Animasyon şirketi Pixar'ın çizgi filmi "Arabalar"daki kırmızı Şimşek McQueen'in yoldan geçerken size göz kırpmayacağı kesin.
Ancak bu tarz filmleri izleyen ve top oynamadan önce iPad'i keşfeden çocuklar, araba kullanacak yaşa geldiklerinde araçlarının kullandıkları diğer teknolojiler kadar akıllı olmasını isteyecek.
Araştırma şirketi Gartner'ın verilerine göre 18-24 yaş aralığındaki kişiler, internet bağlantısını otomobil sahipliğine tercih ediyor.
Bu durumun farkına varan şirketler ise "akıllı araba" konseptini hayata geçirmek için uğraşıyor.
Akıllı ve bağlı
Şirketler, son yıllarda telekomünikasyon ve enformatiki (bilişim) bir araya getiren "telematik" alanındaki araştırmalara yüksek yatırımlar yapıyor.
Telematik alanı farklı cihazları internete bağlamaya çalışıyor.
Bir "araba zekası" örneği Amerikan otomobil üreticisi Ford'un "Sync" isimli sesle kumanda edilen teknolojisi.
Araç, bluetooth ve kablosuz internet gibi sistemlerle otomobili tekerlekli bir akıllı telefon haline getiriyor.
Ford'un Silikon Vadisi'ndeki ofisinden Venkatesh Prasad, "Araba kullanırken telefonla konuşmak istemiyorsanız sesli kumanda özelliği ile sisteme bağlanabilir ve yol tarifi alabilirsiniz.
Ayrıca, çocuğunuz yoldayken çizgifilm izlemek istediğinde internet üzerinden filmlere de erişebilirsiniz" diyor.
Diğer akıllı araba örnekleri arasında radyo frekans tanımı teknolojisi (RFID) aracılığıyla sürücülerin kişisel tercihlerini hatırlayan araçlar bulunuyor.
Trafik lambalarına gerek yok
Ancak akıllı arabaların tek amacı dijital konforu artırmak değil.
Freescale Seminconductors'ın hazırladığı videoda, şöförün görmediği yaya araba tarafından "algılanıyor" ve fren sistemi çalıştırılıp ölümcül bir kaza atlatılıyor.
Şirket, henüz mevcut olmayan bu teknolojinin ileride geliştirileceğinden emin.
Firmanın pazarlama müdürü Steve Wainwright "Birbiriyle iletişime geçebilen otomobilleriniz olursa, normalde görülemeyecek araçları fark edebilir ve oluşabilecek sorunları önleyebilirsiniz" diyor.
Living PlanIT ve McLaren ELectronic Systems şirketleri, şehirlerin bir bilgisayar gibi işlediği Urban OS platformunu geliştirdi.
Urban OS kapsamında arabalar sadece birbiriyle değil, şehrin tüm altyapısıyla iletişim içinde.
Living PlanIT ekibininden Steve Lewis, "Bu platformun trafik lambalarını ortadan kaldırabileceğini düşünüyoruz. Sinyallerin dışardan ziyade içeride olmasıyla, sürücüler bireysel araçları içinden yönlendirilebilir" diyor.
Kendi kendini kullanan arabalar
Otomobil üreticileri ve teknoloji firmaları geçtiğimiz senelerde şöförsüz arabalar üzerinde deneyler yapmakta.
2010 yılında elektrikli şöförsüz araçların İtalya'dan Çin'e gönderildiği VisLab Intercontinental Autonomous Challenge, bu deneylerin en çok bilineni.
Mayıs ayında çıkarılan Amerika'nın ilk şöförsüz aracı, Google teknolojisiyle çalışan bir Toyota Prius.
Mühendislik danışmanı Tim Edwards, şöförsüz bir aracının internete ihtiyacı olmayacağını, ancak bağlantının emniyet ve verimliliği artıracağını söylüyor.
Kim bilir, belki de bir kaç seneye işe kendi Şimşek McQueen'imizle gidebiliriz?