Hepimizin bildiği üzere 7 sene yarışlara ev sahiplği yaptıktan sonra, gelişi çok önceden aşiyane şekilde gözüken, Formula 1'in ülkemizden gitmesini beraberce okuduk ve seyrettik.
İstanbul Park - Tribünler Doluyken
Acaba bu 7 yıllık süreç sonunda milyon dolarlar ödemeyi kabul etmeyen hükümetimiz mi haksızdı yoksa 7 yıl içerisinde ilk sene hariç tribünlerin 3'te 2'sini bile dolduramayan bizler mi yoksa yine bu yatırımı yapan ve Formula 1'i ülkemizle tanıştırarak olası ilgisizliği sezemeyen aynı hükümet mi hatalıydı.
Formula 1 motor sporlarının zirvesi. Gelişim, rekabet, politika, güç ve paranın otomobillerde şekil bulmuş hali. Hız ve kazanma tutkusunun damarlarda aynı anda aktığı yer. Yanık kokusunun, kulak acıtıcı gürültünün, yağ ve kirin en çekici olduğu 4 gün.
Bu duyguları, bu güzellikleri geçmiş 7 sene içerisinde yerine gidip yerinde izleyenler en iyi şekilde tattılar. Fakat nüfusumuzun neredeyse 10 Avrupa ülkesine bedel olmasına rağmen bir kez bile bu heyecan tribünlerin tamamı dolu bir şekilde yaşanamadı. Zaten ülkemizde şuan yeniden Formula 1 yarışları koşulmuyorsa nedeni de budur.
Tribünler dolmayınca, padok arkasında alışverişler ticari döngüler gerçekleşmeyince, sıcak döviz ülkemize girmeyince, organizatörlüğünü neredeyse devletin yaptığı bu işletme tamamiyle zarar etti. Hal böyleyken devlet homurdanmaya başladı ve başlamasıda çok normal olarak karşılanmalı. Devlet kendi nezninde bilir kişi olarak gördüğü insanları bir rapor hazırlamaları doğrultusunda görevlendirerek neden ülkemiz insanları yarışları izlemeye gelmiyor sorusunun cevabını aramaya çalıştılar. Bilir kişi olarak görülen bu şişirme insanlar, sorunun önce para kaynaklı olduğunu söylediler. Onlara göre motor sporları pahalı bir aktivite ve ülkemizin insanı bunu kaldıramıyor, bilet fiyatlarını düşürün dediler. Oysa ki hiç yorum katmadan saf gerçek bize bunun böyle olmadığını gösterdi. Denildiği gibi ülkemizin insanının olanakları haylice tribünde bulunmaya yetiyordu. Kaldı ki bu raporun hazırlandığı dönemde Bay E; Avrupa'da en ucuz bilet fiyatlarının Türkiye'de olduğunu açıkladı. Hatta yakın tarihte İstanbul'da oynanan Galatasaray - Manchester Utd maçının bilet fiyatları karaborsada 1000 tl ye kadar yükseldi ve alıcısını buldu. 2010 yılında avrupada ortalama bilet fiyatı 450-500 € iken türkiye de 400 tl'ye bilet satıldı. 400 tl olan biletler erken satış yöntemiyle 300 tl'ye kadar indi. Ama yine de tribünler dolmadı.
Maalesef paramız yetmiyor gibi tezler çürük çıkıyor. Maalesef diyorum çünkü keşke neden para olsaydı.
Bu söylemin altını dolduramayan bilir kişiler boş durmadılar. Seyircinin yarışları izlemeye pistin şehir merkezine uzak olduğu için gelmediklerini söyledir. Yine saf gerçeklerle konuşmak ve hemen bilgileri paylaşmak istiyorum.
Sepang-Malezya
Merkez Kuala Lumpur'un 60 km Güneyinde
Silverstone-İngiltere
Çevresindeki tüm yerleşkelere 10-12 km uzaklıkta
Hockenheim-Almanya
Görüldüğü üzere ormanın göbeğinde
Spa-Belçika
Etrafında köyden başka bir şey yok
A1-ring-Avusturya
Bir kasabanın eşğinde
Nürburgring-Almanya
Merkezden oldukça uzak
Imola-İtalya
İmola şehri oldukça küçük bir yer. Merkez sayılabilecek Bolognaya 50 km uzaklıktadır.
Görüldüğü gibi İstanbul Park gibi bir çok pist de şehir merkezlerinden uzak olmalarına rağmen tribünlerinin tamamına yakınını doldurabiliyorlar. Ve istanbul Park gibi diğer pistlerde ulaşım, koordinasyon gibi sorunlarla uğraşıyorlar.
Gelelim artık sadede. Bu bilgileri İstanbul Park'ın değil Formula 1'in ilgi görmediğini belirtmek için verdim. Yani ülke olarak sorunumuz ne para ne de pist. Tamamen Formula 1 e olan ilgiyle alakalı.
Yarışmak her insanın içinde bir tutku. Ama bizim insanımız Futbolda yarışmak istiyor. Futboldaki yarışı seviyor. Çünkü futbola ulaşmak yeterince kolay. Futbol basit. Bir top alarak ister iki kişi ister yirmi iki kişi bir araya gelip oynayabiliyoruz. Futbolun içinde bulunabiliyor futbolu takip edip yorumlayıp eleştirebiliyoruz. Ama bırakın Formula 1 i, motor sporlarına en çok ilgi gösteren genç kısım bile karting ihtiyacını gideremiyor, küçükte olsa yarış pistlerine ulaşamıyor, yüksek meblağlarda birikimi olmadan otomobile bile binemiyor.
Formula 1'i futbol gibi gündelik hayatımıza, her alanda olduğu gibi alt yapıya yatırım yapılmadan sokamayız.
Yerel küçük pistler açılmadan,küçük organizasyonların sayısı arttırılmadan, yarış kazanmadan(gol atmadan) Formula 1 yerinde takip edilmez.Bu yatırımları yapıcak olan da devlet değil.
Şu aralar Formula 1'in tekrar Türkiye'ye dönmesi gündemde. Ve devlet ben akıllandım ve bu işten elimi çekiyorum demekte çok ama çok haklı. Nasıl ki Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin yaptıkları transferlerde çokça para harcadıklarını ve yabancıya parayı kaptırdığımızı, kulübün bu transferlerden dolayı zarar ettiğini düşünüyorsak, aynı durum devletin bu konuda takındığı tavırda da geçerli. Devletin bile bile zarar uğruna milyon dolarlar saçmaması eleştirilecek bir durum değil aksine alkışlanacak bir durum. Bakan Suatın belirtmiş olduğu gibi bu iş artık devletten çıkmıştır. Yap işlet evreleri bitmiş artık pist devredilmiştir. Devlet 7 senelik parasını çatır çatır ödedikten sonra pistin diğer işleriyle ilgilenememiş ve reklamını iyi yapamamıştır.Yapması da beklenmemelidir. Çünkü diğer örneklerde olduğu gibi devlet bu işin ehli değildir.
Reklam ve organizasyon özel sektörün kabiliyetli olduğu alanlar oldukları için şuan bakanlığın kendi paranızı kendiniz kotarın demesi organizatör firmayı reklam yapmaya ve seyirciyi teşvik etmeye zorlayacaktır.
Batan kapalı ekonomideki gibi devlet olmayacak işi beceremeyen özel firma olacaktır. Özel firma bu riski göze alıyorsa o tribünleri doldurmak için büyük bir gayret sarfedecek, lojistik, yol, çevre planlaması, Formula 1 haricindeki aktiviteler, pistin sivil sürücülere açık olması gibi alanlara yönelticektir. Yukarıda saydığım bu alt yapı çalışmalarını da özel sektör gerçekleştirecektir.
İstanbul Park Dönerse özel firma organizatörlüğünde bir ivme yakalayacaktır.Giriş cümlemde belirttiğim üzere devlet parayı ödemeyerek zarardan kurtulmuş ve özel sektöre yön vermiştir.Bu konuda hatalı değildir. 7 sene içerisinde tribünleri dolduramayan bizler ise devletin bu kararı vermesindeki en büyük faktör olarak,tribünlere gitmeyerek hatalı da olsak, istemeyerek özel sektörü bu yöne çektik ve faydalı oldu.
Devletin Formula 1'i ülkemizle tanıştırarak iyi mi ettiğini kötü mü ettiğini ise önümüzdeki süreçte göreceğiz.
Son sözüm; eğer geri dönersek HAYDİ PİSTLERE!
Yusuf Perçin