Ford’un tamamen yenilediği Ranger ile eski versiyon ile neredeyse alakasız, köklerine çok daha bağlı bir pick-up yarattığını vakit geçirmeden belirtmeliyim. Yeni Ranger olabildiğine sağlam, kocaman cüssesine rağmen şaşırtıcı derecede aerodinamik, güçlü, çok uygun bir fiyata sahip, Euro NCAP’e göre segmentinde en güvenli, fakat Ford’un yaratmak istediği binek otomobil konforundan uzak. Benim zevkime göre kesinlikle harika bir araç ancak heybetli bir pick-up alıp asfaltta gazlamak isteyenler için mükemmelden hala oldukça uzak. Elbette aracın üretim ve kullanım amacı daha çok ticari fakat birbirimizi kandırmayalım, Ford da, potansiyel alıcılar da bu aracın albenisini asfaltta boy göstermek için kullanıyoruz çoğunlukla. Sizce de öyle değil mi?
Tasarım:
Yeni Ranger çelik gövdeye sahip ve arkada fazladan birkaç ton yük taşırken sorun yaşamamak için hareketli aks mekanizmasına sahip bir araç. Binek otomobiller için ilkel gelse de yer yer arazi koşullarında da kullanılması öngörülen bir araç için şu ana kadar bulunmuş en iyi çözüm bu.
Test ettiğimiz çifk kabinli Ranger’ın şasisi, önceki modellere nazaran her zamankinden daha uzun ve genişti. 2.3m uzunluğundaki taşıma alanı gerektiğinde 1800 litre kadar kapalı yük taşıyabilirken, 1.5 ton civarında ekstra ağırlıkta da rahatlıkla yol alabiliyor.
Daha önceki kasalarında Mazda’nın B serisi pick-uplarına ait tasarımın neredeyse bir klonu olan Ranger, artık daha özgün ve babası diyebileceğimiz F serisinden hatlar taşıyor. Büyük bölümü Avustralya’da geliştirilen Ranger, Ford’un Tayland, Güney Afrika ve Arjantin fabrikalarında monte edilirken, dünya çapında yaklaşık 180 ülkeye sunuluyor. İlginç şekilde ABD bunlardan birisi değil.
Öte yandan Ford Ranger, Euro NCAP’ten de beş yıldız alarak bu segmentteki en güvenli araç olduğunu tescilliyor.
Ranger’ın gücü ise 2.2litre ve 3.2litrelik iki ayrı seçeneğe sahip, Transit serisinden de bildiğimiz Turbo dizel motor ünitesinden geliyor. Kullandığımız 2.2litrelik Turbo dizel motor ünitesi bu kocaoğlanı sürükleyip götürmekte son derece yeterliydi ancak sert virajlarda iki çeker biraz savrulmaya neden olabiliyor. Dört çekerli versiyonda ise araç alışıldık kilitli diferansiyel yerine markanın kendi geliştirdiği traksiyon kontrol sistemini kullanıyor.
İç Tasarım:
Aracın özellikle arka kabini konfordan biraz uzak olsa da yeni Ford Ranger size hemen hemen tüm SUV’lerden daha yüksek bir oturma pozisyonu sunuyor. Kabin tasarımı ise estetik konusunda biraz cimri olsa da oldukça sempatik ve fonksiyonel.
İç mekanda kullanılan malzeme kalitesi her ne kadar binek otomobil serisi kadar iyi olmasa da pick-up segmentindeki hiçbir rakibinden aşağı kalır noktada değil. Arka kabindeki yolcu alanını ise yeterli olarak tanımlayabiliriz. Hemen hemen orta sınıf bir yolcu otomobili konforu sağlayan arka kabinde ayrıca pek çok pratik depolama alanı da mevcut. Arka yükleme kısmı biraz yüksekte kalsa da, 200 kg taşıyabileceği belirtilen arka kapak, çekinmeden üzerine tırmanıp eşyalarınıza ulaşmanıza izin veriyor.
Performans:
Yeni Ranger bilinçli kullanımda kesinlikle ekonomik ve güçlü fakat yine de motor gürültüsü, şanzıman tepkimesi ve sarsıntı açısından ticari bir araç olduğunu size unutturmuyor.
Ancak kullandığımız Ranger’da bulunan 2.2litrelik turbo dizel ünite görevini layığıyla yerine getirdi. Özellikle beşinci ve altıncı viteslerde yeni Ranger beklentilerin üzerinde bir kullanım rahatlığı ve ekonomi sunuyor. Özellikle otoban sürüşünde tırmanma, sollama v.s gibi ani hızlanma ve devir yükseltme gereksinimlerinde dahi çok nadir vites düşürme gereksinimi duyuyorsunuz.
Elbette çok hızlı bir spor araçtan bahsetmiyoruz fakat 148 beygir gücündeki 277nm tork üreten 2.2litre turbo dizel motora sahip yeni Ranger hiç de yavaş sayılmaz. yüklü şekilde yaklaşık 13 saniyede 0-100km’ye ulaşan aracımız frenleri konusunda da bir o kadar başarılı. Fren dozajının sürücüyü ilk kullanımdan itibaren hiç zorlamadığı Ranger’ın fren sistemi, hangi süratte olursanız olun, gerekli mesafede bu koca aracı istediğiniz hıza çekebilmenize olanak tanıyor.
Bu noktada belki de tek eleştiri vites geçişlerinde otomatik şanzımanın biraz geç tepki vermesi. Yine de sürücünün stilini kısa zamanda öğrenen yazılım sayesinde, eğer ikide bir sürüş stilinizi değiştirmiyorsanız, kolayca birbirinize alışabilirsiniz.
Sürüş:
Aslında bu konu sürücüye ve onun zevklerine çok fazla bağlı. Fakat Ford’un bu pick-up ile aslında yol otomobili müşterileri ve SUV’lara yönelen sürücüleri de kendisine çekmeyi hedeflediği düşünülürse, sürüş standartları benim için yeterli ve yer yer eğlenceli gelse de, objektif olarak bakıldığında bizim gibi otomobil delisi olmayanlar için özellikle yasal hız sınırlarının son diliminde biraz sıkıntılı olduğu söylenebilir.
Yaklaşık beş buçuk metre uzunluğundaki gövdesi ve 2.2 ton civarındaki sürücüsüz ağırlığına rağmen yolda kullanımı oldukça kolay olan yeni Ranger, asfalt üzerinde yol/arazi karışımı lastikleriyle oldukça iyi bir yere tutunma ve viraj kabiliyetine sahip. Ancak biraz bozuk bir zemin ve yol koşuluna geçtiğinizde otomobilin arkasında yük yokken biraz oynak bir arkaya sahip oluyorsunuz ki, özellikle bu durum, bu tarz araçlarda fazla tecrübesi olmayanlar için fazlaca korku verebilir. Yine de Ford Ranger yolunu bulmak ve çizgisinde kalmak konusunda ısrarcı. Trafiğe açık alanda çok da fazla zorlama şansı bulamadığımız Ranger, arazi-asfalt karışımı dağ yollarında beni kıs kıs güldürürken, yolcularımı ise biraz yordu ve zaman zaman korkuttu. Ancak özellikle hız noktasında belli bir sınırı geçmediğiniz takdirde, Ford hemen her türlü agresif hareketinizde; ki arazi koşullarında ve dağ yollarında bu agresif hareketler çoğu zaman zorunluluk haline gelebilir, araç sürücü olarak size yeterince güven veriyor.
Pick-Up’ları seven kitlenin beğenisini kesinlikle kazanacağını düşündüğüm yeni Ranger, konforlu SUV sınıfına alışkın sürücüler için ise biraz konforsuz ve zaman zaman stabiliteden yoksun gelebilir.
Asfaltta yere tutunması oldukça başarılı olan Ranger’ı yine de yasal hız sınırlarında tutmakta fayda var. Yollarımız için dev sayılabilecek bu araç yasal sınırlarda güven verse de, bu sınırların son dilimlerinde beni fazla zorlama mesajı vermiyor da değil. Böyle bir araçla takla atmak çok kolay değil açıkçası ancak viraj çizgisini ve aracın arkasını yüksek süratte kaybetmek, özellikle 4×2 versiyon için başarılması mucize olmayacak bir hadise. O yüzden her zaman kullanılan aracın dinamiklerinin bilincinde ve kurallara uyarak sürmekte fayda var. Bu koşullar altında yollarda diğer sürücülere kendi kalenizin penceresinden güvenle bakabilirsiniz.
Sonuç:
Açıkçası araçla kaydettiğimiz yaklaşık 2300km boyunca Güney illerimizde büyük ses getirdiğimizi söyleyebiliriz. Antalya, Muğla arasında mola verdiğimiz her durakta büyük ilgi toplayan, Kekova’da birkaç ufaklığın gül yaprakları attığı ve yolda kamyoncular tarafından sempati ve sessiz yardımlar gördüğümüz Ranger’ı oldukça sevdiğimi söyleyebilirim. Tabii bu sevgide bir diğer etken de 52.185TL’den başlayan oldukça makul kampanyalı anahtar teslim satış fiyatları. 80 litrelik deposuyla hız sınırlarına uyulduğunda 950 km civarı bir menzil gördüğümüz 2.2Litre XLT versiyonu yeni Ford Ranger ile uzun yolda oldukça makul yakıt tüketim oranları yakaladık. Ancak şehir içinde bu rakamın biraz astronomik boyutlara çıktığını söylemek gerekiyor. Yine de taşıma kapasitesi, gücü, sınıfı içinde değerlendirirsek konforu ve sağlamlığı ile Ford Ranger şu an segmentinde liderliğe oynuyor. Yine de en başta belirttiğim gibi Ford’un yaratmak istediği binek otomobil rahatlığı algısı çok da gerçekçi değil. Yine de bu bebeği sevdiyseniz, satın alma aşamasında bir tur atın derim… Sonra bir daha ve bir daha… Ha ikinci köprüyü kullanmak zorunda olduğunuz ve ticari araç sınıfında vergi ödeyecek olmanızı da unutmayalım. Yine de önümüzdeki dönemde birinci köprünün uzun süreliğine kapalı olacak olması iyi bir bahane olabilir.