Kazadan sonra korktum. Hiçbirşey yapamayacağımı anladım. O yüzden şu an biraz korkuyorum. Biraz değil... Bu sözler 2010 Malezya'daki kazasından sonra Marco Simoncelli'ye ait
Moto Gp izleyicilerinin bir çoğu için kahraman her zaman Rossi olmuştur. Haklılar da. Ancak benim için durum biraz farklı. Rossi çok sevdiğim bir pilot. Ancak bana Moto Gp'yi sevdiren pilot hatta motosikleti sevdiren pilot Marco Simoncelli olmuştu.
Alt kategorilerden çok hızlı yükselip gelen bir pilot değildi belki Marco. Ancak sürüş tarzı yarıştığı her kategori de tartışma konusu olmuş, diğer pilotlar tarafından pek sevilmeyen bir pilottu kendisi. Kazandığı 250 cc şampiyonluğundan sonra kendisiyle birlikte en üst sınıfa yükselen diğer pilotlar tarafından kasap olarak nitelenen bir pilottu. Rossi'nin kariyerinin özeti şeklinde hazırlanmış olan Fastest belgeselinde çok güzel bir bölüm var. Diğer pilotların çok korkak olmalarından ve bunun kendisine çok saçma geldiğinden bahsediyor. Birçok yarıştan sonra diğer pilotlar Marco'yu şikayet etmek için hakemlerin yanına giderken Marco bunun yarışmak olduğunu ve fazla tehlikeli geliyorsa televizyondan takip etmeleri gerektiğini söylüyor. Karıştığı bir çok kazadan sonra kendisine " Crasher " denmesi (-ki benim nickim de Simoncelli'yi anlatır aslında) kendisini oldukça iyi anlatıyor.
Sanırım 23 Ekim 2011 günü dahil olmak üzere tüm kariyeri boyunca böyle yarışmıştı.
Moto Gp'ye geçtikten sonra yaptığı bir kazadan sonra alt serilerdeki gibi olmadığını ve gücün artık en üst düzeye çıktığını ve bunun O'nu korkuttuğunu söylemişti.
O gün olanlar gerçekten saçmalıktı o motordan düştükten sonra o şekilde kayması, lastiklerin tamamen yol tutuşunu kaybetmişken yeniden asfaltı kavraması, Edwards ve Rossi'nin tam önüne sürüklenmesi, sanırım bunlar ogün orada yaşanmalıydı ama ortaya çıkan sonuç gerçekten acımasızca. Belki de gridde en iyi anlaştığı Rossi'nin motorunun altında kalması, o kaskın başından o şekilde fırlaması...
Elimde hiçbir bilgi yok ancak izlediğim videolardan anladığım kadarıyla Marco o an motordan düşmedi. Bir kalp sorunu yada bir anlık tansiyon düzensizliği sonucunda gücünü kaybetmesi hep bir bahane bulmaya çalışacağım kendi kendime. Yere düştükten sonra ki sürüklenişi bende hep bir şüphe uyandıracak. Evet çarpışmanın etkisi denilebilir. Ama bu o kadar hareketsiz biçimde kalmasını sanırım bana açıklamıyor. Muhtemelen tıbbi bilgilerimin yetersiz olması ve Crasher'in bir kaza ile öldüğü gerçeğini kabul etmek bana zor geliyor. Ancak yine de son anına kadar motoruna tutunmaya çalışması, kazadan sonra devam etme isteği bazen O'na kızmama neden oluyor. Belki sıradan bir kayma sonucu motor altından fırlayıp gidecekti ama o inatçılığını konuşturup o motora tutunmaya çalışması yüzünden şu anda aramızda yok.
Neyse her zaman söylerim teknik konularda bilgim oldukça azdır. Ben sporun teknik yönünden çok mücadele yönüyle ilgilenirim. Bu yüzden de oldukça duygusal yaklaşırım olaylara. Moto GP'de izlediğim tüm sürücüler içerisinde sürüşüne hayran olduğum tek isimdi Marco çünkü hiçbir zaman mücadeleden asla kaçmadı korkmadı.
Ayrıca yazımın sonuna Lost Mini Bikers'in Marco'nun ardından hazırladığı bir videoyu eklemek istiyorum ancak nasıl yapacağımı bilmediğim için linkini koyuyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=6gbpxmNqoBk