Özellikle farklı şartlara hemen adapte olabilmesiyle herkesi etkileyen Lawson için uzun bir kariyer henüz başlıyor.
2023 sezonu pilot piyasası anlamında pek heyecanlı geçmedi, ancak bir koltuğun tekrar tekrar el değiştirmesi nedeniyle ufak çaplı bir drama izleme fırsatını da yakaladık: AlphaTauri.
Sezona Yuki Tsunoda ve Nyck de Vries ile başlayan AlphaTauri’nin De Vries ile hata yaptığı kısa süre içinde anlaşıldı, nitekim 28 yaşına gelmiş ve sürüş tarzı farklı disiplinlere uygun bir şekilde gelişmiş Hollandalı sürücü istenen performansı veremiyordu.
Sonuç itibariyle Red Bull henüz 10 yarıştan sonra De Vries’in biletini kesti, yerine tanıdığımız bir dostumuzu geri getirdi: Daniel Ricciardo!
Macaristan’da araca geçen ve henüz ilk yarışında Tsunoda’yı geride bırakan Ricciardo için işler yolundaydı… ta ki henüz üçüncü yarışı olan Hollanda’da kaza yapana ve elinden sakatlanana kadar.
Neyse ki AlphaTauri’nin B planı vardı, hem de bu yıl güçlü araçların direksiyonuna geçtiği için oldukça güçlü bir B planıydı bu.
Bahsettiğimiz isim elbette Liam Lawson.
Lawson buraya kadar nasıl geldi?
11 Şubat 2002’de Yeni Zelanda’da dünyaya gelen Lawson, henüz çocukluğunda kaptığı hız tutkusunu yedi yaşından itibaren yerel şampiyonalarda göstermeye başladı.
Ülkesinde ve Avustralya’da elde ettiği başarıların ardından Avrupa şampiyonalarına geçiş yapan Lawson’ın en etki çekici yanı adaptasyonuydu; Euroformula Open, Toyota Racing Series, hatta DTM ve Formula 2 gibi serilerde çıktığı ilk yarışları kazanması da bunun en büyük göstergesi.
2020 yılında Red Bull akademisine katılan ve takımın desteğiyle 2021 sezonunda eş zamanlı olarak hem DTM’de, hem de F2’de yarışan Lawson, DTM’de sezonun son haftasına kadar şampiyona lideri olarak kalacak, son yarışta ise büyük bir skandal nedeniyle şampiyonluğu Maximilian Götz’e kaybedecekti.
F2’de ise ilk sezonunu dokuzuncu, ikinci sezonunu üçüncü tamamlayan Lawson, geçen yıl Super Formula’da yarıştı ve bir kez daha şampiyonluğu kendi elinde olmayan sebeplerden ötürü kaybetti.
Super Formula’da yarışırken aynı esnada Red Bull ve AlphaTauri için simülasyon çalışmaları da gerçekleştiren Lawson, yavaş yavaş F1’e hazırlanıyordu… ancak bahsettiğimiz gibi, eline geçen fırsat bir talihsizliğin meyvesiydi.
Liam Lawson hakkında daha fazla bilgi için Motorsport Türkiye’de
şöyle bir yazı mevcut.
Lawson eline geçen fırsatı nasıl değerlendirdi?
İlk olarak Hollanda sıralama turlarında piste çıkan ve seansı doğal olarak son sırada tamamlayan Lawson, yarışta ise bahsettiğimiz yeteneğini gösterecek, birkaç tur içinde hızlanmaya başlayacak, yağmurun etkilediği yarışı 13. tamamlayarak göz dolduracaktı.
Sonraki hafta Monza’da işler daha da iyiydi; ilk kez Q2, Tsunoda’nın sadece 0.144 saniye gerisinde tamamlanan sıralama turları ve ardından 11. sırada tamamlanan bir yarış. Henüz ikinci yarışında puan almanın eşiğinden altı saniyeyle dönmüştü.
Gördüğünüz gibi, kendisinin grafiği sürekli yükselişte… eh, bu yükseliş iki hafta sonra Singapur’da devam etmese olmazdı elbette. Tsunoda’nın 15. sırada kaldığı sıralama turlarında Q3 gören ve yarışa 10. başlayan Lawson, damalı bayrağa dokuzuncu sırada ulaşacak, böylece AlphaTauri’nin o sezonki en iyi sonucunu yakaladığı gibi üçüncü yarışından puanla ayrılacaktı.
Üç yarışta sonunculuktan orta gruba ilerleyerek herkesi etkilemişti Yeni Zelandalı, çünkü Oscar Piastri’nin dahi alışma sorunları çektiği bir ortamda en kötü aracı dahi ilerletebilmişti.
Ricciardo’nun sakatlığının Singapur sonrası iyileşmemesinin ardından iki yarışta daha boy gösterdi Lawson, bir hafta sonra Japonya’da 11. olarak iyi sonuçlarına bir diğerini ekledi, Katar’da ise AlphaTauri’nin hiçbir şekilde rekabetçi olmadığı hafta sonunu 17. kapattı.
Lawson için bu beş yarış peri masalı gibi geçmişti, ancak her güzel hikayenin bir sonu vardır. Ricciardo’nun iyileşme süreci Ekim ayının ortasında son buldu, ABD GP’si itibariyle de Lawson yedek sürücü pozisyonuna geri döndü.
Lawson için gelecekte ne var?
Kendisinin en büyük şanssızlığı, Red Bull Sürücü Akademisi’nin belki de en kötü yönetildiği döneme denk gelmesi.
Max Verstappen gibi bir ismi kapmasının ardından her isimden aynı performansı bekleyen Red Bull, bu amaçla her yıl programa birçok iyi sürücüyü dahil ediyor, ancak neredeyse hiçbirine fırsat sunmuyor.
Dahası, artık işinin ehli olmadığını düşündüğüm Helmut Marko’nun yer yer kişisel favori seçebilmesi. Örneğin F2’de çaylak sezonunu felaket bir performansla kapatan Isack Hadjar programdaki yerini koruyor, istikrar gösteren Zane Maloney ise programdan çıkarıldı.
Lawson böyle çalkantılı bir döneme denk gelmesinin ardından, Marko’nun epey yatırım yaptığı Tsunoda’dan ve “tecrübe” istendiği için takımda kalan Ricciardo’dan koltuğu kapamadı, oysa ki ikisinden de çok hak ediyordu gridde olmayı.
Kendisi gelecek sene yine AlphaTauri ve Red Bull simülasyonunda bol bol çalışacak ve yine bir fırsat bekleyecek. Neyse ki her fırsatı değerlendirebilecek bir isim, zaten bu sayede geleceği parlak.
padoktansesler.com