Lewis Hamilton, Sebastian Vettel veya Fernando Alonso’dan daha mı iyi? Sky F1 yazarlarından Mark Hughes, F1 kariyeri feci bir şekilde biten fakat tekrar başlamaya yakın olan Robert Kubica’nın henüz keşfedilmeyen yeteneği üzerine yazdı.
Monako ve Kanada GP’leri arasında küçük bir motor sporları mucizesi yaşandı ve Robert Kubica, Valencia’da Renault’nun (2012 sezonunda yarışan) eski Lotus E20’si ile müthiş bir test performansı ortaya koydu.
Geçirdiği ralli kazasından sonra sağ koluna aldığı kalıcı hasardan ötürü F1 kokpitinden 6 yıl kadar uzak kaldıktan sonra, takımın ifadelerine göre Kubica en son kaldığı yerden devam etti ve sanki hiç ara vermemiş gibi sürdü. Ralli kazasından 1 hafta önce F1 kış testlerinde Ocak 2011’de tam da bu pistte en hızlı turu atan isim olmuştu. 6 yıl sonra 155 tur atıp büyük bölümünde tur zamanlarını zorlayarak gitti ve bir önceki gün piste çıkan Renault’nun test pilotu Sergey Sirotkin’i geride bırakırken aracın zayıf yönlerini de tespit etti.
Kubica’nın eski seviyesine ulaştığını söylediği sosyal medyadaki videosunu görmüşsünüzdür. Bu da Formula 1’e geri dönmek istediğinin bir göstergesi. Peki Kubica bu amacı doğrultusunda başarılı olabilecek mi? Bilhassa testte gösterdiği performansı yarışlarda da gösterebilecek mi? Eğer olursa bu spor tarihinin en iyi geri dönüşlerinden biri olacaktır.
Kubica tam olarak ne kadar iyiydi?
Tartışmaya açık olarak, Lewis Hamilton, Fernando Alonso, Sebastian Vettel gibi isimlerin olduğu bir jenerasyonda o en iyisiydi.
Bu arada bu Fernando Alonso’nun görüşüydü.
Lewis Hamilton ise onu bütün karting ve yarış kariyerinde karşılaştığı en iyi pilot olarak yorumladı.
Red Bull genç pilotları Vettel’i geri isteyince BMW-Sauber takımı buna karşı çıkmadı çünkü diğer pilotları Kubica’nın daha hızlı olduğunu biliyorlardı. Robert 2006 sezonu ortalarında yarış koltuğuna terfi ettirilince Vettel, Kubica’nın cuma günkü test pilotluğu görevini devraldı çünkü Kubica’nın Cuma performansları Vettel’i yarış koltuğu dışına itecek kadar iyiydi ve bu da Jacques Villenuve’ün ayrılışını hızlandırdı.
Birçok sebepten ötürü 2006 sezonunun yarısında gösterdiği performans F1 kariyerindeki en etkileyici olandı. Takımın anlaşmalı olduğu yüksek yere basma gücü sağlayan Michelin lastikleriyle virajlarda müthiş bir momentum sağlayabiliyordu. Çakışan frenleme ve viraj giriş evrelerinde muhtemelen zamanının en iyisiydi. Montreal’de Cuma günü antrenmanlarında 2 saniye gibi korkunç bir farkla herkesten hızlıydı. Özellikle o gün 3 ve 4. virajları dönüşü hafızamdan silinmeyecek. Görsel olarak en hızlı pilottu benim gördüğüm.
Martin Brundle’ın 2008’de bir antrenman turları sonrası seansı izledikten sonra spiker odasına gelip “Kubica o virajda diğer herkesten %10 daha fazla zorluyor” dediğini hatırlıyorum ve ne demek istediğini çok iyi anlıyorum.
F1 Kariyerinin Hikayesi
2006’daki çaylak performansı testlerdeki performansı ile örtüşse de – ikinci yarışında podyuma çıktı – 2007’de zorlandı.
Michelin Formula 1’den çekildi ve herkes sert Bridgestone lastiklerine geçmişti. Bu onun doğal yeteneğini ortaya çıkarmasına yardım etmedi ve bununla beraber başta kendisine tecrübesiz bir yarış mühendisi verildi. Zor bir araçtan en iyiyi çıkarmakta zorlandı. Bunlar anın büyüsüyle gerçekleşen şeyler fakat sezon sonunda takım arkadaşı olan tecrübeli Nick Heidfeld’den daha az puan toplayabildi.
Fakat 2008’de, daha iyi bir araçla, 2006’daki Kubica tekrar ortaya çıktı. Hızlı Ferrari ve McLaren’a karşı Kanada galibiyetinden sonra şampiyona lideriydi ve 2008 sezonunun şampiyonu olabileceğine kendini ikna etmişti… Ta ki BMW sezon içi gelişimleri durdurup 2009 sezonuna odaklandığını açıklayana kadar.
2009’da ise takım yeni aero kurallarıyla beraber faka basmıştı ve sadece RedBull ile Brawn GP şampiyona için kapışıyordu. 2009 BMW-Sauber ise sezonun çoğunda Q1’i geçip Q2’ye kalmayı başarı olarak nitelendirebilecek bir yerdeydi. Aslında Avustralya’da bitime 2 tur kala ikincilikte giderken Vettel ile kaza yapana kadar yarış galibiyeti için çekişiyordu. Yine o yıl Brezilya’da mucizevi bir ikincilik gelmişti. Sezon sonunda BMW, Formula 1’den çekildi ve Kubica da 2010 sezonu için Renault ile anlaştı.
Kubica’nın duruma göre aracın seviyesinden daha üst düzey bir performans sergileme yeteneği tekrar belirdi. Renault R30, BMW’nin 2009 aracından kat kat iyi olsa da Red Bull, McLaren veya Ferrari’in yanına yaklaşacak düzeyde değildi. Maksimum yere basma gücünde yetersizlik vardı fakat aracın avantajı sürülebilirlik düzeyinin yüksek olmasıydı. Bu da Kubica’nın sihrinin işe yaramasına yardım etti. En iyi pilotların takvimdeki 3 pisti Monaco, Spa ve Suzuka’da sırasıyla 2’nci, 3’üncü ve 3’üncü sıradan start aldı.
Modern çağda böyle şeyler mümkün olmamalıydı.
Suzuka’da attığı sıralama turundan sonra şaşkınlık içindeydi. Diyecek bir şey bulamadı. Turun büyük bir çoğunluğunda kaza yapmaya yakın bir şekilde sürdü. Takımın yarış mühendisleri şefi Alan Permane: “Bir tura bu kadar fazlasını veren başka bir pilot görmedim. Bu kesinlikle oydu. Diğer pilotların anlayamayacağı derecede kendini işe adamıştı.
Ferrari ise göreceğini gördü ve 2013’te Kubica’nın Fernando Alonso’nun yanında yarışmak için sözleşme imzalayacağını onayladı.
Kubica F1’e Temelli Bir Geri Dönüş Yapabilir Mi?
O, arabalarla ve ekstrem bir sürüş ile yatıp kalkıyor. Aracın her bir performans ölçeklerini değerlendirişi ve kendi dahil her şeyi geliştirmeye çalışan sürüşü fevkalade. Sürüş stilinin bir zaafı varsa o da performansının belli bir şasi dengesine bağlı olarak değişmesi, tıpkı Sebastian Vettel gibi. Bazen süper hızlı olup performansının zirvesine çıkabiliyor fakat araç ya da lastiklerden istediğini alamaz ise o zirveden büyük bir düşüşe maruz kalıyor. Bu yüzden Alonso ve Hamilton’a göre farklı şartlara daha zor adapte oluyor. Daha farklı yeteneklerin birleşimi olsa belki de griddeki en baş edilmez pilot olacaktı.
Bir de Kubica 2004’te Macau Grand Prix’si için Hamilton’ın F3’teki takımı Manor’a katıldı. Genç yarışçıların iki büyük ismi takım arkadaşıydılar. O yarışta pole’ü Kubica alırken Hamilton takım arkadaşının 0.189 saniye gerisinde ikinci cep ile yetinmişti.
Valencia testleri de gösteriyor ki bu Kubica’yı son görüşümüz olmayabilir.
;;;