Aston Martin pist operasyonları direktörü Mike Krack, bu sezonki Formula 1 aracı AMR25’in her açıdan selefinden daha iyi olduğunu söylüyor.
Aston Martin, 2025 sezonunda giderek kötüleşen bir tabloyla karşı karşıya. Bu gidişatın sonunda, 2009’da Brawn GP’nin yaptığı gibi bir başarı gelirse yaşanan bu zorluklar değer kazanabilir. Ancak F1 tarihinde bu tür geri dönüşler çok nadir görülmüştür.
2009’da Brawn GP Honda’nın fabrika takımıydı. Ross Brawn, 2008 sezonunun ortasında, puan mücadelesinden çok uzak oldukları için sezonu feda edip, gelecek yılın devrim niteliğindeki teknik kurallarına odaklanmayı seçmişti.
Brawn’ın 2008’i çöpe atarak, 2009’a odaklanması Honda yönetiminde huzursuzluk yaratmış, sonuçta Honda spordan çekilmişti. Bu da Brawn GP’nin doğmasına neden olmuştu. Takım 2009’da hem pilotlar hem de takımlar şampiyonu olmuş ve ardından Mercedes’e dönüşmüştü.
Aston Martin’in bu kadar radikal bir yol izlediği söylenemez. Zira FIA, 2026 aracı için rüzgar tüneli ve simülasyon araçlarının kullanımını ancak 1 Ocak 2025 itibarıyla serbest bırakmış durumda.
Aston Martin’in sezonu gridin en sonunda bitirme riskiyle karşı karşıya kalıp kalmayacağı henüz belli değil. Ancak AMR25, önümüzdeki iki ay içinde gelişme göstermezse, takım son sırayı bile görebilir.
Krack ise ısrarla, aracın mutlak zamanlara göre bir önceki yıla kıyasla daha hızlı olduğunu vurguluyor: “Tüm gridin daha hızlı hale geldiğini gördüğünüzde, bizim aracımız aslında önceki yıllara göre çok daha hızlı."
Krack, esas sorunun rakip takımların daha büyük adımlar atması olduğunu belirtiyor: “Bazı takımlar daha iyi, bazıları daha kötü ama hepsi daha hızlı. Genel olarak, aracımız sürmesi daha kolay hale geldi ama şimdi bunu rekabet açısından daha hızlı hale getirmeliyiz.”
Krack’ın savunduğu bu mutlak gelişmeler doğru olabilir; ancak F1’de puanlar tur zamanına değil, bitirilen sıraya veriliyor. Bu açıdan bakıldığında, Aston Martin’in 2025’teki durumu 2024’e göre daha az rekabetçi bir tablo çiziyor.
Mike Krack, 2025 Formula 1 sezonunda gridin iki ana gruba ayrıldığını savunuyor. Ona göre ilk grubu galibiyet ve podyum mücadelesi veren takımlar – McLaren, Mercedes, Red Bull ve Ferrari – oluştururken, ikinci grupta geri kalan tüm takımlar yer alıyor.
Ancak mevcut verilere bakıldığında, gridin aslında üç farklı performans grubuna ayrıldığı görülüyor:
Lider Grup: McLaren, Mercedes, Red Bull ve Ferrari; pole pozisyonu temposuna ortalama 0.4 saniye farkla oldukça yakınlar.
Orta Grup: Williams, Racing Bulls ve Alpine; bu takımlar yarıştan yarışa değişse de, pole turuna 1 saniyeden az farkla rekabet içinde kalabiliyor.
Alt Grup: Aston Martin, Haas ve Sauber; bu ekipler, en hızlı tur derecelerine 1.2 saniyenin üzerinde farkla geriden geliyor.
Özellikle Haas’ın yeri bu tablo içinde net değil. Takım, Avustralya’daki ciddi performans düşüklüğüne rağmen, bazı yarışlarda orta grup temposuna yaklaşmayı başardı. Ancak genel istikrarsızlık, Haas’ı alt grupta değerlendirme zorunluluğu doğuruyor.
tr.motorsport.com