Ross Brawn, Mercedes'in arka kanadına yapılan itirazların, seyircilerin kafasında soru işareti oluşturmasından ve yarış sonuçlarını mahkemelik etmesinden endişeli. İşte böyle bir ortamda Autosport yazarı Tony Dodgins, tarihte yaşanmış olayların ışığında yapılacak itirazların ne kadar kötü sonuçlar doğurabileceğini gözler önüne seriyor.
Avusturalya ve Malezya'da Ross Brawn'ın Mercedes'in "F-kanalına" yapılan itirazlar karşısında ortaya koyduğu tepki beni oldukça memnun etti. Anladığım kadarı ile Malezya sonrası da diğer takımlardan yükselen hoşnutsuzluk sesleri artmakta. Eğer Mercedes, Çin'de kapsamlı bir teftişten geçerse şaşırmam.
Yarış haftasonu ardından gelmesi muhtemel bir itiraza karşı "Hiç hoş olmaz," karşılığını veren Brawn, yapılacak itirazların usturuplu bir şekilde yapılmasını istiyor.
İngiliz teknik adam, eğer bir itiraz yapılacaksa bunun yarış haftasonu öncesi, yani Perşembe günü yapılmasını, böylece sıralama turları ve yarışta herkesin kendi işine bakabileceğini söylüyor. Yarış sonrası yapılan bir itirazın sonuçları etkileme riskinden dolayı seyircilerin hiç hoşnut kalmayacaklarından endişeli.
Ross'un bu konuda net bir tavır koyması gayet doğal karşılanabilir - malum Benetton ve Ferrari yıllarından sonra - ve daha ortada net bir itiraz dahi yokken bu kadar net ve sert karşılıklar vermesi tecrübeli ismin ne kadar 'uyanık' bir kart oyuncusu olduğunu gösteriyor.
Son yıllarda spordaki zenginliklerin artması ile işin içine oldukça fazla politika girdiği su götürmez bir gerçek. Fakat sakın "ah nerede o eski, saf yarışın olduğu günler" demeyin. Formula 1'de politika her zaman vardı ve olmaya da büyük ihtimalle devam edecek. Geçmişe bir bakacak olursak 1976'daki olaylar belki de F1 entrikalarında bir tepe noktasıydı.
Eminim şu anda yapımına devam ettiği 'Rush' adlı 76'daki James Hunt ve Niki Lauda rekabetini sahneleycecek olan filmin yapımcısı Ron Howard, Hunt'ın eşinin Richard Burton ile çıkmasına ve Lauda'nın Marlene Knaus ile yaptığı evliliğe yer verecektir. Fakat filmin senaristleri asıl önemli olan perde arkasında dönen dolaplara ve absürd olaylara da yer verecekler mi acaba?
Herşey Lauda'nın yaşadığı bir traktör kazası sonucu kırık kaburgasıyla acılar içinde geldiği İspanya'da başladı. Korseyle piste çıkan Lauda yine de iyi bir start almış ve Hunt onu bordürlerin üzerine iterek geçene kadar liderliğe devam etmişti. Yarış sonrası galip Hunt'ın McLaren'ının 215 cm yerine 216.6 cm olduğu tespit edilmişti.
Bu McLaren için utanç verici bir durumdu. Geçen sezonun sonundan itibaren aşırı geniş araçların önüne geçmek için genişliklere bir sınır konmuştu. Tüm araçlardan en genişi olan McLaren M23 baz alınarak bir maksimum genişlik değeri belirlenmişti. Kural 1975 Nurburgring'de yürürlüğe girdikten aylar sonra nasıl oldu da aynı McLaren o kadar genişti?
Teknik açıdan, değildi aslında. Lastikler farklıydı ve yarış sırasında aldığı darbelerle uzayan lastikler genişliği arttırmışlardı. McLaren patronu Teddy Mayer, Goodyear'ın da desteği ile yarış sırasında oluşabilecek bir genişlemeyi kontrol edemecekleri teziyle karara itiraz etmişlerdi.
İspanya'daki bir diğer sorun da Formula 1 Takımlar Birliği'nin sporun yönetiminin (o zamanlar adı CSI'ydi) etkisizliğinden şikayetçi olmasıydı. Birlik, İspanya'da kuralları yürütmesi için kuvvetli bir CSI talep etmişti...
Hunt'ın diskalifiye edilmesi ile Lauda 33 puana sahip olurken Hunt 6 puanda kalmıştı. Mayer verilen cezanın inanılmaz derecede sert, hatta yanlış park etmek yüzünden idam cezası almak gibi bir şey olduğunu söylemişti.
McLaren'ın İspanyol Otomobil Kulübüne yaptığı itiraz reddedilmiş olmasına rağmen, RAC-desteğiyle FIA'ya yapılan başvuru sonucu McLaren'ın cezası sürpriz bir şekilde 3000 dolarlık bir para cezasına çevrilmişti.
Tarihte ilk defa kazandığı bir yarışta diskalifiye edilen pilot olma şerefine nail olan Hunt, bir anda en kısa sürede (Fransa GP'sini kazandığı gün alınan karar ile) iki GP galibiyeti sahibi olan bir pilot ünvanına kavuşmuştu.
Böylece Lauda 52 puana gerilerken, Hunt 26 puana çıkmıştı ve bir sonraki yarış Brands Hatch'deydi. Burada Ferrari'nin 1975'deki takım menejeri olan Luca di Montezemolo piste gelmiş ve "Buraya Ferrari'nin haklarını yerel yetkilier karşısında savunmaya geldim" diyerek ortamı germişti.
Lauda yarışa polden başlarken Hunt ikinci ve Clay Regazzoni 3. cepteydi. Ferrari pilotu Regazzoni roket gibi bir start alıp 2.liğe fırladıktan sonra Lauda'ya temas ederek spin atmıştı. Arkadan gelen Hunt, Regga'ya çarpmamak için pist dışına çıkıp aracına ağır hasar vermişti. Yaşanan diğer temaslarla da birlikte pistte fazlasıyla parça ve araç kaldığı için kırmızı bayrak sallanmıştı. Yarış tekrar başlayacaktıysa yedek araçlarla yarışa dahil olmaya izin vardı, fakat yarış tekrar mı başlayacaktı yoksa kaldığı yerden devam mı edecekti?
Yarışın "kaldığı yerden devam edeceğine" karar verilmişti. Böylece kırmızı bayrak sallandığı sırada yarışa devam etmekte olan pilotlar yeniden start alabileceklerdi.
Hunt araçlar tekrar gride yerleşirken garajdan yedek aracı ile çıkınca hakemler buna izin vermemişlerdi. İngiliz seyirciler öfkeden kudurup pisti bira şişesi bombardımanına tutmuşlardı. Bu arada McLaren zekice tartışmayı uzatarak Hunt'ın asıl aracını tamir edecek vakte sahip olmayı başarmıştı.
Tekrar start alan yarışta lider giden Lauda vites kutusu sorunu ile yavaşlayınca Hunt galibiyete uzanıp taraftarları çoşturmuştu.
Yarış sonrası yedek araçları ile yeniden start aldıkları tespit edilen Regazzoni ve Jacques Laffite diskalifiye edilmişlerdi. Ferrari yarışın başında yaşanan kazadan kendi pilotu sorumlu olmasına rağmen Hunt'ın yeniden startına itiraz etmişti.
Ferrari'nin itirazı Hunt'ın yedek araçla piste çıkmasına değil, kırmızı bayraklar sallanmadan önce yarış dışında kalmış olmasınaydı. İtiraza Ken Tyrrell'in de dahil olması ile FIA konuyu inceleme altına almıştı. Fakat bir süre sonra Tyrrell, Hunt'ın kırmızı bayraklar sallandığı sırada pistte olduğunu kabul ederek itirazını geri çekmişti.
İki hafta sonra Lauda, Nurburgring'deki yarışta kendi kara mizahi değimi ile "Nurburgring barbeküsünü yapmıştı". Lauda'nın yanarak yaralandığı yarışı Hunt kazanınca Lauda 58 puanda kalırken, Hunt 44 puana çıkmıştı. Herkes Lauda'nın yaralanması ile şampiyonun Hunt olacağını düşünmeye başlamıştı, fakat...
Altı hafta sonra Lauda, Monza'daki yarışa kanlar içindeki yaralı suratı ile geri dönmüştü. Politik olaylar da zirvedeydi. Cumartesi antrenmanlarında McLaren'ın benzininde izin verilenden daha fazla oktan olduğu tespit edilmişti. Böylece McLaren'lar gridin en arkasından yarışa başlamaya mahkum edilmişlerdi. Yarışta Hunt puan alamazken, Lauda destansı bir 4.lük elde etmişti.
12 gün sonra inanılmaz bir şekilde FIA, Hunt'ın Brands Hatch galibiyetini elinden alma kararını vermişti. McLaren, Hunt'ın kırmızı bayraklar sonrası kendi kendine pite geldiğini iddia ederken, Ferrari aracın mekanikerler tarafından pite illegal bir şekilde getirildiğini savunmaktaydı.
İspanya'da Hunt'ın galibiyetini geri vermekle hata yapıldığını düşünen FIA, aldığı bu kararla durumu dengeliyordu kendince. Sporda iki yanlış bir doğru yapmadığı için, pist üzerinde gayet keyifli bir mücadele yaşanıyor olmasına rağmen, şampiyonluk savaşı çok saçma bir hal almıştı.
Bitime üç yarış kala, Lauda 17 puan farkla liderdi. Basına verdiği demeçlerde Hunt'ın diskalifiyesi hakkında "oldukça mutlu oldum" diyen Lauda, kapalı kapılar ardında Hunt'a çok üzgün olduğunu söylemişti.
Bu sırada Teddy Mayer yaşananlardan iğrendiğini ifade etmişti. Ona göre şampiyona lekelenmişti ve Ferrari bundan gayet memnundu. Mayer, Fuji sonrası da aynı görüşte miydi bilinmez tabi...
Takım patronları, pilotlar vs.. bir kenara, peki ya Ross Brawn'ın dikkat çektiği seyiciler? Lauda'yı tutanlar için pek bir sorun olmamıştır elbette! Ayrıca F1'in izlenme oranları da tarihinin en yüksek seviyesine çıkmıştı.
O zamanlar bir itirazda bulunmak oldukça ucuzdu. Masa üstünde 50 paund işi görüyordu. Bugün bu rakam binlerce Avro seviyesinde. Acaba Perşembe ya da Pazar akşamları Çin'de neler yaşanacak? Umarım Ross Brawn'ın rakipleri, geçmişte yaşanan bu gibi olayları dikkate alarak ve sağ duyulu davranarak bize yarış sonrası değişen sonuçlar sunmazlar!