Geçen sezon sıralama turlarından sonra gördüğümüz fotoğraflar artık yerini başka yüzlerin yer aldığı yeni fotoğraflara bırakıyor. EBD’nin yasaklanmasından sonra Red Bull’un avantajının artık sona erdiği, onun yerini McLaren’in aldığı Formula 1′de, her ne kadar Red Bull kadar üstün olmasa da Hamilton ve Button son iki yarıştır ilk sırayı kimseye kaptırmamayı başardılar. Avustralya’daki yarım saniyelik fark, çok daha normal bir yarış pisti olan Sepang’da 0,2 saniyeye düşmüş durumda. McLaren’e rakip olarak bu kez Lotus yerine Mercedes ortaya çıktı. Red Bull, sıralama avantajını tümden kaybetmiş olarak ancak 4. ve 6. sırayı alabildiler. 5. sırayı alan Raikkonen, vites kutusunu değiştirdiği için 5 sıra ceza aldığı için Vettel yarışa 5. sıradan başlayacak. Michael Schumacher, 2006 Japonya GP’sinden sonra ilk kez sıralama turu basın toplantısına katılarak, çok nostaljik anlar yaşattı taraftarlarına. Q3′e her iki pilotuyla kalmayı başaran 4 takımın yanı sıra Ferrari Alonso’yla, Sauber de Perez’le bu gruba eşlik etti.



Q1
Hava sıcaklığının 32ºC, pist sıcaklığının 45ºC ve nem oranının %51 olduğu sıralama turlarının başlangıcında yağmur riski ortada olmayınca takımlar normal sıralama turu prosedürlerini uygulamaya başladılar. Caterham, seansa başlamadan takım telsizi aracılığıyla Petrov’a, bu hafta sonunun orta ve sert hamuru arasında sadece 0,2 saniye olduğunu duyurduğunda, Q3′te bazı takımların, yarışta kullanılacağı çok net olan sert hamurla sıralanabileceği kuşkusu doğmuştu. Böylece hem çok fazla sıra kaybetmemiş olacaklar, hem de yarışa çok daha uzun dayanabilecek lastiklerle başlayabileceklerdi. Her ne kadar iki lastik arasındaki fark daha sonra 0,5 saniye olarak belgelense de, Vettel’i bu kumarı denerken gördük. Q1′de ise beklenildiği gibi, pol mücadelesi yapacak takımlar orta hamuru kullanmadan Q1′den çıkmaya baktılar. Orta grubun birbirine çok çok yakın olduğu bu seansta Ferrari, bir anlamda şu andaki durumlarını kanıtlarcasına orta hamuru kullanmak durumunda kaldı. Alonso, sert lastikle attığı turla bile Q2′e kalacak olmasına rağmen nedense o da orta hamuru kullandı ve gariptir derecesini geliştiremedi. Orta hamura geçmeseydi Q1′de elenecek olan Massa, bu sayede Q2′ye kalabildi. Alonso ile arasındaki 1 saniyelik fark da böylece ortadan kalkmış oldu. Webber, ilk denemesinde tam da Schumacher’in yarış mühendisinin Q1′in sınır zamanı olacağını söylediği 1:38.6′lık derece yapınca pite girip sanırım araçtaki yakıtı boşalttı ve herkesten 0,4 saniye daha hızlı bir tur attı. Bu ilk başta Red Bull’un o âna kadar hızını gizlediği izlenimini verse de pistin kauçuklanması ve Red Bull’un –bana kalırsa– ne olur ne olmaz diyip araçtaki yakıtı boşaltmalarının asıl sebep olduğu Q3′te anlaşıldı. Toro Rosso, bir önceki yarışa göre daha yavaş kaldı. Vergne, son hızlı turunda hata yapınca Q1′de elenecek olan “eski takım” kontenjanını doldurdu. Takım arkadaşının derecesine yaklaşabilseydi elenen Senna olacaktı. Caterham, yine yeni takımların lideri olurken Kovalainen, Vergne’den yalnızca 0,3 saniye yavaştı. Bu, Caterham’ın orta gruba yaklaştığı anlamına gelmiyor zira Toro Rosso’nun diğer sürücüsünün derecesine bakınca aralarındaki 1 saniyelik farkı görebiliyoruz. Yine de Avustralya’daki duruma göre Caterham biraz daha iyi göründü. HRT, %107 kuralını aşarak yarışa katılmaya hak kazandı. Bu, takım için iyi haber zira doğru dürüst test yapamadığı aracı nihayet yarış ortamında deneyebilecek. Takım içi mücadelesine bakarsak Kovalainen ile Petrov arasındaki fark sadece 0,25 saniye. Pic’le Glock arasındaki fark da aynen bu kadar ve açıkçası Pic için bu çok cesaretlendirici bir sonuç. HRT’de ise galip de La Rosa oldu. Karthikeyan’la arasındaki fark 0,65 saniye.

Q2
Yağmur ihtimalinin tamamen kalktığı bu seansa Ferrari’ler, Q1′in sonunda kullandıkları orta hamur lastiklerle başladılar. Massa, Q1′deki derecesini 0,6s geliştirse de sıralama turunun son seansına kalmayı başaramazken Alonso bir kez daha Ferrari’yi Q3′e taşıyacak performansı gösterdi. Perez’in, takım arkadaşından 0,7s daha hızlı bir dereceyle Q3′e kalması onun için çok büyük bir başarı. Kobayashi sıralama turlarından sonra yaptığı açıklamada herhangi bir sorun ya da hata olmadığını, sadece lastiklerden yeterli tutuşu alamadığını söyledi. Büyük takımlar tek tur atıp rahatça Q3′e kalırken, Williams da geçen haftaki hızını doğrulayacak bir performansla Q3′ü kılpayı kaçırdı. Maldonado eğer pist dışına çıkmasaydı belki de Q3′e kalabilecekti. Venezuella’lı pilotun, Senna’ya karşı üstünlüğünü buna rağmen koruduğunu ekleyelim. Aralarındaki fark 0,35 saniye. di Resta, Hülkenberg’i geçmesine rağmen aralarındaki 0,003 saniyelik fark bu iki pilotun birbirine ne kadar yakın olduklarını gözler önüne seriyor. Q1′deki derecelerine baktığınızda da iki pilot arasında sadece 0,022 saniye vardı. Sanırım gridin birbirine en yakın ikilisi Force India’da. Maldonado’nun pistten çıkmasıyla sallanan sarı bayraklar Mercedes pilotlarının hızlı turlarına denk gelince, her ikisi de seans sonunda orta hamura geçmek zorunda kaldı. Q3′e rahatça kalan Rosberg ve Schumacher, orta lastikleri korumak için bu sebeple Q3′te yalnızca bir tur atabildiler. Q2′de elenen 7 pilotun arasında sadece 0,5 saniye fark olduğuna ve ilk 17 pilotun da sadece 1,3 saniye içinde sıralandığına bakarsak, orta grubun birbirine ne kadar yakın olduğunu da görebiliriz. Böyle yakın bir gridde aradaki farkı yaratan şey de sürücülerin kalitesi oluyor. Dolayısıyla bu yıl sürücü farkının çok daha öne çıktığı bir sezon izleyeceğiz.

Q3
Q2′de üç takımın pilotları arasındaki yakın fark bize müthiş bir pol pozisyonu mücadelesi izleyeceğimizi müjdeliyordu sanki. Rosberg ile Schumacher arasında 0,021, Webber ile Vettel arasında 0,044 ve Button ile Hamilton arasında da sadece 0,078 saniye fark vardı. Mercedes’ler’in, Alonso’nun ve Perez’in sadece tek tur attıkları bu seanstaki pol pozisyonu mücadelesi son zamanlardaki pol mücadelelerine göre çok sıkı geçti. İlk turlar atıldıktan sonra McLaren’in ve özellikle Hamilton’ın pole çok yaklaştığı belli olurken Red Bull’lar şaşırtıcı şekilde Mclaren’in çok uzağında kaldılara. Özellikle Vettel, Hamilton’ın derecesinden tam 1 saniye yavaştı. Bunu gören takım, Vettel’i son turuna sert lastikle çıkararak 2010 Kanada GP’sinden bu yana görmediğimiz bir stratejiyi plana soktu. Normalde büyük takımlar Q3′te hep, o hafta sonunun tek turda daha hızlı olan opsiyon lastiklerini kullanırlar. Vettel’in bu hamlesi, sadece stratejik bir plandan kaynaklanmıyordu. Alman pilot, sıralama turları sonrasında orta lastikten istediği verimi alamadığını ve bu kararın son anda verildiğini söyledi. Böyle bir soruna bu şekilde çözüm arayan Vettel ve Red Bull’un esnek stratejisi ilk etapta işe yarayacak gibi duruyor. Yine de yarını beklememiz gerekecek. Webber, yine orta lastikle attığı ikinci turunda da McLaren’e yetişemedi ancak Hamilton’la arasındaki farkın sadece 0,25 saniye olduğunu hatırlatalım. Vettel, sert lastikle Webber’den sadece 0,17s daha yavaştı, bu da Vettel’in hâlâ Webber’e karşı ufak da olsa bir üstünlüğü olduğunu gösteriyor. Raikkonen, Webber’le tamamen aynı dereceye imza atmasına rağmen bu dereceyi Webber’den sonra yaptığı için onun arkasında 5. sırada yer aldı. Cezası nedeniyle de yarışa 10. sıradan başlayacak. Schumacher ve Rosberg de, sadece tek tur hakları olduğu için oldukça baskı altında bir Q3 geçirdi. Rosberg, bir kez daha ilk virajda lastiklerini kilitleyerek hata yaptı ve Schumacher’e geçildi. Art arda ikinci hafta sonunda Rosberg’den kritik anlarda kritik hatalar görüyoruz. Alman pilot acaba baskıyı kaldıramıyor mu? Rosberg, Q2 derecesini sadece 0,3 saniye geliştirebildi. Schumacher de Q2 derecesinden 0,7 saniye daha iyi bir tur atarak Button’ın sadece 0,023 saniye arkasında 3. sırada yer aldı. Hamilton, tıpkı geçen hafta gibi ikinci turu atmadan pite girdi zira ilk turunda attığı derece pol pozisyonu için haydi haydi yeterli oldu. Bu dereceyi kaydettiği turunda hata yaptığını da düşünürsek, Hamilton’ın daha hızlı olabileceğini hesaplayabiliriz. Zaten Button da basın toplantısında aralarındaki farkın 0,1 saniyeden daha fazla olduğunu itiraf eder bir şekilde konuştu. Çok seviyorum Button’ı. Hiç çekinmeden Hamilton’ın daha hızlı olduğunu, ona hatırlatılmasa bile ortaya koyabiliyor. Güçlü bir karakter, iyi bir pilot.

Yarışta ne olur?
Şu anda sert lastikle orta lastik arasındaki farkın sıralama turlarında 0,5-0,7 saniye olduğunu biliyoruz, ancak Avustralya’da da gördüğümüz gibi yarışta bu fark gittikçe düşüyor. O nedenle bu hafta sonunda da yarış lastiği olarak takımlarına asıl lastik olan sert hamuru kullanmalarını bekleyebiliriz. Şu anda takımların hiçbiri hangi lastiği kullanacaklarını bilmiyorlar, bu yüzden de her tür lastikten olabildiğince saklamak istediler. Vettel, ön gruptaki sürücülerden en farklı startejiyi uygulayacak pilot. Dolayısıyla onun atacağı turlar ve ilk stint, diğerlerinin de hangi stratejiyi kullanacaklarını belirleyecektir. Vettel, –eğer yağmur yağmazsa– yarınki yarışın en önemli menteşe noktası olacak. Yarışı nereye döndüreceğimize o karar verecek. Yağmur yağarsa elbette Vettel’in bu riski bir işe yaramayacak. Kuru bir yarış olduğunu kabul edersek kalkışta Schumacher’in McLaren’lerin önüne geçip geçmemesi bana kalırsa o kadar önemli değil zira DRS’in Malezya’da çok etkin olduğunu biliyoruz. Alman pilot, geçen yıl Monza’da yaptığı savunmayı burada yapamayabilir. Schumacher, her ne kadar araç ayarlarını yarışa göre yaptıklarını söylese de Mercedes’in lastik sorunu hâlâ bir soru işareti. Lotus, Raikkonen eğer sıralama turunda hata yapmasaydı pol pozisyonu için mücadele edecek bir araca sahip olduklarını iddia ediyor. Yarış performansları da Avustralya’da müthişti, dolayısıyla Lotus’u da ön sıralar için mücadele ederken görebiliriz. Red Bull da artık bu sezon yarış performansına yoğunlaşmak zorunda kalıyor, dolayısıyla yarın bizi müthiş bir yarış bekliyor. Ben yarış galibiyeti için Button’ı şanslı görüyorum. Schumacher’in podyuma çıkması da, hem taraftarları hem de ana sponsorunun Malezyalı şirket Petronas için mükemmel bir peri hikâyesi olur.

Ali Ünal