Bu sezona damgasını vuran iki şey var, bunlardan birincisi Ferrari ve Mercedes arasındaki, daha doğrusu Lewis Hamilton ve Sebastian Vettel arasındaki dünya şampiyonluğu savaşı. İkincisi ise lastiklerle ilgili, elbette çalışma aralıklarından bahsediyoruz. Bu yazıda Pirelli Motorsport’tan elde ettiğimiz verilerle lastik çalışma aralıklarını ve bunun Ferrari-Mercedes rekabetine etkisini araştırıyoruz.
Tanım vermek gerekirse, bir lastiğin çalışma aralığı, her hamurum en iyi performans gösterdiği sıcaklık aralığıdır. Bu sezon tüm takımlar, araçlarını lastikleri bu aralıklara getirmek için özel bir çaba harcıyorlar. Biz sadece, basına yansıyan Mercedes ve Ferrari rekabetini etkiledikleri zamanları biliyoruz.
Doğru çalışma aralığı, lastiklerin icadından bu yana geçerli olan ve performans elde etmek için hayati önemde olan etken. Lastikleri ideal çalışma aralığında çalıştırmak, ondan en iyisini elde etmek anlamına geliyor: azami performans, en iyi tutunma ve çok daha iyi denge, çok daha az aşınma ve bozulma.
Bir lastiği çalışma aralığının altında kullanırsanız, ondan yeterli performans alamazsınız. Çalışma aralığının üzerine çıkmanız daha da kötüdür, performans yine düşer ve bu kez lastik aşınması da kritik derecelere çıkar.
Bu yılın yeni nesil lastikleri önceki yıllara göre yüzde 25 dana genişler ve düzgün kullanıldıklarında ciddi performanslar verebiliyorlar, bu da bu lastikleri çalışma aralığına getirmenin her zamankinden daha önemli olduğu anlamına geliyor.
İşte bu yüzden Vettel ve Ferrari Monako’yu domine ederken, Hamilton sorun üzerine sorun yaşadı. O yarışta lastiklerden çok daha fazla şey konuşulmadı. Prensliğin sokakları düşük sürtünme değerlerine sahip asfaltıyla ünlüdür, düşük ortalama tur hızı da yeterli yere basma kuvvetlerinin elde edilmesine engel oluyor. Tüm bunlar bir araya geldiği zaman oldukça kaygan şartlar oluşuyor.
Pirelli Monako için, sadece Monako için Ultra Yumuşak lastikten bariz daha yumuşak hamurlu bir lastik getirmeliydi. Ancak Formula 1’in bu sezon kullanacağı beş farklı hamurdaki lastik sezon öncesinde çoktan belirlendiğinden dolayı, bunu yapmak mümkün olmadı.
Pirelli, aerodinamik olarak güçlü olması beklenen 2017 araçlarına uygun şekilde ve kendisinden bu yıl için istenen dayanıklı olacak lastikleri hazırlarken muhtemelen biraz fazla aşırıya kaçtı. Öyle ki, ilk ortaya atıldığında anlamı sorgulanan ve az aşınma olan pistlerde bile turun sonuna doğru bitmeye başlayan bu Ultra Yumuşak lastikler, bazı pistlerde neredeyse tüm yarışı götürebilecek hale geldi.
Tüm bunları dikkate aldığımızda, şimdi üzerinde düşünmemiz gereke bir şey ortaya çıkıyor: Ferrari, bir şekilde bu lastikleri rakiplerinden daha iyi kullanabiliyor. Daha doğru şekilde söylemek gerekirse: Ferrari bu lastikleri çalışma aralıklarına ‘daha sık’ getirebiliyor. Bu da 2017 sezonunun en önemli teknik konularından birini ortaya çıkarıyor; Ferrari ve Mercedes ilk sekiz yarışın sırasıyla 3 ve 4 tanesini kazandı ve bunu yaparken lastiklerle ilgili bu teknik mücadele savaşını yaptılar, yapmaya da devam edecekler.
Alman ekip üç baskın yılın ardından İtalyan’ların verimliliği ve esnekliğiyle adından söz ettiren yeni aracı ile karşılaştılar. Bu araç, her pistin çok fazla değişen ihtiyaçlarına rağmen her zaman lastiklerinden en iyisini elde edebiliyor ve bu sezon da sonuçlar almak için en hayati etmeni karşılıyor.
Ancak ‘çalışma aralığı’ veya en iyi kullanım aralığı tam olarak ne demektir? Temel olarak her şey sıcaklıkla ilgili. Lastiklerin daha fazla sıcaklıkla daha iyi tutunma verebildiği bilinen bir gerçek, bunun olması yüzeye olan yapışma kapasitesini yükseltiyor. Ancak bir noktaya kadar: lastikler belirli sıcaklıkların üzerine çıktıklarında lastik hamurunun yapısı bozulmaya başlıyor, bu da tutunma eksikliği ile birlikte başka sorunlara yol açıyor.
Aşağıdaki tabloda Pirelli Motorsport’tan edindiğimiz, beş farklı kuru zemin lastik hamurunun en iyi performans gösterdiği sıcaklık aralıklarını görüyorsunuz. Listede geçiş ve ıslak zemin lastikleri yok, çünkü onlar tamamen farklı bir yapı ve hamur temeline sahipler.
Genel olarak konuşmak gerekirse, bu hamurlar 30 derecelik bir çalışma aralığında performans verebiliyor. Ultra Yumuşak, Süper Yumuşak ve Orta hamurlu lastikler görece düşük sıcaklıklarda çalışabilirken, Yumuşak ve Sert lastikler ise iyi performans verebilmek için 110 derecenin çok üzerine çıkarılmaları gerekiyor.
Önemli olan bu lastikleri bu sıcaklık aralığına getirmek değil, onları orada tutabilmek. Yani o lastiklerin sürekli ısınıp soğumalarına engel olmalısınız.
Bir diğer mücadele ise hem ön, hem de arka lastikleri aynı anda ideal çalışma sıcaklığında tutabilmekte. 2017 sezonunda araç performansını etkileyen en önemli etmen de bu.
Altını çizmemiz gereken önemli bir nokta daha var, lastikler ve hamurların herkes için aynı olduğu. Lastikler, üzerindeki barkodları ile birlikte FIA tarafından takımlara dağıtılıyorlar ve her takım Pirelli’den aynı teknik bilgileri alıyor ve paylaşıyor.
Bu noktada farkı yaratan şey ise araç ayarları: bu önemli teknik kararlar aerodinami, şasi, ağırlık ve boyutlarla alınıyor, aynı zamanda süspansiyon karakteristiği ve geometrisi de bunda etkili.
Özetlemek gerekirse, her şey tek bir hedef için yapılıyor: bir aracın performansını ve sürülebilirliğini en iyi hale getirmek. Bu da lastikleri ideal çalışma aralığına getirmekle başlıyor. Bunu yapmak oldukça basit görünebilir, ancak motorsporları tarihinde binlerce yarış sadece bu etmen sayesinde kazanıldı veya kaybedildi.
Şanslıyız ki 2017 Formula 1 sezonunda baskın tek bir takım yok ve yukarıda bahsettiğimiz etmenler sayesinde farklı yarışlarda farklı durumlar ve sonuçlar görebiliyoruz. Bir takım diğer herkesten 1-1.5 saniye hızlı olsaydı, lastiklerini ideal sıcaklıklara ulaştıramasa bile bir şekilde önde kalmayı başarabilecekti. Şimdi ise Mercedes-Ferrari rekabeti, Hamilton-Vettel rekabeti bu ve bunun gibi küçüklü büyüklü etmenlerden etkilenecek, şampiyonluk savaşı da muhtemelen sezon sonuna kadar sürecek.
###