Seri son dönemde Hypercar konseptiyle yükselişe geçti, peki tam olarak nedir bu konseptin avantajları?
Le Mans Hypercar sınıfı, daha önce yarışan Le Mans Prototip 1 (LMP1) sınıfının yerini alan yeni konsept olarak tanımlanabilir.
Ancak asıl soru, neden Hypercar’a ihtiyaç duyulduğu, neden LMP1’in çöpe atıldığı, neden LMP1’in son birkaç senesinde sadece tek üreticinin kaldığı sorusu.
Cevap basit: maliyetler.
LMP1 yönetmelikleri kapsamında üreticiler çok pahalı, tamamen prototip yarış arabaları üretmek zorundaydı. Bu konsept, otomobillerin çok hızlı, çok ileri teknolojiye sahip ve çok karmaşık olmasını mümkün kılsa da finansal sebeplerden ötürü üreticilere çekici gelmemeye başlamıştı.
Bunun üzerine FIA ve ACO, daha fazla üreticiyi WEC’e çekmek ve sporu daha rekabetçi hale getirmek için yeni bir sınıf formülü ortaya attı: Le Mans Hypercar.
Hypercar ile LMP1 arasındaki farklar neler?
Hypercar ile LMP1 arasındaki en büyük fark Hypercar’ın üretim bazlı oluşu. Bu kural ile beraber, üreticiler yarıştırdıkları otomobilin aynı zamanda yol versiyonlarını da üretmek zorunda. Bunu sağlamak için üreticiler motor bloğu ve yakıt sistemi gibi parçaları yol araçlarında kullandıkları kaynaklardan temin ediyor. Örneğin Ferrari’nin 499P Hypercar’ı, İtalyan üreticinin 2021 yılında tanıttığı 296 GTB’nin 3.0 litrelik V6 turbo hibrit motoruna sahip.
Yeni konseptin en büyük avantajlarından biri IMSA ve WEC’de aynı araçla rekabet edebilmesine olanak sağlaması. Geçmişte IMSA, Daytona Prototype International (DPi) sınıfını içeriyordu. Bu sınıf yapı olarak WEC’deki LMP1’e benzerdi. Bu durum LMP1 araçlarının WEC’de IMSA ve DPi araçlarıyla rekabet etmesini engel oluyordu. Bu nedenle her iki seride de yarışmak isteyen bir üreticinin aynı anda iki farklı programı yürütmesi gerekiyordu. Hypercar sınıfıyla birlikte bu zorunluluk ortadan kalktı. Hypercar sınıfında yer alan Le Mans Daytona Hybrid (LMDh) yönetmeliği, her iki şampiyonada da yarışmak isteyen üreticilerin işini inanılmaz derecede kolaylaştırdı. Le Mans Daytona Hybrid (LMDh) ve Le Mans Hypercar (LMH) aynı sınıfı temsil etse de iki regülasyon oldukça farklı teknik özelliklere sahip.
LMH nedir, LMDh nedir?
LMH araçlarının doğrudan Le Mans 24 Saat’te yarışması gerekirken, LMDh araçlarının Le Mans’ta yarışıp yarışmayacağı üreticinin isteğine bağlı. İki regülasyon arasındaki en kritik fark ise bütçe limiti. LMH regülasyonunda bütçe limiti 100 milyon dolar civarında iken LMDh regülasyonunda bu limit 20 milyon dolar civarında.
Bu durum üreticilerin LMP1 dönemindeki kadar para harcamasını engellerken, bütçesi daha kısıtlı olan üreticilerin LMDh seçeneğine yönelmelerine de olanak sağladı. Bu sayede üreticilerin WEC’e kazandırılması ve rekabetin artırılması sağlandı
Bütçe sınırının farklı olmasının doğal bir sonucu olarak LMH ve LMDh araçları da farklı teknik özelliklere sahip. LMH’de hibrit sistem zorunlu bir komponent değil. Örneğin Glickenhaus ve Vanwall sadece içten yanmalı motor ile yarışıyordu. Buna karşılık, LMDh araçlarının arka aksa güç sağlayan Bosch-Williams hibrit sistemi ile donatılması gerekiyor. Hibrit olan LMH araçlarda ise elektrik motorunun ön aksta bulunması gerekiyor.
Kısacası, LMH araçları AWD veya RWD olabilirken, LMDh otomobilleri sadece RWD olarak yarışabiliyor. Her iki regülasyonda de maksimum güç ise 671 HP. Bu beygir değeri otomobil hibrit motorlu olsun veya olmasın tüm araçlar için aynı. Bu durum LMP1 döneminde olduğu gibi hibrit sistem ile ekstra güç kazanılmasının önüne geçiyor. Bu sayede hibrit motorlu olmayan araçların da rekabete dahil olması sağlanıyor.
LMH ve LMDh regülasyonun eski nesil araçlardan ayrıştığı bir başka nokta ise ağırlık. Tüm araçların 1030 kg baz ağırlığa sahip. Bu ağırlık tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi BoP’a göre değişebilir bir yapıda. LMP1’den farklı olarak tüm araçların benzinli motora sahip olması gerekiyor. Bu kural ile beraber Audi ve Peugeot’un dizel motorlu yarış otomobillerinin devri de kapanmış oldu.
LMH’nin getirdiği avantajlar neler?
Le Mans Hypercar regülasyonunda üreticilere geniş özgürlükler sunuluyor. Üreticiler motorları istedikleri gibi üretebiliyorlar. Motorlar atmosferik, tek turbolu, çift turbolu ve hatta rotary olabilir. Motorun konumlandırması ve hacmi açısından da belirlenen bir limit yok.
LMDh regülasyonunda Bosch-Williams hibrit sisteminin güç çıkışı 67 HP ile sınırlı. Sistemin sınırsız gücü yaklaşık 240 HP. LMH regülasyonunda ise hibrit sistem yaklaşık 270 HP gücü ön tekerleklere aktarabiliyor. Ancak hibrit sistem LMP1 yönetmeliğindeki gibi çalışmıyor. Hibrit sistem ve içten yanmalı motor tam güçte çalışsa bile maksimum güç 671 HP’yi geçmiyor.
Kısacası LMH’deki hibrit sistem LMP1’deki gibi araca ekstra güç kazandırmıyor. Her iki regülasyonda da hibrit sistem 120 km/saat hıza kadar tekerleklere güç aktarmıyor. Ancak BoP ile bu hız değişebilir. Örneğin Toyota ve Ferrari, BoP kuralları gereği 190 km/saat hıza kadar hibrit sistemden güç alamıyor.
LMH düzenlemesinin en önemli özelliği yarışacak araçların yol versiyonunun bulunması gerekliliği. Üreticiler halihazırda mevcut bir otomobili LMH regülasyonuna entegre edebilir veya yarıştıkları otomobilin trafiğe çıkması yasal olan bir versiyonunu üretebilirler. LMDh regülasyonunda ise böyle bir gereklilik yoktur. Üreticiler Dallara, Multimatic, Oreca veya Ligier tarafından üretilen özel şasileri kullanabilir.
Ayrıca LMDh araçları, Xtrac tarafından üretilen 7 vitesli sıralı şanzıman ile donatılmıştır. Bunun aksine, LMH araçları özel şasi ve şanzıman yerine özel olarak tasarlanmış bileşenler kullanır. Bu sayede her marka kendi altyapısını ve aero düzenini kullanarak daha özgür bir tasarıma imza atabilir.
2024 gridinde Ferrari, Peugeot, Isotta Fraschini ve Toyota LMH araçları ile yarışırken BMW, Cadillac, Porsche, Alpine, Lamborghini ve Acura ise LMDh konfigürasyonu ile yarışacak. Amerikan pazarına hitap etmek adında IMSA’yı seçen Acura dışında tüm üreticiler 2024 Le Mans 24 Saat’te de yarışacak.
padoktansesler.com