Bu hafta sonu 2023 Formula 1 Dünya Şampiyonası’nın sekizinci ayağı, Kuzey Amerika’nın sakin coğrafyası Kanada’da, Montreal’deki Gilles Villeneuve Pisti’ne konuk olacak.
Kanada’nın Grand Prix geçmişi 1961 yılına kadar uzanıyor. Ontario’daki Mosport’ta 60’lı yılların başında başlayan hikaye, asıl anlamını 1967’de F1 Dünya Şampiyonası’na katılmasıyla kazandı. Devamındaki yıllarda Ontario’daki Mosport ile Montreal’deki Mont-Tremblant Pisti arasında gidip gelen yarış 1978 yılında, günümüzde farklı bir isimle bildiğimiz ama o günlerde Notre-Dame Pisti olarak tanınan noktaya taşındı.
1982 Belçika GP’si hafta sonunda geçirdiği kaza sonrası 32 yaşında hayatını kaybeden Kanadalı pilot Gilles Villeneuve, yaşanan bu büyük travma sonrası ülkenin en büyük motor sporları tesisine adını verdi. 1978 yılında Kanada GP’sini kazandığı pist, vefatından sonra artık sonsuza kadar onun adıyla anılacaktı.
Gilles Villeneuve Pisti, St. Lawrance nehrinin hemen yanı başında, bir adacığın üstünde inşa edilmiş benzersiz bir motor sporları noktası. 1978 yılından bu yana kullanılan tesis, etrafını çevreleyen nehir ve içerisindeki küçük gölet sebebiyle pek değişim imkanı da bulamadı. Pistin tarihindeki en büyük değişiklik olarak gösterebileceğimiz şey, günümüzde üçüncü sektördeki uzun düzlüğe denk gelen bölümde yer alan eski start - finish bölümü ve bu düzlüğün ortasındaki Casino şikanının güvenlik gerekçesiyle kaldırılması, start - finish ile pit alanının bugün kullanılan noktasına taşınması olabilir.
Gilles Villeneuve Pisti'ne dair detaylar
İnşa: 1978
İlk F1 yarışı: 1978
Yer: Parc Jean-Drapeau, Montreal, Quebec, Kanada
Pist uzunluğu: 4.361 metre
Toplam viraj: 14
DRS bölgesi: 3
Ortalama hız: 215 km/s
Tur Sayısı: 70
En hızlı tur: Valtteri Bottas (1:13.078 - 2019)
Gilles Villeneuve pistinin yapısı
İlk sektör, pistin geri kalanına oranla düşük hızla geçiliyor. İlk iki viraj “Senna S” virajları olarak adlandırılan bölüm. Geçtiğimiz yıllarda start esnasında birçok geçişe şahit olduğumuz sola keskin dönüşlü ilk viraj, yarışın başındaki pozisyon alma mücadelesi açısından oldukça önemli. Aynı zamanda pit çıkışına tekabül eden bu nokta, pistin en yavaş dönülen ikinci virajına sahip. Kısa hızlanma bölümünün ardından gelen, neredeyse 90 derecelik üçüncü ve dördüncü virajlar ile ilk sektör gerçek bir mekanik yol tutuş ihtiyacına göz kırpıyor.
Bu hafta sonu iki DRS tespit noktası var. İlki, ikinci sektörün başlangıcı olan altıncı virajın hemen öncesinde. Sola dönülen altıncı virajı takip eden ve sağa dönülen yedinci viraj ile start - finish düzlüğü kadar uzun olan ilk DRS bölümüne çıkıyoruz.
Düzlük sonunda sağa dönülen sekizinci viraj ve hemen arkasındaki dokuzuncu viraj bizi devamında ikinci DRS tespit noktasına ulaştırıyor. Dokuzuncu virajın dışındaki bariyere temas etmeden ve kerb’i fazla kullanmadan doğru tempoyla çıkabilenleri, kısa düz bölümün hemen ardından takvimin ikonik noktalarından “Hairpin” virajı karşılıyor. 180 derecelik açıyla uzun arka düzlüğe açılan kapı olan bu nokta, geçiş yapmak isteyenler için öndekine doğru uzaklıkta kalmak adına çok önemli.
Pist haritasına baktığımızda önce hafif sola eğimli 10. virajı ve devamında düzlüğün ortasındaki hafif sağa eğimli 11. virajı görebiliyoruz. Ancak aslında buralar tam gaz geçilen bölümler. İsmini 1988 öncesinde ortasında bulunan Casino virajından alan uzun düzlük bizi 13. ve 14. virajlara ulaştırıyor. Son virajı sorunsuz geçenleri ise son DRS bölümüne sahip start - finish düzlüğü karşılıyor.
Elbette ki Casino düzlüğü sonrasındaki tarihi noktayı atlamak olmaz; uzun düzlük sonrası keskin sağ ve hemen devamındaki keskin sol ile eğer hata yaparsanız start - finish düzlüğünün hemen başında sizi karşılayan Şampiyonlar Duvarı. 1999 Kanada GP’sinde üç Dünya Şampiyonu (Michael Schumacher, Damon Hill ve Jacques Villeneuve) yaptıkları hatalar ile 14. virajın dışındaki bu bariyere çarpıp yarış dışı kalınca bu nokta bu tarihi isimle anılmaya başlanmıştı.
Kanada GP’sine ev sahipliği yapan Gilles Villenuve, klasik tabirle bir “dur - kalk” pisti. Uzun düzlükler, sert frenlemeler ve keskin dönüşler. Yani arkadan kaymaya meyilli bir pist ve arka lastiklere binen yük daha fazla. Düzlüklerde olabildiğince yüksek hızlara çıkabilmek için düşük sürtünmeyi amaçlayan arka kanatlarla gelinecek bu yarışta, düşük hızda dönülen keskin virajlardan çıkışta ideal tutunmayı sağlamak için doğru süspansiyon ayarı oldukça kritik. Düzlük hızı ile keskin virajlarda ihtiyaç duyulacak tutunmanın arasındaki o hassas dengeyi bulanlar, hafta sonunun anahtarını sahip olacaklar.
Kanada'daki lastik kullanımı
Kanada pisti lastiklere kötü davranan bir yapıda değil. Pist cuma gününden itibaren her seansta giderek hızlanıyor ve gelişiyor. İlk antrenman seansı ile sıralama turları arasındaki gelişim farkı çok büyük. Lastik aşınması düşük, bu da bizi lastik yönetimi konusunda kötü olan takımların daha şanslı olacağı bir hafta sonuna götürebilir.
Pirelli Kanada’ya en yumuşak lastik paketi ile (C3, C4, C5) gitti. Elbette ki düşük aşınma onları daha fazla cesaretlendirmiş durumda. Minimum basınç ön lastikler için 22 psi, arka lastikler için ise 20.5 psi. Bu minimum basınçların ikinci antrenman seansından sonra yeniden gözden geçirildiğini görebiliriz. Takımlar sıralama ve yarış simülasyonlarını yaptıktan sonra pilot güvenliği gerekçe gösterilerek yapılan bu değişiklikleri tasvip etmediğimizi ayrıca belirtelim.
Gilles Villeneuve, sezon boyunca en kuvvetli takımların favori olarak geldiği bir pist. Zirve mücadelesinin içindekilerin sıralama turlarında şansı olsa da yarış sonucu normal şartlarda sürprizlere pek açık değil. Ancak bu hafta sonu sürprizlerle karşılaşabiliriz. İlk tahminlere göre bizi bu hafta sonu yağışlı bir deneyim bekliyor. Hangi gün ya da hangi seans bu ihtimal kuvvetli, bilinmez ancak keyifli bir hafta sonu için yağışlı bir Kanada GP’sine ihtiyaç duyabiliriz.
redbull.com