Formula 1'de Kanada Grand Prix'sine Mehmet Ali Selışık farklı bir pencereden baktı.
Yağmurlu, kırmızı bayraklı, sürprizli ve ilgi çekici bir sıralama turu geride kaldı Kanada’da. Öyle değil mi? Benim için değil. Sıralama turları boyunca aklım futboldaydı. Normalde Türk futbolundan kaçıp sığındığım Formula 1’den ilgimi çalan, yine Türk futbolu bugün. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarlarının kol kola Taksim’e gittiği saatlerde Formula 1 izlemek lazımdı ama. Yarış öncesi yazı için genellikle sıralama turları öncesi tercih edilir, ama o kadar alakam olmamış ki son bir haftalık süre içinde… Ne olup bittiğinden hiç haberdar değildim, işin özü, merak da etmedim. Penguenler özgürlükleri için mücadele verirken oturup “Formula 1’de ne olur?” diye düşünmüyor insan. Bahreyn’deki haftasonları gibi, manasız ve amacını yitirmiş bir spor görünümü verdi Formula 1 bana. Dışarıda başka mücadeleler verilirken, koltuğu tehlikede olan bir başka adam Grosjean’ın Q3’e girme mücadelesine ancak dudak bükebildim. Olur da Gezi Parkı’nın ihtiyaç listesine Kanada GP’si öncesi yazı eklenir diye, ilgilenmeye çalıştım.
Madem direnişle açtık yazıyı, direnişten devam edelim. Williams’ın genç Fin pilotu Valtteri Bottas, sezon başından beri beklediğimiz çıkışı yapmak üzere üçüncü cebi alıverdi. Yarınki hava şartları ne getirir bilemiyorum, Meteo France’ın web sitesine girecek kadar bile merakım yok. Yine de Bottas’ın podyumda yer alması güzel bir hikaye olurdu, ne kadar direnebileceğine bağlı tabii.
Koltuk sallantısına taşıyalım konuyu, bir başka gündem meselesine. Hatalarında ısrar eden, etrafını pek de dinlemeyen Romain Grosjean yine felaket bir sıralama turu ile 19.sırayı aldı. Monaco’dan kalan on sıra grid cezası onu son sıraya taşıyor. Takım muhtemelen Parc Ferme kurallarını bozup istedikleri ayarla pit yolundan başlatacaklar Fransız pilotu. Grosjean için tehlike çanları çalıyor, diğer örneğin aksine “Yerine kim gelecek?” sorusunun da pek çok cevabı var.
100. yarışına çıkan Force India’lardan Di Resta, McLaren’lar, kırmızı bayrak çıkartan kaza ile sıralamalara veda eden Massa cumartesi gününün hayal kırıklıklarıydı. Mercedes formda görünüyor, Red Bull’lar favori, yine de Ferrari’nin Alonso’ya güveni tam. İki aracını da son seansa taşıyan Toro Rosso takdiri hak ediyor. Kanada’da yarışa dair tahmin yapmak pek akıl karı değil, yine de Bernd Maylander sayesinde bir Mercedes’in kesinlikle lider gideceğini söyleyebiliriz.
Seyircilerden ve motorsporseverlerden bir ufak ricam var. Yarın aklınızdaki tek şey Formula 1 olmasın, mümkünse izlemeyin hatta Kanada GP’sini. Gezi Parkı’na gidin. İstanbul’da değilseniz sokağa çıkın ve pozitif, yapıcı, akıllı insanlarla dolu direnişin bir parçası olun. Hayranlık duyduğunuz takımlar el birliğiyle Gezi Parkı’nı koruyan üç büyükler olsun; Bahreyn’de tıpkı Türk medyası gibi susan Formula 1 takımları değil.
Formula 1, futbolun aksine sadece Formula 1 maalesef. Futbolu övüp F1’i yereceğim hayatta aklıma gelmezdi, ortadaki mücadele işte bu kadar büyük ve büyüleyici.
Eurosport - Mehmet Ali Selışık