Metin Mete, Motorsport.com için hazırladığı son köşe yazısında Spa'daki yarışta yaşananlara değindi ve sonraki yarışlar için tahminde bulundu.

Ferrari galibiyetiyle girdiğimiz uzun yaz arasından sonra sezonun kopma yeri olarak Spa’yı işaret etmiştim son yazımda. Eğer Ferrari hızlı virajları olan ve düzlük hızı gereken bu pistte Silverstone’da olduğu gibi yavaş kalmış olursa sezonun üstüne soğuk su içmeli demiştim. Ferrari’nin geçmiş 10 yıllık sezon içi gelişim karnesi de pek iç açıcı değildi. Bu soru işaretleriyle Spa hafta sonuna başladık.

Ilk antrenmanlardan itibaren Mercedes’in ultrasoft lastiği çalıştırma problemini gördük. Ferrari de yaz arasını boş geçirmemiş ve getirdiği güncellemelerle hızlı virajlardaki sorunlarını çözmüştü. Hafta sonunun geneline baktığımızda iki takım arasında Mercedes lehine kalan tek fark motor gücüydü. Bu da benim tahminime göre 10-15 beygir civarı. Vettel Cuma antrenmanında Raikkonen’den farklı olarak düşük downforce ayarını seçti ve düzlük hızı gereken 1. ve 3. sektörlerde Mercedes’ten daha hızlıydı. Raikkonen daha yüksek downforce ile ikinci sektörde zaten hızlıydı. Lastik kullanımına baktığımızda da sezonun o ana kadarki bölümünde hep gördüğümüz özellikle daha yumuşak hamurlardaki Ferrari üstünlüğü gözle görülür derecede ortadaydı.

Bütün bu dataları gören Mercedes teknik ekibi pole pozisyonun hayati olduğunu gördüğü için sıralamaya uygun ayar olan düşük downforce seçti. Yani tek turda düzlük hızı yüksek ama virajlarda daha yavaş. Bu şekilde yarışta zorlansalar bile DRS ile geçilmek kolay olmayacaktı çünkü Mercedes motorunun güç farkı vardı az da olsa. Ferrari normal şartlar altında 0.4 saniye yavaş kalırdı ama Raikkonen’in Vettel’e hava koridoru açıp yardım teklifiyle fark 0.2 sn’ye düştü. Yani Mercedes düşük downforce seçmese belki de pole ve yarışı kaybedecekti.

Yarışın startı çok önemliydi. Eğer düzlüğün sonunda Vettel Hamilton’ı geçebilseydi sıra muhtemelen hiç bozulmayacaktı. Hamilton’ın savunması burada kritikti. Yarışın ilk bölümünde Mercedes ultrasoft lastiklerine çok güvenmemiş olacak ki erken bir pit stop yaptı. Vettel’in lastikleri iyi durumdaydı ama onlar da araç hızları bu kadar yakınken farklı stratejiyle fantezi aramak yerine takip etmeyi daha doğru buldu. Ayrıca Vettel önü açılınca sadece 0.2 sn hızlandı, bu da pit kararı almak için yeterli bir veriydi. 2 sn civarı bir farkla her iki pilotun soft lastikle başladığı ikinci bölümde herkes antrenmanlarda soft lastiği daha iyi kullanan Mercedes’in Ferrari ile farkı açacağını düşünürken durum öyle olmadı ve Vettel farkı 1 sn’ye kadar düşürdü. Güvenlik aracı 29.turda girmese yarış tek pitle bitebilirdi ama yarışın sonunda tahminimce Mercedes lastiği hem iki tur yaşlı olduğu için, hem de Ferrari lastiklere daha nazik olduğu için Vettel atak yapıp kazanacaktı. Bu açıdan Mercedes için Güvenlik aracı periyodundaki pit stop kurtarıcı oldu.

Pitten çıkıldığında Hamilton sıfır bir soft, Vettel de sıfır bir ultrasoft taktı. Herkes Vettel’in lastik avantajini kullanip Hamilton’ı geçeceğini ve yarışı kazanacağını düşündü. Fakat, Hamilton hiçbir zaman yabana atılmayacak bir safkan yarışçı olduğunu ispatladı. Güvenlik aracı içeri girdiğinde yanlış motor modunu seçtiği için Vettel iyice arkasına yaklaşınca bunu avantaja çevirmek için gaza tamamiyle basmayıp 90% seviyesinde tuttu. Böylece hava koridoru avantajını tamamen kullanamadı Vettel ve atağa kalktığında momentumu yeterince güçlü olmadığı için ilk uzun düzlük sonunda geçiş yapamadı. Daha sonra da hiç bu kadar yaklaşamadı zaten. Eğer Hamilton değil de sıradan bir pilot olsaydı ne olurdu? Eau Rouge’u tam gaz geçerdi, sonra yine gazlamaya devam ederdi. Ultrasoft lastikleri ve DRS avantajıyla Vettel de hava koridorunu DRS bölgesinde kullanmak için geride bekler, düzlüğün bitimine birkaç yüz metre kala DRS açtıktan sonra ister sağdan ister soldan geçişini yapar ve yarışı kazanırdı. Şampiyonluk kolay bir şey değil, sadece yeterince hızlı ve zeki olanlar kazanabiliyor! Bu açıdan Hamilton kendini bir kere daha ispatladı.

En çok aldığım soru, peki Ferrari bu pistte rüştünü ispatladıktan sonra bir şampiyonluk adayı mı? Bu soruya cevabım, evet kesinlikle! Yarıştan sonra da Twitter’dan yazdım, birçok pilot ve takım patronu da aynı yorumu yaptı. Ferrari şu anda Mercedes’ten daha hızlı bir araca sahip. Aksi takdirde neredeyse 2 dk süren bir pistte yarış boyu farkı 1 sn altında tutamazdı. Siz bakmayın yarışta farkın bazen 2 sn’ye çıktığına, bu sadece düzlüklerde takibin çok zor ve zararlı olduğu Spa’da Vettel’in bıraktığı bir farktı. Eğer Vettel önde başlasa ya da öne geçseydi yarış 3-4 sn farkla biterdi. Geriye kalan yarışlara baktığımızda Mercedes’in kesinlikle önde olması gereken sadece Monza kalıyor. Onun dışındaki pistlerde konfigürasyon ya da orta hızlı viraj ve düzlükler var ya da yavaş virajlar. Bu yüzden bazı pistlerde iki takım eşit olacak, bazılarında Ferrari hızlı. Bu bakımdan, oldukça enteresan bir sezon bitişi bizi bekliyor. Ferrari hayati bir hata yapmazsa Vettel’in hızı ve Kimi’nin yardımıyla ipi göğüsleyebilir. Daha önce pistlerde hangi takımın güçlü olacağına dair bir liste yayınlamıştım. Onun güncel halini istemişlerdi bazı okurlarım, şu şekilde yayınlayayım.

Monza: Mercedes

Singapur: Ferrari

Malezya: Ferrari

Japonya: Mercedes

Amerika: Ferrari

Meksika: Mercedes

Brezilya: Mercedes/Ferrari

Abu Dhabi: Ferrari

İki takımdan destekçi rollerdeki pilotlara gelecek olursak, Kimi’nin sarı bayrakta yavaşlamaması ve bu yüzden aldığı ceza tam bir fiyasko. Birkaç yıl öncesine kadar Kimi’nin garanti galibiyeti olarak nitelendirdiğimiz Spa’daki tur zamanları da ayrı bir konu. Unutulmamalı ki Ferrari bu yıl Takımlar Şampiyonasını kazanmaya da aday ve bu şekilde bu iş zor olacak. Mercedes’de Bottas da yine performansıyla Spa’da hayal kırıklığı yarattı. Probleminin ne olduğunu bilmediğini söylüyor. Ferrari’nin elindeki tüm imkanlarla Wolff’un deyimiyle it dalaşına hazırlandığı sezonda Bottas’a artık düşecek rol belli ki Hamilton’ı destek. Bu anlamda Monza belirleyici olacak. Mercedes’in burada Bottas’la anlaşmayı duyurması ve Bottas’ın buna karşılık destek rolünü üstlenmesi beni şaşırtmayacak.

İki takımın mücadelesinde gündemin ilk sırasında olan yağ yakma meselesine de değinelim. Bu konuda çok soru geldi. Yağ yakma meselesi bu sene başında da gündeme gelmişti. Aracın normal fonksiyonlarını da yerine getirmek için gereken yağ aynı zamanda yakıt içinde bulunduğunda ekstra güç sağlıyor. Ne kadar fazla kullanılırsa o kadar iyi yani. Araçlarda yakıt 100 lt ile sınırlandırıldığından beri benzin haricindeki yakıt sağlayıcı her unsur araçta ağırlık avantajı getiriyor. Yağın avantajı bununla da bitmiyor, ekstra güç de sağlıyor. Bu sene Ferrari’nin öne çıkmasının bununla ilgisi olduğu düşünülüyor. Ancak, araçta bulunan yağın ne kadarının yakıt içinde ne kadarının diğer parçalar için kullanıldığı ölçülemediği için FIA toplamda bir sınır koydu. Bu da 100 km başına 1.2 lt. FIA takımlara Monza’dan itibaren bunun 0.9 lt ile sınırlandırılacağını iletmişti. Yani Monza’dan itibaren tanıtılacak motorlarda 100 km başına 0.9 lt kullanılabiliyor. Görünen o ki motor üreticileri Monza’dan önce motor getirilmeyeceğine dair bir centilmenlik anlaşması yapmış. Mercedes buna uymadı ve Spa’ya yeni motor getirdi ve böylece sene sonuna kadar 1.2 lt kullanma hakkı elde etti. Ferrari ve müşteri takımları bunu Monza’da yapacağı için 0.9 lt kullanacak. Centilmenlik anlaşmasının şartlarını bilmiyoruz, eğer göründüğü gibiyse Ferrari sağlam bir kazık yemiş Mercedes’ten. Bana ilginç gelen bu kadar önemli bir konu için Ferrari’nin Mercedes’ten bir kere daha konfırmasyon almamış olması. Toto Wolff bu konuda Ferrari’yle konuşmaya hazırız dedi. Neyi konuşacak? Bu da garip bir demeçti. Ferrari’nin sırf bu yüzden Monza’ya yeni motoru getirmeyeceği ve 1.2 lt kullanmaya devam etmek isteyeceğini duyduk. Eğer doğrulanırsa Ferrari’nin açıkça kandırıldığı ortaya çıkıyor. Diğer bir soru, bunun etkisi ne kadar olacak? Ortalama bir pistte Ferrari 2.7 lt yağ kullanacakken Mercedes 3.6 lt kullanacak. Toplamda yarış toplam süresinde en az 2-3 sn etki edeceğini düşünüyorum, bu bile büyük bir fark. Kendi düşen ağlamaz diyerek kapatalım bu konuyu.

Ferrari’nin yeni motoru ne kadarlık bir avantaj getirecek şeklinde bir soru aldım. Mercedes son ICE parçasını yani motorun kalbini Spa’da tanıttı ve tüm elini gösterdi. Ferrari burada eski ICE parçasıyla yarışı 1 sn geride bitirdi. Monza’da yapılacak bir güncelleme farkın tamamen kapanacağını düşündürüyor bana. Tabii ki bu sefer de yağ yağma problemi sağlıklı karşılaştırmayı engelleyecek.

Yarış içinde karşılaştığımız bir diğer önemli olay Force India pilotlarının bu sezon sayamadığımız temaslarına iki tane daha eklemeleri oldu. Her iki temasta da Sergio Perez sorumluydu, bundan önceki bir çok temasta da olduğu gibi. Sergio Perez sezona başladığında geçen sezonki harika performansını bu sezon artırmak ve 2018’de bir büyük takım koltuğuna geçmeyi amaçlamıştı. Esteban Ocon çaylaktı ve bunu yapmak zor olmamalıydı ona göre. Ancak kazın ayağı öyle olmadı. Esteban Ocon performansıyla Force India’da ikinci pilot olmadığını ispatladı, bu da acımasız pist üstü mücadelelerine neden oldu. Force India için Montreal’den sonra Spa’da da puan kayıpları bardağı taşıran son damla oldu ve pist üstü mücadele yasaklandı. Muhtemelen seneye bu iki pilotu bir arada aynı takımda görmeyeceğiz. Perez sponsor desteğiyle kalacaktır, Ocon’un da pazar değeri yüksek ve Williams ya da Renault’ya geçebilir.

Ve bir diğer değişmeyen konu Mclaren ve Alonso’nun durumu. Macaristan’daki performansın tek yarışlık ve piste özel bir durum olduğunu belirtmiştik. Artık 2018 için karar verilmesi gereken zamana geldik. Alonso diyor ki eğer 2018’de Honda olursa ben yokum. Bu nasıl olabilir? Honda hem Alonso’nun maaşını ödüyor, hem de bedava motor sağlıyor. Bunun da ötesinde sözleşmede Mclaren’in sözleşme bitmeden ayrılması durumunda aldığı bu destekleri geri ödeme maddesi var. Yani Mclaren kafasına göre Honda’yı bıraktım diyemiyor. Bu bir şekilde mümkün. Honda bir müşteri bulacak, örneğin Toro Rosso. Toro Rosso’dan boşalan 1 müşteri hakkını Mclaren dolduracak. Toro Rosso’ya vites kutusunu da gerekirse Mclaren sağlayacak. Fakat, Toro Rosso’nun buna isteksiz olduğunu duyuyoruz. Bu durumda ya Mclaren cezayı göze alacak ve Renault’ya geçecek, FIA Renault’yu 4 takıma motor vermesi için zorlayacak, ya da Honda Mclaren devam edecek ama Alonso Williams ya da Renault’dan birine gidecek. Ya da emekli olup Indycar’a geçecek. Böyle bir yeteneğin bir şampiyonluk mücadelesi yapamadan gitmesi F1 için büyük kayıp olur.

Monza değerlendirmesinde görüşmek üzere...

Metin Mete

tr.motorsport.com