FIA'nin alıştığımız "düzeni bozma" hamlelerinden sonuncusu 2017 yılı için yapıldığından beri tüm F1 dünyası yenilenen kuralların Mercedes hegemonyasına son verip vermeyeceğini merak ediyordu.
Temel kabul son 3 sezonda hem motoru, hem şasisi, hem de lastik kullanımıyla rakipsiz Mercedes'in bu yeni sisteme de en düzgün şekilde adapte olacağı ve belki de farkı açacağı yönündeydi.
2017'de bahsettiğimiz kural değişikliklerinden belli başlı olanları hatırlarsak;
Lastiklerin boyutları 25% oranında büyüdü.
Ön kanat açıklığı ve aracın genişliği yaklaşık 10% artırıldı.
Arka kanat yüksekliği 20% oranında düşürüldü. Difüzör genişletilip (5%) ve yükseltildi (40%), bu sayede gücü artırıldı.
Sidepodların maximum genişliği 15% oranında artırıldı.
Lastiklerdeki büyümeyle orantılı olarak aracın minimum ağırlığı 728 kg ya çıkarıldı.
Motor konusunda müşteri takımları korumak için ücretlerde düzenleme yapıldı.
Motor gelişimindeki jeton sistemi kaldırıldı ve belli bazı malzeme sınırlamaları dahilinde sezon içi gelişim serbest bırakıldı.
Görüleceği gibi değişiklikler basit olmayan aerodinamik değişiklikler ve 2009 sezonuna benzer bir ortamda gelmişti. Bu yüzden her takım birisinin çıkıp ötekilerin düşünemediği bir şey keşfetmesinden ve ötekilerin çok önüne geçmesinden korkuyordu.
Araçlar Barcelona testinde sahneye çıktığında Mercedes'in difüzörü ve Ferrari'nin sidepod-bargeboard tasarımı hariç gözleri kamaştıran bir inovasyon yoktu. Testler bittiğinde ise herkes az ya da çok şoktaydı: Ferrari'nin performansı nedeniyle.
Bu yazı da sezona girerken temel form durumunu anlatmak üzere yazıldı. Mercedes gerçekten de egemenliğini kaybedebilir mi? Ferrari gerçekten şampiyon olabilir mi? Red Bull'da durum nedir? Gridin ortası ne halde? Pilotlar arasındaki güç dengesi nasıldır?
Öncelikle en çok aldığım soruyu cevaplayarak başlayayım. Ne oldu bu Ferrari'ye?
Ferrari için tüm göstergeler Allison'ı sezon ortasında kaybettikten sonra olumsuzdu. Sezonu Red Bull'un net şekilde gerisinde tamamlayan İtalyan takımın bitirdiği yerde ya da daha geride başlayacağı bekleniyordu. Fakat Ferrari aracının örtüsünü kaldırdığında radikal değişim dikkat çekmişti.
Takım yenilik sınırlarını zorlamıştı. Pist üstündeki araç davranışı da son derece olumluydu. Geçtiğimiz yılların yumuşak lastikteki iyi ama sert lastiklerdeki kötü aracı, yerini tüm lastik tiplerinde hızlı ve dengeli araca bırakmıştı. Araç hem tek tur simülasyonlarında hem de yarış simülasyonlarında çok hızlıydı. Gözle görülür şekilde de Ferrari EN DENGELİ ARACA SAHİPTİ.
Evet araçların dengesini karşılaştıran en güzel örnek 3. viraja giriş ve çıkış davranışları. Ferrari bu virajda en hızlı ve pilotların kendisini en rahat hissettiği araç oldu. Mercedes dahi bu virajda önden kayma yaşadı ve iki pilot da agresif şekilde alamadı bu virajı.
Bir diğer önemli konu olan lastik aşınması konusunda da Ferrari tüm lastik hamurlarında olumlu performans gösterdi. Tur zamanlarına bakacak olursak büyük ihtimalle Ferrari 80-90 kg yakıtla, Mercedes de o civarda ya da biraz daha fazla yakıtla simülasyon yaptı. Bu geleneksel olarak böyle olmuştur. Bu şekilde bile, Ferrari eşit ya da 0.2 sn hızlı duruyor. Mercedes'in tüm kartlarını açmadığını düşünürsek, Ferrari'nin de son virajdan itibaren hızını yavaşlattığını düşünürsek Ferrari'nin 0.1 sn yavaş ve 0.2 sn hızlı arası bir range tutturduğunu kabul edebiliriz. Özetle, Ferrari inanılmaz bir iş çıkarmış geçen yıldan bu zamana.
Değişen sadece aracın hızı değil, takım felsefesi de değişmiş. Her şeyini alenen yapan, iddialı demeçler veren ve sonunda çuvallayan takım yerini ketum bir felsefeye bıraktı. Takım lansmanı geciktirdi, aracı mümkün olduğunca gizledi ve sürekli favori Mercedes dedi. Ferrari akıl oyunlarına da hazır bir görüntü çizdi.
Pilotlar arasındaki duruma gelirsek aracın genel karakteristiği Kimi Raikkonen'i mutlu edecek şekilde. Ön kanadın güçlü olduğu ve güçlü çekişe sahip araçlarla Kimi her zaman öne çıkmıştır. Araç da böyle, Vettel'in de kalitesi tartışılmaz. Ferrari iki pilotuyla da Takımlar Şampiyonasına hazır diyebiliriz. Önlerindeki tek engel sezon içi gelişim yarışı, bu konuda Red Bull ve Mercedes ispatlanmış başarıya sahip. Ferrari bu başarılı temel üzerine ne kadar gelişim gösterecek göreceğiz.
Mercedes hala çok hızlı, muhtemelen de en hızlı ancak herkesin beklentisinin aksine en kusursuz araca sahip değil. Barcelona 3. virajında araç Ferrari kadar dengeli görünmedi, sert ve sürüşü daha zor görüntüsü vardı. Ayrıca yüksek hızda viraja girdiğinde sallanıyordu. Araç önden kaymaya eğilimli. Elbette bunlara çözümler bulunacaktır. Motor hala en iyi, muhtemelen de en yakın rakibinin 10 beygir önünde en az. Takımın bir diğer dezavantajı Bottas'ın araca uyum sorunu. Sezon başında bu konuda geçen sezonlardaki kadar rahat olmayacaklar. Sözün özü, Mercedes beklendiği gibi sezonu domine edemeyebilir.
Geçmiş sezonlarda aracının örtüsünü kaldırdığında herkese vay be dedirten Red Bull bu yıl basit bir anlayışı benimsediklerini açıkladı. Dahası, Horner "biz hiçbir zaman kış testleri şampiyonasını kazanma meraklısı olmadık" diyerek zaman ekranlarında geride olma sebeplerini açıkladılar. Ama, ilk görüntüler Red Bull'un da Ferrari kadar kusursuz bir araç çıkarmadığı yönünde. Yine 3. virajda Red Bull da süper dengeli değildi. Pilotlar araçta rahat görünmediler. Unutulmaması gereken konu Red Bull'un sezon içi gelişimde bir numara olduğu. Takımın mühendislik politikası bu konuda onları diğerlerinden ayırıyor. Yani ilk yarışa kadar bile sorunları çözmüş olabilirler. Ben şu an için Red Bull'u üçüncü görüyorum.
Bu yıl görünen o ki gridde 3 grup var. Mercedes, Ferrari ve Red Bull'un oluşturduğu ön grup. Williams, Toro Rosso, Force India, Haas, Renault'nun oluşturduğu orta grup ve Mclaren, Sauber'den oluşan arka grup.
Orta gruptaki takımlar performans olarak birbirine çok yakın görüntü çizdiler. Hızlı olmakla birlikte yol tutuş oranı öndeki takımlar kadar değildi. Ancak, ortalama tur zamanları, lastik davranışları birbirine yakındı. Bu grubu birbirinden pilot yetenekleri ve sezon içi gelişim hızları ayıracak.
Williams Paddy Lowe transferiyle Mercedes tecrübesini kullanmaya çalışacak. Aracı iki defa parçalayan Stroll takımın şimdilik en önemli handikapı. Hele de pilot yeteneğinin öne çıktığı bir sezonda. Stroll'u eskiden beri takip eden biri olarak pilotun geleceğin şampiyonu olduğuna inanıyorum. Avrupa F3'de çok ama çok hızlıydı.
Force India kariyer zirvesine çıktığı 2016 sezonundan sonra bu yıl da önde olmaya çalışacak. Aracı pembeye boyayan yeni anlaşmasıyla bütçe desteği de buldular. Takımın BWT, Telmex, NEC ve Johnnie Walker gibi önemli anlaşmaları var. Ayrıca çok yetenekli iyi pilotları var.
Toro Rosso bir yıl eski Ferrari motoru yerine Renault motorunu alarak çok önemli bir iş yaptı. Dahası James Key zaten çok önemli bir teknik patron olduğu için bu sene takımdan beklentiler fazla. James Key Red Bull'dan tamamen farklı bir konsept benimsedi. Sonuçlarını sezon içinde göreceğiz.
Renault iddialı başlayıp çöktüğü 2016 sezonundan sonra sezona en fazla gelişimi sağlayan takım olarak çıkıyor. Geçen yılın Barcelona tur zamanlarından sonra 4.2 sn ile gelişim rekoru Renault'da. Daha sonra 4.1 ile Ferrari geliyor. Orta grupta öne çıkmaya çalışacaklar.
Haas herkesi şaşırtan bir ilk yıl sonrası bu sene zorlu bir yıla hazırlık yaptılar. F1'de eskiden beri yeni takımlar için ikinci yıl en zorudur düşüncesi kabul görmüştür. Çünkü bir önceki yıl kafa rahat hazırlık yaparken ikinci yıla hazırlık yaparken hem mevcut sezon gelişimleri hem de yeni sezona hazırlık kolay değildir. Ancak testlerde çok iyi göründü araç. Kolay lokma değil kesinlikle.
Sıra geldi arka gruba. Tabii ki yine çok aldığım bir soru, Mclaren'in hali. Twitter'da bir kaç defa bu konuda yorum yapmıştım. Honda kelimenin tam anlamıyla rezalet bir iş çıkarmış. 2016'dan çok daha kötü bir görüntü var. Dayanıklılık çok kötü, Mclaren şasisi de düşünüldüğü kadar iyi değil. Alonso'nun toplam çıkardığı tur sayısı ilk testlere sakatlığı nedeniyle gelemeyen Wehrlein'dan daha kötü. Mclaren belki de tarihinin en kötü sezonunu açmak üzere. Motor değişikliği mümkün mü diye sorulmuştu. Yönetmeliğe göre mümkün ama pratikte imkansıza yakın. Honda'dan kopmak, yeni takımla fiyatta anlaşmak, aracı ona uygun yeniden tasarlamak, test etmek, geliştirmek vs vs çok zor şeyler.
Bu konuda beklenti içinde olmayın çok fazla. Ama takım 2017'yi çöpe atıp bu sezon içinde değişiklik yapmayı ve her yarışa test havasında çıkmayı, asıl farkı 2018'de göstermeyi düşünebilir. Her türlü Alonso'yu kaybetmek demek bu. Mclaren fanları için acılı bir yıl, Alonso'nun vereceği tepkilerde eğlenecek F1 dünyası için de ilginç bir yıl olacak. Mclaren'in ilk amacı yarış bitirmek ve sezonu Sauber'den önde tamamlamak olmalı.
Sauber de gerçekten kötü durumda görünüyor. Motorları 2016 motoru olacağı için öteki motorlar sürekli gelişirken onlar sabit duracaklar. Takımın tek amacı yarış bitirmek ve bu sayede puan kazanmak olmalı. Değişen kurallarla ilk yıl dayanıklılık sorunları olacaktır her yarışta, bunları değerlendirecekler.
Pilotların deyimiyle gördükleri en gelişmiş araçlarla yarışılacak 2017 sezonu yarın start alıyor.
Son yılların pilot yeteneğini en çok öne çıkartacak sezonda keyifli yarışlar izlemeyi umalım.
İyi olan kazansın!
tr.motorsport.com