2023 sezonu, arka arkaya 13. Red Bull galibiyetiyle yaz arasına girdi. Spa-Francorchamps pisti de bizlere her zamanki gibi birtakım dersler sundu.
Büyük umutlarla ve beş takımlı bir şampiyonluk mücadelesi görmek dileğiyle başladığımız 2023 sezonu, tüm umutlarımızı yerle bir etmekle meşgul.
Adrian Newey'in eseri RB19, farklı bir seviyeye yükselen Max Verstappen ile birleşince ortaya çıkan yenilmez armada F1'i tam anlamıyla ezdi geçti.
Belçika GP'sinde de pek bir şey değişmedi, Verstappen bu sezonki 10. galibiyetine ulaşırken, Red Bull'da 12 yarışın tamamında galibiyete ulaşmayı başardı.
Yine de yarış sıkıcı değildi, sprint hafta sonu ve yağmur gibi birçok değişkene orta sıralardaki mücadele de eklenince sezonun zevkli yarışlarından birini izledik.
Aslında konuşulacak çok şey var, ancak biz bu yazıda en önemli gördüğümüz sekiz maddeyi derledik. İyi okumalar diyerek tüm okuyucularımızı yaz arasına uğurluyoruz.
Pist, değişken koşullarda yine sınıfta kaldı
Spa-Francorchamps tarihi bir pist, evet. Yarışması ve izlemesi en zevkli pistlerden biri, evet. F1 takviminin demirbaşlarından biri, evet.
Ancak bir şeyi kabul etmekte fayda var: bu pist, konumu nedeniyle değişken koşullarda artık F1'e uygun değil.
Bunun en büyük sebebi sprey nedeniyle oluşan görüş sıkıntıları. Pilotlar sprint yarışından sonra yaptıkları açıklamada spreyin kaç tur atarlarsa atsınlar dağılmadığını söylediler. Özellikle de Kemmel düzlüğünde görüşün pist kuruduktan dahi tamamen iyileşmediğini gördük.
Pist ormanın ortasında, hatta Kemmel düzlüğü bir tepe ve ufak bir ormanın tam arasında kalıyor. Dolayısıyla sprey beklendiği şekilde dağılamıyor, bu da ufak birikintilerin dahi büyük bir spreye yol açmasına sebebiyet veriyor.
Bu elbette pist yönetiminin sorunu değil, ancak genel olarak F1'in sorunu.
FIA, eleştirilse de gereken tedbirleri aldı
Evet, bu köşede her hafta eleştirdiğimiz federasyonu bu kez takdir etmemiz gerekmekte. Öyle ki, sadece biz değil, pilotların da takdirini kazandı FIA.
İlk önemli karar Cuma günü sıralama turlarında verildi, F2 sıralama turlarında başlayan büyük yağmurun ardından seans 10 dakika ertelendi, herhangi bir sıkıntı çıkmadan devam edilebildi.
Cumartesi günü hem sprint shootout, hem de sprint yarışı başlamadan önce yağmur geldi ve ilk maddede bahsettiğimiz görüş sorunları ortaya çıktı. FIA, iki seansı da yarım saat erteledi.
Sprint shootout başladığında araçlar araya mesafe koyarak kuruyan pistte rahat turlar atabildiler, ancak sprint yarışı için farklı bir çözüm bulundu: Güvenlik Aracı arkasında beş tur atıldı, pistteki su biraz olsun tahliye edilip sprey azaltıldı, ardından yarış hareketli startla başladı.
FIA'nın bu kararları herkes tarafından olumlu karşılandı, açıkçası bir taraftar olarak "neden yarışmıyorlar" desem dahi sıkıntıları bildiğimizden ötürü bir noktadan sonra en doğrusunun yapıldığını kabul etmek düşüyor.
Mercedes, yeni güncellemelerin ardından yine dalgalanıyor
Yaklaşık 1.5 sene önce hayatımıza giren ve birtakım direktiflerin ardından bizleri terk eden eski dostumuz şimdilik geri döndü diyebiliriz.
Belçika'ya güncellenmiş bir taban ve sidepod ile gelen Mercedes, her zamankinden farklı bir Cuma günü geçirdi ve sıralama turlarını Lewis Hamilton ile dördüncü sırada tamamladı.
Ancak kuru zeminde geçen sprint shootout tam bir kabustu, podyum kovalayan Hamilton tempo anlamında sıkıntı yaşamasa bile araç eskisi gibi dalgalanmaya başlamıştı, dolayısıyla üçüncü sıra için bastırma imkanı ortadan kalkmıştı.
Yarışın ardından hayal kırıklığına uğrayan Toto Wolff, sorunu araştıracaklarını söylerken, dalgalanmanın lastiklerin aşırı ısıtması nedeniyle çaresiz kaldıklarını da itiraf etti. Kısacası bir sorun diğerini doğurmakta.
Dalgalanmanın pistten kaynaklanıyor olma ihtimali var mı var, özellikle de tek antrenman seansının araç ayarları konusunda nasıl bir ikilem yarattığını düşünürsek. Yine de Mercedes'in durumu iyice araştırması şart.
Ferrari sprint hafta sonlarındaki güç gösterisini sürdürdü
Bu sezonki sprint hafta sonlarına baktığımızda, Ferrari ile ilgili birkaç ilginç detaya rastlıyoruz:
Takım, bu sezonki üç sprint hafta sonunun ikisinde pole pozisyonuna ulaştı.
Takımın bu sezonki üç podyumunun tamamı sprint yarışlarında geldi.
Takımın bu sezon lider gittiği 12 tur da sprint hafta sonlarına ait.
İlginç bir istatistik, değil mi? Sezon boyunca birçok kez tempo kaybeden, zaman zaman en iyi beşinci araç konumuna kadar düşen Ferrari, nedense her sprint hafta sonunda kendini rekabete girebilecek bir pozisyonda buluyor.
Bu hafta sonu da durum değişmedi, sıralama turlarını ikinci sırada tamamlayan Leclerc, cezayla da olsa pole pozisyonuna ulaştı, yarışı da hem Hamilton'ın, ne de Fernando Alonso'nun tehditlerinden kaçarak üçüncü tamamlamayı başardı.
Ferrari'nin neden özellikle sprint hafta sonlarında iyi olduklarına yönelik bir açıklaması yok, ancak takım patronu Frederic Vasseur'a göre antrenman seanslarının yetersizliği nedeniyle fabrikada çok daha sıkı bir çalışma gerçekleşiyor ve eksiklikleri kapatıp Cuma gününden iyi olabiliyorlar. Bu çalışmayı sezonun tamamına yayıp yayamayacaklarını göreceğiz.
McLaren'in ayar seçimleri takıma pahalıya patladı
Sprint hafta sonları sadece tek antrenman seansına sahip, dolayısıyla bu seanstan elde edilen verilerle yapılacak ayarlar hafta sonu boyunca değiştirilemiyor.
Cuma günkü tek antrenman seansı büyük bir yağmura sahne oldu, hafta sonunun tamamının yağmurlu geçeceğini öngören McLaren ise bunun üstüne yere basma gücünü mümkün mertebe arttırdı.
Ancak takımın düşük sürüklenme seviyesinde karşılaştığı sorunlar ortadaydı, dolayısıyla McLaren'in bir tarafa yoğunlaşması durumunda diğer taraflardan büyük ödünler vereceğini biliyorduk.
Takımın oynadığı kumar Cumartesi günü tuttu, ıslak zeminde düzlük hızının önemi azaldı, düşük sürüklenmedeki dezavantajlar ortada kalktı ve sonuç itibariyle Oscar Piastri rüya gibi bir gün geçirdi.
Pazar günü ise yarışın büyük kısmı kuru zeminde gerçekleşti, bu da McLaren'in zaaflarını ortaya serdi. İlk bölümde orta, ikinci bölümde sert hamur kullanan Norris, bu lastiklerden hiçbir şekilde faydalanmayı başaramadı.
Son olarak çareyi yumuşak hamurda arayan Norris, hem 3-4 turluğuna pisti yavaşlatan yağmurdan, hem de ikinci sektördeki hızından faydalanarak yarışı yedinci tamamlayarak bir pilotaj harikası yaratsa da, takımın tüm hafta sonunu tek antrenmandan dizayn etmesi tartışılacak bir durum.
Oscar Piastri her geçen yarış parlamaya devam ediyor
Formula 1'e son yıllarda bu kadar heyecan veren başka bir çaylak gelmemişti desek abartmış olabiliriz, fakat işin doğrusu da bu gibi.
Sezonu çoğunlukla Lando Norris'in gölgesinde geçiren ve zaman zaman fırsatları değerlendirip puanlar alması dışında pek ortada görünmeyen Piastri, araç hızlandığı an kanatlandı: Britanya'da dördüncülük, Macaristan'da beşincilik, her iki yarışta da güzel startlar ve pist üstü çekişmelerle özel bir pilot olduğunu bizlere gösterdi.
Belçika ise onun asıl parlaması oldu bir nevi, önce Cuma sıralama turlarında Norris'i Suudi Arabistan GP'sinden bu yana ilk kez geride bırakıp altıncı oldu ve tek tur temposunun geliştiğini gösterdi.
Cumartesi günüyse bambaşka bir hikayeyle karşılaştık, sprint shootout'ta kuruyan pistte fazladan yere basma gücünü kullanmayı başaran ve aracın güçlü olduğu her bir virajı çok iyi değerlendiren Piastri, ilk sırayı sadece 0.011 saniyeyle kaçırarak ikinci oldu.
Sprint yarışında ise mücadele başlar başmaz pite dalan Piastri, bu sayede kariyerinde ilk kez bir yarışı lider götürdü. Damalı bayrağı ise ikinci sırada görmeyi başardı.
Yarış onun için şanssız geçti, Carlos Sainz ile henüz ilk turun ilk virajında yaşadığı bir temas nedeniyle ikinci turda kenara çekti. Çaylak sezonudur, olur öyle şeyler diyelim.
Alpine pilotları, takım içi sıkıntılara rağmen sezonun en iyi yarışlarından birini geride bıraktı
Son iki sezondur ciddi skandallarla ve hedefsiz bir şekilde yoluna devam eden Alpine, artık Renault üst yönetiminin de tepkisini çekmiş vaziyetteydi.
İlk olarak iki hafta önce CEO Laurent Rossi'yi görevden alan takım, cadı avına takım patronu Otmar Szafnauer, sportif direktör Alan Permane ve teknik direktör Pat Fry ile devam etti. Takımda tabiri caizse sadece Esteban Ocon ve Pierre Gasly kaldı.
Tüm bu belirsizlikler pilotların canını hiçbir şekilde sıkmamış vaziyette, nitekim her iki isim de potansiyellerini tam anlamıyla sergileme fırsatı yakaladılar.
Cumartesi günü Pierre Gasly'nin günüydü, sprint yarışına altıncı başlayan ve ilk dakikadan pite dalan Gasly, kendini bir anda üçüncü sırada buldu, yerini yarış boyunca bırakmayarak takımla ilk podyumunu gördü -sprint yarışında olsa bile!
Pazar ise Esteban Ocon parladı, mücadeleye 14. sırada başlayan ve stratejiye çok iyi uyum sağlayan Esteban, yumuşak hamurla son bölümünde tam üç geçiş yaptı, özellikle Yuki Tsunoda'ya geç frenajla yaptığı atak yılın en iyilerinden biriydi.
Damalı bayrağı Norris'in 1 saniye gerisinde gören Ocon, halen McLaren'i yakalamak için bir şansları olacağını da ortaya koydu aslında. Alpine için bakalım sezonun ikinci yarısı neler getirecek.
Verstappen yine kazandı, yine rekor kırdı
Bu sezon aslında her şey değişti... haftadan haftaya güç dengeleri, takımların konseptleri, Alpine yönetiminin tamamı, pilot kadroları değişti, ancak tek şey değişmedi: damalı bayrağa ilk sırada ulaşan Max Verstappen.
Miami'de dokuzuncu sıradan aldığı galibiyetten bu yana F1 tarihinde nadiren görülen bir form tutturan Verstappen, ikinci evi gibi gördüğü Belçika'ya arka arkaya sekizinci galibiyet hedefiyle geldi.
Sıralama turları kendisinin bu hedefine rahatça ulaşacağını göstermişti, nitekim 0.820 saniye gibi bir farkla pole pozisyonundaydı! Tek sorun, vites kutusu değiştirerek aldığı beş sıra grid cezasıydı.
Ancak grid cezası, kaçınılmaz olanı sadece 17 tur geciktirdi ve ilk pit stop sonrası herkesten 1.5-2 saniye civarı hızlı tur atmaya başlayan Verstappen kendini yine liderlik koltuğuna attı.
Sonrası mı? Spa gibi uzun bir piste rağmen 27 turda takım arkadaşına 22 saniye, en yakın rakibe 32 saniye fark ve arka arkaya sekizinci galibiyet. Sebastian Vettel'e ait olan "arka arkaya en çok galibiyet" rekorunun kokusunu aldı Max.
Verstappen bir rekoru da egale etti: kariyerinde ilk kez altıncı sıradan galibiyete ulaşan şampiyona lideri, tam dokuz farklı sıradan galibiyete ulaşarak Fernando Alonso'ya ait olan rekora ortak oldu.
tr.motorsport.com