Sürüş sırasında ve sonrasında motosikletin vücudumuzda nasıl etkiler bıraktığını haberimizde sizler için derledik.
El Bilekleri;
Uzun süre motosiklet sürerseniz, karpal tünel sendromu (ele giden kasların uyuşması) olarak bilinen bir sorunla karşılaşabilirsiniz. Elin yanlış pozisyonlandırılması kavrama, fren, gaz gibi fonksiyonları yerine getirilirken bu tendonlar tahriş olur ve şişebilir. Soğuk hava ve gidon titremesinde ise bu acı şiddetlenerek artabilir.
Bu durumu önlemek için yapılması gereken şey ise gidonun veya selenin yüksekliğini kendinize göre ayarlamak. Kollarınız yere paralel şekilde ve yanlara doğru açı yapmadan elciklere dik şekilde sürüş pozisyonunuzu ayarlamanız gerekmektedir.
Sırt;
Motosiklet sürerken sırtın aldığı pozisyon normal duruşa göre farklılık göstermektedir. Bu eğrilik kasları, sırtınızdaki diskleri krampa ve ağrıya sürükleyebilir. Sırtınızı alışık olmadığı bu pozisyona alıştırmamak için mola verdiğinizde sırtınızı olabildiğince dik tutmak sizin yararınıza olacaktır. Ayrıca yine uzun sürüşlerin sonunda bacaklarınızı havaya kaldırarak sırtüstü bir dinlenmeyle sırtınızdaki yükü azaltmış olursunuz.
Boyun ve omuzlar;
Kafamız vücudumuzdaki ağır organlardan biridir ve bunun üstüne bir de kask eklenince boynumuzun taşıması gereken yük bir hayli artmakta. Bunun üzerine hızlanma ve frenleme de eklenince ani yüklenmeler daha da artar ve sonucunda ağrı ortaya çıkar. Boyundaki bu baskı, omurilikten omuzlara aktarılır ve yük paylaşılmış olur.
Bu ağrıyı azaltmaktaki kilit nokta boynu fazla hareket ettirmemektir. Bu da sürüşlerinizde daha çok mola vermeniz anlamına geliyor. Ayrıca sürtünmeye daha dayanıklı kasklar da bir tercih yöntemi olabilir.
Akciğerler;
Lancet tıp dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre; yılda 20.000’e yakın ölüm, trafikteki egsoz dumanlarıyla ilişkili olduğu ortaya çıktı. Ayrıca bu araştırmada 25 binden fazla bronşit ve 500 binden fazla astıma neden olduğu ortaya çıkmış. Motosiklet kasklarındaki havalandırma kanallarının yetersizliği, tüm zararlı gazların doğrudan nefes yoluyla ciğerlere gitmesine neden oluyor. Özellikle şehir içi sürüşlerde kronik bronşit ve astımın şiddetleneceğini söyleyebiliriz. Ağız yerine burunla nefes almak ve balaklava veya buff kullanmak bu havayı biraz olsun filtrelemede etkili olabilir.
Parmaklar;
Parmakların aşırı titremesi parmağa giden kanın azalmasına sebep olur. Bu olay parmakta uyuşukluğa ve kavrama gücünde azalma ile kendini gösterir. Oluşacak ağrı veya uyuşukluğu azaltmak için gidondaki titreşimi azaltabilir veya titreşim azaltıcı eldivenler kullanabiliriz.
Kulaklar;
Motosiklete uzun süre binmek maalesef duyma kaybına neden olabiliyor. Uzmanların söylediği 85 desibel sınırının üzerinde uzun süre kalındığında geçici duyma kaybı yaşanabiliyor. Ne kadar yalıtımı iyi seviyede pahalı kasklar alsak da, kulak tıkacı kullanmak en güzel yöntem.
Mide;
Ağır bir yemekten sonra motosiklet kullanmak, sürüş pozisyonu gereğince büzülen midede ağrı ve yanmaya neden olabilir. Basketbol topu ve plastik topunu düşünün. İkisinin sallanması sonucu basketbol topu daha çok baskı yapacaktır. Dolu midenin de sürüş sırasında vücuda yaptığı baskı daha fazla olur. Ayrıca mideden salgılanan asit yemek borusundaki kapağı sarsıntılar sonucu aşabilir ve mide yanmasına sebep olabilir. Çantanızda mide yanmasına çözüm olacak bir ilaç bulundurmanız uzun yol sürüşlerinde size yardımcı olacaktır.
Takımlar;
Erkeklerde yumurtalıklar vücut sıcaklığından düşük olması gerektiği için vücut dışına konumlandırılmıştır. Uzun süreli sürüşlerde sıcaklığı dengeleme amacıyla dinlenmek gerekir. Ayrıca spor motosikletlerdeki sert seleler ve süspansiyonlar da darbe açısından erkeklere zorluk çıkarmaktadır. Daha konforlu motosikletler erkeklerin geleceği için daha sağlıklı olabilir.
Popo;
Anüsü çevreleyen poponun yumuşak olmasının sebebi o bölgeye gelecek olan darbelerin engellemesidir. Poponun esnekliğini kaybedip gerginleşmesi selede sekmek gibi darbeleri engelleyerek popomuzda ağrıya sebep olur. Yine sık sık dinlendirmekte fayda var. Ayrıca sıcak havalarda terleyen bir popo malesef pişik oluşumuna sebep olabilir. Kuru tutmakta fayda var.
Dizler;
Dizler motosikleti kontrolde rol oynayan en büyük etmenlerden biri. Motosikletini dizleriyle sıkmayan sürücü farkında olmadan büyük yükü kollarına ve ellerine bindirmiş olur ve bu yüzden daha çabuk yorulmaya ve erken başlayan ağrıya sebep olur. Ayrıca virajlı ve performanslı sürüşlerde dizlerin vücutla birlikte aniden bükülmesi dizlerinizin farkında olmadan yediği bir dayaktır. Bunu sürdükten sonra fark edeceksiniz. Yine sık sık vereceğiniz molalarla bunun önüne geçebilirsiniz.
Eklemler;
Yetişkin bir birey sağlıklı olsa da 30 yaşından itibaren eklemleri küçülmeye başlayacaktır. Özellikle bu yaşlardan sonra etkisini eskisine göre kaybetmeye başlayan eklemler uzun süreli sürüşlerde şişme ve ağrı ile mücadele etmeye başlar. Bunun etkisi sürüşten bir iki gün sonra bile hissedilmeye devam etmektedir.
Bacaklar;
Motosikletin motorundan gelen ısı bacaklarınızdaki damarların genişlemesiyle daha fazla kan birikmesine neden olur. Bu da kanın kalbe geri dönüşünü zorlaştırır. Motosikletinizden indikten sonra bacaklarınızı hareket ettirmeniz dolaşımı hızlandırabilir ve kan birikimini engelleyebilirsiniz.
Sıvı Kaybı;
Özellikle sıcak yaz günlerinde ve deri ekipmanlarla birlikte seyahat ediyorsanız, vücudunuzun kuruyabileceğini söyleyebiliriz. Saatte 2-3 litreyi bulan ter, hareket performansınızda 20%’lere kadar azalmaya sebep olacaktır. Mide bulantıları ve kas krampları da bunun etkisi olarak ortaya çıkabilir. Sıvı kaybını anlamanın bir yolu da idrarınızdır. İdrarınızın berraklığı, vücudunuzda hala su bulunduğunun işaretidir. Bol bol su içerek sıvı kaybınızı engelleyebilirsiniz.
Yol ve sürüş stresi;
Çoğu motosiklet sürücüsünün motosiklet tutkusu adrenalinden geliyor. İnsan vücudunun en sevdiği hormonlardan olan adrenalin, aynı zamanda da strese ve gerginliğe sebep olur. Başka bir stres hormonu olan katekolamin kanı pıhtılaşmaya daha yakın hale getirir ve kalp krizi riski artabilir. Unutmayalım ki; trafikte ne kadar sakin kalırsak, hayatta kalma şansımız da o kadar yükselir.
Kaskın içi;
Kaskı kafamızdan çıkardığımızda çoğumuzun saçları ıslak bir şekilde bizleri karşılıyor. Kafa derisi; kask ısındıkça ölü çilt hücreleri, yağ, ter ve kir ile baş başa kalır. Bu da kıl köklerinin tıkanmasına sebep olur. Başımızda yaşayan bakterilerin bayram ettiğini bu an anlamalıyız aslında. Saç dökülmeleri ve çabuk kirlenme sonuç olarak karşımıza çıkabilecek şeyler. Balaklava kullanmak ve bol bol saçlarımızı yıkamak en güzel çözümlerden. Aynı zamanda kaskın iç pedlerini de dönem dönem yıkamakta fayda var.
İşin özüne indiğimizde her sorunun bir çözümü var aslında. Vücudunuzun hava alabilmesini sağlayacak giyisiler kullanmalıyız. Uzun mesafe giderken kendimiz rahatsız ettiğimiz her anda sıkılmadan bir mola vermeliyiz. Yola çıkmadan midemizi tam doldurmamak ve su içmeliyiz ve her zaman sakin kalmalıyız.
Sağlıklı ve keyifli sürüşler…