Son üç yılın dünya şampiyonu, senelerdir hayalini kurduğu kendi evinde, Almaya GP’sindeki zafere ulaşsa da; bu hiç de kolay olmadı…
Olaylı geçen Silverstone’dan hemen bir hafta sonra takımlar, bu kez başka bir efsanevi piste, Nürburgring’e geldiler. Almanya GP’sinin, şampiyonadaki gidişat dışında, Red Bull pilotu Sebastian Vettel için psikolojik anlamda da büyük bir önemi vardı. Sonuçta Vettel, 2013 yılına kadar Alman topraklarında bir yarış kazanamadığı gibi, Temmuz ayında da zafere ulaşamamıştı.
Antrenmanlar...
Cuma ve Cumartesi günü yapılan antrenmanların ardından yarışın ilk beklentiler yarışın Red Bull ve Mercedes arasında geçeceği yönündeydi. Ancak Pirelli’nin İngiltere GP’sinin ardından hem Nürburgring’e gelen lastikleri değiştirmesi, hem de lastiklerin kullanımı ile ilgili bazı talimatları hayata geçirmesi, Mercedes’i olumsuz etkileyebilirdi. Ayrıca normalin ötesindeki sıcak bir hava Lotus ve Ferrari’yi de, galibiyet savaşının içine dahil edecekti.
Sıralama turlarının en büyük şoku, hiç şüphe yok ki Nico Rosberg’in Q2’de elenmesi oldu. Kendi evinde bir pole pozisyonu ve hatta yarış zaferi almayı planlayan son üç yarışın ikisinin galibi, Mercedes’in kendisine fazla güvenmesinin kurbanı oldu. Q2’de pist gittikçe hızlanırken, Q3’e lastik saklamak adına pilotunu piste sürmeyen Mercedes, Rosberg’in 0.05 saniyelik farkla elenmesine neden oldu. Tabii bu hata takımın yarış stratejilerini de alt üst edecekti. Son bölümdeki pole mücadelesi Hamilton ile Red Bull pilotları arasında geçti ve sonunda İngiliz pilot, Mercedes’e son yedi yarıştaki altıncı pole pozisyonunu kazandırdı. Vettel ve Webber’in ardında, yeni lastiklerle iyi bir performans sergileyen Lotus pilotları Raikkonen ve Grosjean yer aldılar. Yine çok iyi bir iş çıkartan Toro Rosso’lu Ricciardo’nun ardındaki Ferrari pilotları ise, herkesin aksine sert lastikle en iyi zamanı atarak yarışa ters bir taktikle başlamayı tercih etti.
Muhtemel taktikler...
Saf hızda altıncılıktan öteye gidemeyeceklerini gören Ferrari kurmayları, uzun bir ilk bölümle sıra kazanmayı ve yarışın son bölümünde azalan benzin yüküyle beraber yumuşak lastiği kullanarak rakiplerini geçmeye çalışacaktı.
Cuma ve Cumartesi günkü seri turlara bakılınca, ilk ondan yumuşak lastiklerle start alacak pilotların 10. turdan evvel pite gelmesi ve yarışta sert lastikle atılacak iki bölümle beraber çift pit-stop yapılması bekleniyordu. Ancak yarışın içinde yaşanan tuhaf nedenli güvenlik aracı uygulamasıyla, büyük çoğunluk damalı bayrağa üç pit-stopla gelmiş oldu.
Yarışta, genel lastik kullanımı açısından Lotus’un Red Bull’dan biraz daha iyi ve günün en hızlı otomobili olduğu, Mecedes’in İspanya’daki gibi korkunç bir lastik aşınması sorunuyla karşı karşıya kaldığı ve Ferrari’nin yarışa başlamayı tercih ettiği sert lastikle aslında çok yavaş olduğu görülecekti.
Startta Hamilton kaybediyor...
Startta Hamilton biraz patinajda kalınca sağa doğru kapanarak Vettel’in önünü kesmek istedi. Ancak bu sırada zaten yanına gelmiş olan Vettel’in yanı sıra, önünde bomboş bir koridor bıraktığı Webber’e de geçilerek üçüncülüğe düşmekten kurtulamadı. Red Bull daha ikinci virajdan itibaren kontrolü ele almış oldu böylece. Her iki Lotus da Hamilton’ı zorlasa da ilk turun sonundaki sıralama Vettel, Webber, Hamilton, Raikkonen, Grosjean, Massa, Ricciardo ve Alonso şeklinde gerçekleşti.
İlk turdan itibaren iki Red Bull, Hamilton ve arkasındakilerle arayı açmaya tur başına yarım saniye ile açmaya başladı. Mercedes’in İspanya ve öncesindekine benzer bir lastik problemi olduğu çok açıktı. DRS’ye rağmen düzlükte W04’ü geçemeyen Lotus ile Raikkonen, virajlarda Mercedes’ten çok daha hızlıydı. Dördüncü turda Massa, tuhaf bir sürücü hatasıyla ilk virajda spin attı ve otomobili zamanında birinci vitese geçiremediği için de motorunu stop ettirerek iyi başladığı yarışa veda etti.
Yarış şekilleniyor...
Mercedes, dolu depo ile yumuşak lastikleri neredeyse parçalayınca Hamilton, daha altıncı turda pitin yolunu tuttu. Onu bir tur sonra Vettel, iki tur sonra da Webber ve Raikkonen izledi. Böylece telsizden Raikkonen’den daha hızlı olduğunu söyleyen Grosjean’ın önü açılmış oldu. Webber’in pit-stopunda yaşanan talihsiz olayla, Avustralyalı’nın düzgün takılamayan sağ arka lastiği fırlayıp gitti ve FOM kameramanı Paul Allen’a çarparak, İngiiz medya mensubunun köprücük kemiğini kırıp iki kaburgasını çatlattı. Bu, aynı anda hem şanssız, hem de şanslı şekilde atlatılmış bir olaydı. Saatte 70-80 km hızla bir insana çarpan 11 kg ağırlığındaki bir lastik, rahatlıkla ölümcül bir sonuç doğurabilirdi. Bu olaydan sonra FIA ve FOM pit alanının güvenliği ile ilgili bazı ekstra önlemler alacaktı. Üç tekerlekle beraber pite geri itilen Webber ise, bir tur geriden yarışa döndü.
Öndeki Grosjean, ilk sıraya çıktıktan sonra temposunu tur başına 0.5 saniye artırdı. Bu sırada yarışa sert lastikle başlayan Alonso, beklenenden çok daha erken, 12. turda içeri geldi. Bu Ferrari’nin taktiğinin büyük bir fark yaratamayacağını gösterdi. Oysa ki aynı taktiği güden ve iki pit-stopla yarışı bitirmek isteyen Button 21. tura kadar pistte kalacaktı. Grosjean, Alonso’dan bir tur sonra pite geldi. Vettel’i geçememiş olsa da, fazladan attığı beş tur Hamilton’ı ve Raikkonen’i geride bırakmasını sağladı. Bu arada Hamilton-Raikkonen ikilisinin önünde henüz pite girmemiş olan Button ve Hulkenberg olunca, öndeki Vettel ve Grosjean arayı açmaya başladı. Raikkonen 18. turda yine lastikleri bitmiş olan Hamilton’ı geçene kadar liderden 13 saniye geriye düşmüştü. Bu noktada Vettel’den daha uzun süre pistte kalabilecek olan Grosjean yarışın favorisi gibiydi. 1996 Monako GP’den sonra ilk defa bir Fransız pilotu kazanırken izleme ihtimalimiz doğmuştu. Ama 22. turda her şey değişti.
Güvenlik aracı her şeyi değiştiriyor...
Son şikan öncesi motor problemiyle kalan Bianchi yapması gerektiği gibi otomobili boş viteste bırakıp indi. Ancak yokuş yukarı olan bölümden aşağı doğru geri geri kayan otomobil, başı boş şekilde piste girince güvenlik aracı kaçınılmaz oldu. Böylece erken pite giren ve lastik problemi yaşayan herkes iki tur önce pite girmiş olan Hamilton ve yarışı iki pitle bitirmeye niyetli Button ile Hulkenberg hariç diğer önemli isimler bedavadan bir pit-stop yaptı. Ama finişe daha 36 tur olduğu için, pek çok takım mecburen ve otomatikman üç pit-stop stratejisine döndü. Güvenlik aracıyla beraber Grosjean ve Vettel’in Raikkonen üzerinde yakaladığı 10 saniyelik fark eridi ve kendisine adeta bir piyango vuran Webber de, yediği tur geri aldı.
Yarış 29. turda yeniden başladı. Sıradaki 10 tur boyunca Vettel, Grosjean, Raikkonen ve Alonso aynı dört saniyelik fark içinde turlayarak geridekilerden koptu. Grosjean 39. Turda, dağınık bir turla Vettel’e 0.4 saniye verdi. Bu fark, bir tur sonra pite gelen Vettel’in liderle belki 10 metre farkla korumasına neden oldu.
Pite girmek mi, yoksa girmemek mi? İşte bütün mesele bu...
Son 20 tura girilirken Vettel’in 14 saniye önünde olan Raikkonen liderdi. Herkes Fin pilotun pite girmeden dayanıp dayanamayacağını merak ediyordu. Aradaki Alonso, yumuşak lastiği takmadığı için zaten pite girmek zorundaydı. Takımın aklında hala Çin 2012 vardı. Ayrıca Raikkonen, telsiz probleminden ötürü takımla tam anlamıyla haberleşemiyordu. Sonuçta, son 12 tura 13.8 saniye önde giren Raikkonen pite gelerek yumuşak lastikleri taktı. Tabii bu noktada, yarış bittikten ve sonucu gördükten sonra akıl vermek çok kolay. Ama Raikkonen pite girmeyip finişe kadar dayanmayı tercih etse, en kötü ihtimalle dördüncü olurdu. Lotus piti, daha güvenli olan tercihi seçerek bir yarış sonu saldırısı yapmayı düşündü.
Son turlarda Raikkonen, beklendiği kadar büyük bir hız yakalayamadı. Aynı anlarda Alonso, Lotus’tan daha hızlıydı mesela. Takımın talimatıyla son beş tura girilirken Grosjean, Kimi’ye yol verdi. Son beş turda Raikkonen, DRS’yi açacak kadar farkı kapatsa bile, Vettel’in galibiyetini engelleyemedi. Belki bir tur daha olsa, Lotus kazanabilirdi. Ama zafer Sebastian Vettel’e gitti ve İngiltere’de kapanan puan farkı Almanya’dan sonra neredeyse aynı seviyeye dönmüş oldu. Son pit-stopun ardından büyük bir hızla Grosjean’a yaklaşan Alonso da, son turlarda düşen performansı ile podyumun dışında kaldı. Son bölümde hafifleyen benzin yüküyle yeniden hayata dönen Hamilton, iki McLaren’i de geçerek beşinciliği alırken, Button 6., son turda Perez’i geçen Webber 7. Oldu. İki Alman Rosberg ve Hulkenberg de, 36 turu tek set lastikle gitmeye çalışan Di Resta’yı geçip günün son puanlarını aldı. Bir ara puan alacak gibi duran Williams ise, pit-stoptaki bijon tabancası problemlerinin sonucunda yine puansız kaldı.
Sonuçta taktik açıdan güzel bir savaşın yaşandığı ve son tura kadar heyecana sahne olan bir yarış izlemiş olduk. Üst üste ikinci yarışta, ikinci sıradaki pilot lideri damalı bayrağa kadar kovaladı. Kendi adıma çıkardığım yayınlardan memnunum. Önümüzde F1 açısından sakin geçecek haftalar var. Ağustos sonuna kadar olan yedi haftada sadece Macaristan GP’yi izleyeceğiz. Görüşmek üzere…
Serhan Acar