler elde edince ne düşünüyor sizce? Üstelik yarın öbür gün iyi bir pilot olduğu için koltuğu kaparsa ve bu gibi hatalar yaparsa, Williams ona bu kadar tölerans da tanımayacaktır.
FIA ve takımlar genç piloların yetişmelerinde bence bu hırsı dizginleyecek, bunun bir por olduğuna onları inandıracak yaptırımlara gitmeli. Spo doğduğunda bunu uzun süre sporcular, otokontolleriyle yaptılar. Artık yapmıyorlarsa, bu görgüyü onlara yönetici yapının kazandırması lazım. Bunun günün sonunda bir spor olduğunu onlara en iyi federasyon anlatabilir. F1 pilotlarına cadde şovu yaptırmak çok güzel. Bu pilotları arada sırada alt serilerden pilotlarla da bir araya getirip bu gibi konularda konferanslar yapılsa fena mı olur? Belki yapılıyordur. Ama görünen o ki yeterli değil.
Formula 1'in ruhundan çok şey eksildi, eksiliyor. Gelecekte kaçınılmaz şekilde elekrikli otomobiller modern F1 araçları olacak ve belki motor sesini ses kayıtlarından dinleyeceğiz. Bari bazı şeyleri kaybetmeyelim. Sağduyu, hoşgörüyü, saygıyı. Bunlar bitince Formula 1'de biter. Fernando Alonso'nun eleştirilerindeki nezaket, Grosjean'ın özüründeki sahicilik bence onların her şeye rağmen bu ruha sahip olduğunu gösteriyor. Ne olur biz de bunu kaybetmeyelim.
|