Türkiye’nin en büyük spor yatırımı olarak hayata geçirilen İstanbul Park, geçmişten günümüze birçok uluslararası motor sporları organizasyonuna ev sahipliği yaptı. Fatih Altaylı, tesisin eski kiracısı döneminde yıllarca süren ihmal ve kötüye kullanımın, bu eşsiz yapıyı adeta bir yıkım alanına çevirdiğini söyledi.

Gazeteci Fatih Altaylı, pistte yaşanan tahribatın boyutlarını ve Türk motor sporlarına verilen zararları gözler önüne seren çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Altaylı, İstanbul Park’ın karşı karşıya kaldığı bu talihsiz durumu anlatırken, yaşananların sadece maddi değil, aynı zamanda manevi bir yıkım olduğunu vurguladı.

Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Spor Yatırımı

2005 yılında hizmete giren İstanbul Park, motor sporları dünyasında Türkiye’nin vitrin projelerinden biri olarak öne çıkıyordu. 2,3 milyon metrekarelik alanı, 5,338 kilometrelik pisti ve 200 bin kişilik izleyici kapasitesi ile dünyanın en prestijli pistlerinden biri haline gelen tesis, Formula 1 gibi üst düzey organizasyonlar için tasarlanmıştı. FIA tarafından “Grade 1” lisansına sahip olan pist, bu özelliğiyle Formula 1 yarışlarına ev sahipliği yapabilecek az sayıda pistten biri oldu.

İstanbul Park’ın Türkiye’ye kazandırılmasında dönemin üç önemli siyasetçisinin büyük rol oynadığını belirten Altaylı, bu isimlerin Bülent Ecevit, Hüsamettin Özkan ve Recep Tayyip Erdoğan olduğunu ifade etti. 2003 yılında, tesisin yapımı için Vakıflar Genel Müdürlüğü, TOBB ve İstanbul Ticaret Odası (İTO) öncülüğünde bir şirket olan FİYAŞ ile anlaşma sağlandı. Ancak bu süreç, ilerleyen yıllarda büyük bir çöküşe tanık oldu.

Bir Vizyonun Yok Oluşu

İstanbul Park, başlangıçta büyük umutlarla inşa edilmişti. Ancak tesis, 2004 yılında Bernie Ecclestone’a devredildikten sonra anlaşma bitince bir oto kiralama şirketine kiralandı. Altaylı’ya göre bu durum, tesisin işlevini tamamen değiştirdi. Altaylı, eski yönetimin pisti “kişisel bir eğlence parkına” çevirdiğini belirterek, pistin sporculardan çok şirketin otomobil koleksiyonlarına hizmet ettiğini dile getirdi.

“Başlangıçta burayı motor sporları için heyecan verici bir yer haline getireceği düşünülüyordu. Ancak Intercity, koca pisti ve milyar dolarlık yatırımı kendi malıymış gibi kullandı” ifadelerini kullanan Altaylı, tesisin bu süreçte sadece ticari amaçlarla değerlendirildiğini ve sportif faaliyetlerin geri plana itildiğini ifade etti.

Tahribatın Kapsamı: Gözler Önüne Serilen Felaket

Altaylı İstanbul Park’a yaptığı son ziyaretin ardından, tesisin uğradığı tahribatın boyutlarını şu şekilde özetledi:

14 kilometrelik güvenlik tel örgüleri hurdacılara satıldı. Bu durum, pistteki güvenlik önlemlerini tamamen işlevsiz hale getirdi. Tel örgülerin eksikliği, insan ve hayvanların piste girişini engelleyen üçlü güvenlik katmanını yok etti.
Yarış bariyerleri ve beton bloklar çalındı. Pistin korunmasında hayati öneme sahip bu unsurların eksikliği, yarış güvenliğini büyük ölçüde tehlikeye soktu.
Lojistik destek binaları yerle bir edildi. (Altaylı, bu binaların pist devredilmeden önce kasıtlı olarak yıkıldığını, yarış günlerinde kullanılan önemli ekipmanların çalındığını belirtti.)
CCTV kameralarının elektrik bağlantıları söküldü ve trafolar çalındı. Bu durum, pistte güvenlik ve hakem gözetimi için kullanılan sistemleri devre dışı bıraktı.
VIP alanlardaki demirbaşlar zarar gördü. Padok Club olarak bilinen alandaki masa, sandalye ve halılar kasıtlı olarak yok edildi, bazıları ise araziye atıldı.
Sunucu odasının soğutma sistemi söküldü ve cihazların aşırı ısınmasıyla yok edilmesi planlandı. Ancak bu girişim, son anda fark edilerek önlendi.

TOSFED’in Direnişi ve Umutlar

Eski anlaşmanın bitmesinin ardından, Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED), yıllar sonra piste yeniden erişim sağladı. Federasyon, kısa sürede FIA onaylı yarışlar düzenlemek için yoğun çaba harcadı. Altaylı, TOSFED’in olağanüstü gayreti sayesinde pistin yeniden yarışlara hazır hale getirildiğini ifade etti:

“Birkaç ay içinde büyük eksikliklere rağmen pist, otomobil severlerin kullanımına açıldı. TOSFED’in bu süreçteki çabaları takdire şayan.”

Altaylı, 2026 yılında Formula 1’in İstanbul’a geri dönmesi için önlerindeki engellerin büyük ölçüde kaldırıldığını belirtti. Ancak tesisin geleceği için daha yapılacak çok iş olduğunun da altını çizdi.

Yargılanmayan Suçlar ve Bitmeyen Mücadele

Altaylı, İstanbul Park’a yapılan bu tahribatın sorumlularının hâlâ cezasız kalmasına tepkiliydi. Eski kiracının çeşitli siyasi ve medya destekçileri sayesinde zararlarının üzerinin örtülmeye çalışıldığını ifade eden Altaylı, bu durumun motor sporları camiası için büyük bir hayal kırıklığı olduğunu vurguladı:

“Tüm bu kötülükleri yapanlar, birkaç siyasetçi ve birkaç FETÖ artığı gazetecinin desteğiyle hâlâ bu muhteşem tesisin sporculara açılmasına engel olmaya çalışıyorlar.”

Sonuç olarak, İstanbul Park’ın geleceği, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda hukuki ve etik bir mücadeleye de bağlı. Ancak federasyonun ve spor kamuoyunun desteğiyle bu eşsiz tesisin eski ihtişamına kavuşması için umutlar canlı kalmaya devam ediyor.

Spor dünyasının gözü şimdi İstanbul Park’ın yeniden doğuşunda. Bakalım Türkiye GP, 2026’da Formula 1 takvimine dönebilecek mi?

Fatih Altaylı’nın yazısının tamamını okumak için tıklayın.

trf1.net