Formula 1'de Bernie Ecclestone'ın sokağa inme politikasını Mehmet Ali Selışık kaleme aldı.
Formula 1, hiçbir zaman sokakların sporu olmadı. Yarışlar diğer sporlara kıyasla sokakta simüle edilebilecek türden değil. Dört taş, bir de top yahut bir buruşuk kağıt ve çöp kutusu gibi kolay ulaşılabilen materyallerle sokağa inebilen sporlar, aynı zamanda manevi olarak da sokaklara yakınlar. Sokaklara olan dillere destan duyarlılığını birkaç senedir Bahreyn’de tecrübe ettiğimiz Formula 1 ise, fiziksel anlamda sokaklara inmeyi gözüne kestirmiş.
Sokak pistleri, genellikle motorsporlarının en heyecanlı yarışlarına ev sahipliği yapar. Hata payının çok daha az olduğu, tümsekler ve duvarlarla dolu pistler aynı zamanda şehir dokusu ile araçları ait oldukları yere taşır. Yanıltıcı mı, belki, zira Monaco’da sene boyunca trafiğin olmadığı tek dönem Grand Prix için yolların kapatıldığı zaman. Yine de otomobillerin yapay pistler yerine bizim de geçebileceğimiz yerlerde yarışması önemli. Böylece, Formula 1 markaları ile daha güçlü bağlar kurup, sponsorlarından alışveriş yapabilir, o üreticilerin otomobillerini kullanabiliriz. Evet, gelenekselliğin yanısıra bir elini de cüzdanınıza koyuyor Formula 1; bilmiyormuş gibi yapmayın.
Fakat her şeyden önce, bu fiziksel “sokağa inme”, “halka yaklaşma”nın bir parça yan etki olduğunu hatırlatmak lazım. Bernie Ecclestone, sokak pistlerini önümüzdeki yıllarda artırarak tam bir “kazan-kazan” yatırımı yakalıyor. Pist maliyeti neredeyse yok, pistin yapılması için uzun yıllar beklemeye gerek yok. Cüzdanları kabarık ülkelerin paraları, ceplerinde soğumadan Ecclestone’a ulaşabilecek. Sportif anlamda başarılı bir seyirlik sunması da cabası. Sokaklar, artık Formula 1’in yeni oyun alanı.
80’ler modasına geri dönüş, bir süredir dikkatinizi çekiyordur mutlaka. Formula 1 de sokak pistlerine olan mevcut yaklaşımını 1980’lerden alıyor. 1982’de 16 yarışın 4’ü sokaklarda yapılırken, 2002’ye geldiğimizde 17 yarışın yalnızca 2’si pistlerin dışında yapılıyordu. Hem de 2002’de, takvimdeki yerleri sarsılmaz olan Monaco ve Albert Park dışında sokak pisti yoktu. Formula 1’in özüne, Avrupa’ya toplandığı o dönem yerini dünyanın dört bir yanına açılan bir organizasyona bıraktı. Sokak pistlerinin yeniden gündeme gelmesi de kaçınılmaz oldu haliyle.
2014, modern Formula 1’in en çok sokak yarışı içeren sezonu olacak. Avustralya, Monaco, Rusya, New Jersey, Valencia ve Singapur ile 20 yarışın 6’sı sokaklarda düzenlenecek. 2015 için Tayland bir sokak yarışı düzenlemeye oldukça yakın, ancak Valencia ve Barcelona’nın dönüşümlü yarışlar olması 2015’te de en fazla 6 sokak yarışı göreceğimizi söylüyor. 2016 ve sonrası ise uzak dönemler, bekleyip görmek çok daha akıllıca olacaktır.
Formula 1’in sokaklara inme hareketi, yalnızca Formula 1 ile bitmiyor. Sokak yarışlarının bir numaralı sorunu olan gürültü, 2014’te start alacak Formula E serisi ile çözülüyor. Elektrik motorlu ve tam da küçüklüğümüzün akülü arabaları kadar ses çıkaran bu seri, pek çok şehrin tam göbeğinde yarış yapılabilmesine imkan sağlıyor. Pekin, Buenos Aires, Londra, Los Angeles, Miami, Putrajaya, Rio de Janeiro ve Roma takvimde yerleri hazır şehirler. Londra ve Los Angeles’ın güzergahları dahi hazır, 2012 Olimpiyat Oyunları’nın düzenlendiği Olimpiyat Parkı ve Los Angeles şehir merkezi Formula E’yi bekliyor.
Değişim rüzgarlarının uzun süredir hızla estiği Formula 1, tuhaf bir ikilemle sokaklarda olacak. Keyifli, üretiliş amacı sokaklarda gezinmek olan otomobillerin özüne yakışır bir biçimde sokak pistlerinde yarışacaklar. Yarışacaklar ama; endüstriyel, izole ve pahalı yapılarıyla tamamen çelişen sokakların ruhuna bürünemeyecekler.
Eurosport - Mehmet Ali Selışık