Unutulan Pistler Bölüm 1 ve 2’de Hockenheimring pistine değinmemiştim. Çünkü 1990’dan sonra F1 takviminden çıkarılan pistlerden bahsedecektim ve kahrolası mankafa huyum yüzünden o pisti listeye eklememiştim.
Unutulan Pistler Bölüm 1 ve 2’de Hockenheimring pistine değinmemiştim. Çünkü 1990’dan sonra F1 takviminden çıkarılan pistlerden bahsedecektim ve kahrolası mankafa huyum yüzünden o pisti listeye eklememiştim. Bu yüzden çeşitli tepkiler aldım. Bu tepkiler ciddi boyutlara ulaşınca anladım ki, bu pist zaten “Unutulan Pistler” listesine dâhil olamazmış!
1932 Almanya. Karlsruhe’de bulunan Wildpark pistinin Alman yetkililer tarafından yarışlara yasaklanmasıyla, ormanlardaki boş yollar kullanılarak yeni bir pist inşa edildi. 1936’da Mercedes-Benz ve Auto Union (şimdiki Audi) tarafından test pisti olarak kullanılan Hockenheimring, o zamanlar sekiz kilometre uzunluğundaydı.
1965 yılında pist kısaltılarak 6,8 km uzunluğuna düşürüldü ve Motodrom olarak adlandırılan stadyum kısmı eklendi. Büyük usta Jim Clark’ın feci ölümünün ardından, 1970 yılında piste iki şikan eklendi. 1980’de ise Patrick Depailler’in ölümüyle Ostcurve kısmına bir şikan daha eklendi. Ayrıca ilk şikan da daha yavaş hale getirildi.
Jim Clark'ın kazası
Hala çok hızlı, çok çok uzun bir pist olan Hockenheimring, kabaca 1,3 km uzunluğunda dört ana düzlüğe sahipti. Stadyum bölümü ise çok daha yavaş ve virajlı bir bölümdü. Bu bölüm araç ayarı yapmayı o kadar çok zorlaştırıyordu ki, takımlar iki uç ayardan birini seçmek durumunda kalıyorlardı: Ya yüksek yere basma kuvveti ayarı yapıp stadyum bölümünde hızlı olacaklardı, ya da düşük yere basma kuvveti ayarıyla düzlüklerde.
Takımlar ve pilotlar için büyük bir mücadele olan pistte bu heyecandan en mahrum kalanlar ise seyirciler oluyordu. Uzunluğu sebebiyle sadece 45 turluk yarışlar yapılan pistte araçlar sadece 45 kez stadyum bölümünden geçiyorlardı. Araçlar uzun düzlükleri geçip tekrar stadyum bölümüne gelene kadar olanlar seyirciler için bir gizemdi ve sadece seslerle yetinmek zorundaydılar.
6.823 km. Dile kolay
2000 yılında bu durum büyük bir tepki doğurdu. 18. Sıradan başlamasına rağmen, değişken hava koşullarını iyi kullanarak yarışı kazanan Rubens Barrichello’nun bütün geçişleri orman kısmındaki şikanlarda gerçekleşmişti. Seyircilerin tek görebildiği, Barrichello’nun kırmızı Ferrari’sinin hemen her tur bir araç öne geçtiğiydi.
Bu yarışı da kısaca anlatmakta fayda var. Sıralama sonucu COU-MSC-FIS-HAK-DLR-TRU şeklindeydi. Başlangıçta ilk üçlü çok yavaş kalırken, Mika Hakkinen müthiş bir kalkışla ilk sıraya yerleşti. Schumacher ve Fisichella çarpışarak yarış dışı kalınca yarışın yönü değişti. İlk turun sonunda sıralama HAK-COU-TRU-DLR-HER-IRV şeklinde oluştu. Barrichello ise 11. Sıraya kadar ulaşmıştı. Schumacher yarış dışı kalınca ilgi alanları Barrichello’ya kayan Jean Todt, Barrichello’nun yağmur sürüşüne güveniyordu. Kara bulutlar pistin üzerini kaplamaya başlamıştı.
Efsane yarışın başlangıcı. Şumi şanssızken, Barrichello en arkalarda parıldıyor.
18. turda ilginç bir olay yaşandı. Eski bir Mercedes çalışanı, kendisini işten atan firmayı protesto etmek için bir pankart açarak piste girdi. Protestocuyu yakalamaya çalışma koşusu sürerken, güvenlik aracı derhal piste alındı. Bu güvenlik aracı periyodu tam da Hakkinen pite gelmeden önce oluşunca, Mclaren garajı karıştı. Hakkinen pit stop’unu tamamlarken, Coulthard bir tur sonra pite girmek zorunda kalınca grubun en sonuna düştü. Güvenlik aracı pisti terk ederken, Alesi ve Diniz’in kazası güvenlik aracını tekrar piste dâhil etti. 3. Turda bu kez Villeneuve ve Zonta temasyaşayınca güvenlik aracı bir kez daha liderliği ele geçirdi. Ardından da beklenen yağış başladı.
Barrichello, Frentzen, Coulthard ve Zonta yağmur lastiklerine geçmeyerek önde kalırken, onları yağmur lastikleriyle Hakkinen izliyordu. Pist bir süre sonra kurumaya başlamasına rağmen pistin bazı kısımları hala çok ıslaktı. Hockenheimring’in uzun yapısı işte burada işlerin karışmasına sebep oldu. Kuru zemin lastikleriyle Barrichello bazı kısımlarda çok hızlıyken, hemen arkasından yetişmeye çalışan Hakkinen ise ıslak kısımda çok daha hızlıydı. Hakkinen yarış sonuna kadar 7,5 saniye farkı eritemeyince, ikinciliğe razı olmak zorunda kaldı.
Ferrari ve Barrichello daha iyisini yapamazlardı.
Bu yarış, Rubens Barrichello’nun kariyerindeki ilk zaferiydi. Ferrari’ye transferinin ilk yılında gelen galibiyet ile ilgili bir diğer istatistik ise, Ayrton Senna’dan sonra yarış kazanan ilk Brezilyalı olmasıydı. Gözyaşlarını tutamayan Rubens, herkes tarafından ayakta alkışlandı. Ferrari’nin strateji zaferi, Barrichello’nun yağmurdaki hatasız sürüşüyle taçlanmıştı.
Konumuza geri dönelim. Barrichello’nun müthiş performansını pistte kimse göremeyince, 2001 yılında FIA duruma el attı ve Hermann Tilke tarafından pist ciddi oranda kısaltılarak stadyum bölümüne sıkıştırıldı. Mercedes-Benz’in desteğiyle ek tribünler yapılarak pistin seyirci kapasitesi artırıldı. Böylece bir devir kapanmış oldu. Spa-Francorchamps pistinin kısaltılmasından çok sonra, bir diğer efsane pist daha tarihe gömüldü.
Eski pistle (gri), kısaltılmış yeni konfigürasyonun karşılaştırması. Koca pist cücük gibi kalmış.
Elbette olaya diğer yönden bakmakta da fayda var. Pist kısaltılmasaydı Formula 1 takvimine bir daha asla giremeyecekti ve diğer seriler de aynı gerekçeyle pistten çekileceklerdi. Gerçek heyecanı kırpılmış da olsa, ancak iki senede bir yarış düzenleyebiliyor da olsa, Hockenheimring bize hala eski mutlu günlerini hatırlatabiliyor.