Efsaneler arasına girebilecek sezonlardan birisi olan 2017 F1 sezonu, Sebastian Vettel'in birkaç saniyeliğine hırsına yenilmesiyle hiç beklenmeyen bir sonla bitebilir.
Bir önceki yarış İtalya'ya kadar bir şekilde şampiyonada liderliğini koruyan ancak İtalya'da bu sene ilk kez liderliği Lewis Hamilton'a kaptıran Vettel, kendileri için ölüm kalım diyebileceğimiz bir yarışta yaptığı aşırı agresif hamle ile hem kendi şampiyonluk şansına, hem de yıllardır şampiyonluk bekleyen takımına Mercedes'in veremeyeceği zararı verdi.
Yarışlarda tabi ki pilotların hatası olabilir, bunun kadar doğal bir şey yok ancak bu kadar kritik bir hata, bu kadar kritik bir zamanda yapılırsa telafisi olmayan bir sonuç ortaya çıkar. Vettel'in bugün yaptığı tam olarak buydu.
Cumartesi günkü sıralamalarda ortaya koyduğu performansla her kesimden takdir toplayan Vettel, yarışın henüz ilk birkaç yüz metresinde yaptığı hata ile durumu tam tersine çevirdi. Yanlış anlaşılmasın, startlarda pilotlar tabi ki bir diğerinin üzerine kapanarak ilk viraj öncesinde avantaj kazanmaya çalışırlar ve bu haklarıdır ancak her şeyi tadında bırakmak güzelidir.
Islak bir pistte yapacağınız en ufak hatanın telafisi olmaz. Aynısı startlar için de geçerli. 20 pilotun aynı anda kalktığı ve 4-5 pilotun birbiriyle mücadele ettiği anlarda yapacağınız en ufak hesap hatası kazayla sonuçlanabiliyor. Bugün tam olarak bu tür aşırı agresif durumla karşı karşıya kaldık. Durumu daha tartışılır hale getiren ise şampiyonluk mücadelesi veren bir pilotun ve iki takım arkadaşının bu temasın kahramanları olmasıydı. O takımın Ferrari olması, olaya ayrı bir boyut kazandırdı.
Red Bull'un takım patronu Christian Horner'ın sıralamalardan sonra söylediği sözler, yarışın özeti şeklindeydi: "Ferrari düzlüklerde bizden yaklaşık 5-6 km/s daha hızlı. Bunu kabul etmeliyiz fakat yarışı cumartesi günü kazanamazsınız. İyi bir başlangıç yapmalıyız, güzel bir yarış tempomuz var. Umarım hayatı onlar için zor hale getirebiliriz! Bizim kaybedecek bir şeyimiz yok fakat Sebastian şampiyonluğu düşünmeli."
Bu sözler, startta Vettel'e baskı kurarak sıralamalarda 2 ve 3. sıralarda kalan Red Bull pilotlarına avantaj sağlamak için sarf edilmişti. Aslında Red Bull, yıllardır hep bu durumda kalan bir takım ve özellikle sezonun ikinci yarısında gösterdiği yükselişle, bu şekilde yarışların ve hatta şampiyonaların sonucunda etkili olabiliyor. Hiçbir zaman şampiyonluk mücadelesine dahil olmaktan çekinmiyor. Çekinmesini gerektiren bir durum da yok tabii ki.
Vettel, startta hafif yavaş kalmasının ardından ilk virajda avantajını yitireceğini anlayınca içeriye doğru kapanmaya karar verdi. İlk bakışta bu doğru bir karar olabilir ancak sonucuna ve düşüncelerini uygulama şekline baktığımızda doğru değildi.
Verstappen, sağından kendisine doğru gelen Vettel'in dışında, arkasından füze gibi kalkış yapan Raikkonen'in baskısı altındaydı. Vettel, Raikkonen'in geldiğini ne fark edebildi, ne de tahmin edebildi. Verstappen, Vettel'in üstüne doğru kapanmasına cevap verebilecek pozisyona sahip olmayınca, kaza kaçınılmaz oldu. Verstappen'in Vettel'ten kaçma düşüncesiyle o esnada hafif sola, Raikkonen'in de hafif sağa doğru yönelmesi, zincirleme kazanın yaşanmasına neden oldu.
Vettel o kadar sola kapandı ki, Raikkonen Verstappen ile temas yaşamasaydı muhtemelen iki Ferrari pilotu doğrudan birbirleriyle temas yaşayacaklardı. Temas olmasaydı, belki de yılın en iyi kalkışını yapan Raikkonen ilk virajda liderliğe yükselen isim olacaktı. Raikkonen, Verstappen ile teması sonucu Vettel'e vurmadan önce Vettel de arka tekerleği ile Verstappen'in ön kanadına temas yaşadı. Bu da Vettel'in hamlesini tam olarak doğru yapamadığını gösteren bir diğer detay.
Tabi ki tüm bunlar artık varsayımdan ibaret oldu. Verstappen ile temas yaşadıktan sonra Raikkonen, aracının kontrolünü kaybederek takım arkadaşına da vurarak sol radyatörlerine zarar verdi. Böylece Ferrari'nin en iyi yarışlarından birisi olabilecek Singapur, belki de şampiyonluğun kaybedebileceği yarış oldu.
Kırılma noktası
Sezonun başından beri Mercedes ve Ferrari arasında geçen mücadelenin ne kadar yakın olduğundan, en ufak bir hamlenin sonucu nasıl değiştirebileceğinden bahsediyoruz. Bir yarışta bir takım öne çıkarken bir diğerinde diğeri öne çıkabilirken, bazı yarışlarda ise yarışa önde başlayanın kazandığı çok yakın mücadeleler izledik.
Nasıl İtalya'da Mercedes önde olduysa, Singapur'da da Ferrari'nin önde olmasını bekliyorduk. Sıralamalarda Vettel pole pozisyonunu kazanarak yarış için bu düşünceyi doğrulayabileceği pozisyona geldi ancak sonunda bunu kanıtlayamamış oldu.
İtalya'daki net mağlubiyetin ardından Singapur, Ferrari adına kırılma noktası olacaktı. Ya beklendiği gibi kazanıp şampiyonada tekrar liderliği alacaklardı, ya da sezonun geride kalan bölümünde dezavantajlı olacakları yarışlarda daha iyi sonuç alma umuduyla buradan ayrılacaklardı. Sonuç olarak büyük bir hüsranla ayrılmış oldular.
Vettel, çok az da olsa zayıf kalkış yapmasının ardından liderliği kaybetmeme içgüdüsüyle kendini sola doğru attı. Yukarıda da açıkladığımız gibi bu hamlenin sonucundaki kaza, sezonun belki de kırılma noktası olacak.
Vettel ve Hamilton, sezon başından beri tüm yarışlardan puan çıkarmayı başaran iki isimdi. Vettel, yarış galibiyeti açısından Hamilton'ın gerisinde kalsa da istikrarıyla hep zirvede yer aldı. Hamilton 5 kez podyum dışında kalırken Vettel sadece 3 kez podyum dışında kaldı ve kazanamadığı yarışların çoğunda da 2. olarak kaybı minimum seviyede tuttu. Hamilton ise son 3 yarışa kadar daha inişli çıkışlı bir grafik sergilemişti.
Ancak Vettel, Singapur'daki kazasıyla sezon boyunca resmen tırnaklarıyla kazıyarak aldığı puanları bir çırpıda atmış oldu. Horner'ın da demek istediği buydu. Vettel, orada sonucu iki kişiye geçilmek dahi olsa bu kadar agresif olmasaydı, şampiyonada durum muhtemelen bu halinden çok daha iyi olacaktı. Atalarımızın dediği gibi Vettel, "Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan oldu."
Hamilton'ın yükselen formu
Son dönemde Hamilton gerçekten yükselişe geçerken şans da kendisinin yanında gibi görünüyor. Vettel, ilk yarıyı zirvede kapatsa da, 2. yarıda Hamilton'ın aldığı art arda 3 zafer durumu tam tersine çevirdi.
Geride 6 yarış var ve bunlardan bazıları net bir şekilde Mercedes motorunun lehine olacak gibi. Bazıları ise ortada olacak. Son 3 senede 2 şampiyonluk kazanan Hamilton, 2015 şampiyonası haricinde sezonun 2. yarısında hiç bu kadar rahat bir şampiyona liderliği yaşamamıştı. Bu açıdan şu an için her şey Hamilton'ın lehine görünüyor.
Ancak yine de unutmamak lazım ki son damalı bayrağa kadar hiç bir şey bitmiyor. Sezon içerisinde yarış dışı kalma oranları açısından genelde pilotlar arasında denge sağlanıyor. Bu olur mu bilemem ancak sezonun tekrar heyecan kazanması ve kısa vadede mücadelenin tekrar kızışması açısından Hamilton'ın da bir yarışı puansız tamamlaması gerekiyor.
Vettel'in bu saatten sonra yapacağı tek iş var: Geçen sene Malezya'da motor patlatan Hamilton 23 puan geriye düştükten sonra başını eğip yarışlara kazanmaya odaklandıysa, Vettel de benzer şekilde bu saatten sonra başını eğip şampiyonluğu ve puan durumunu düşünmeden kalan yarışlardan maksimumu almaya yani kazanmaya odaklanmalı. Tabii ki Vettel'in işini kolaylaştırması açısından Ferrari'nin de bir an önce artık yeni motorunu piste çıkarması gerekiyor...
Yanlış anlaşılma olmasın; bu yazıyı Vettel şampiyon olsun temennisyle yazmıyorum. Yıllardır tek bir takımın şampiyonayı domine etmesinin ardından özlediğimiz tarzda bir sezon izliyoruz. İki farklı takım, iki efsane takım ve iki yetenekli pilotun mücadelesini izliyoruz. 2010'dan, 2012'den sonra tekrar gerçek manada şampiyonluk mücadelesinin olduğu, normalde olması gereken bir sezon, izlemeye değer bir mücadele izliyoruz. Bu açıdan duygusal düşünüyorum.
Sonunda şampiyon kim olursa olsun bir F1 sever olarak mücadelenin son yarışa kadar, son çizgiye kadar devam etmesini ve şampiyonun ancak son damalı bayrakta belli olmasını temenni ediyorum.
tr.motorsport.com