Tork canavarı bir V8, Audi'nin lüks sedanını daha da özel yapmış.
İş arkadaşım Steve, dört halkalı logoya sahip markanın performans otomobili konusundaki bilgilerini iyi bir şekilde sergilediği Audi RS7'nin çok iyi olduğunu söylemekte haklı. Yine de onu her gün işe giderken kullanmanın, Ikea mobilyaları montajlamak için bir çivi tabancası kullanmaya benzediğini - yani aşırı ve belki de biraz tehlikeli olduğunu - kabul etmeliyim. Yanlış anlamayın, beygir gücünü seviyorum ve RS7'yi çok beğeniyorum ancak konu lüks ve hızlı süper sedanlar olduğunda bir başka çevik Audi olan S6'yı unutmamak gerekiyor.
Artılar
Tatlı ve güçlü V8. Elbette RS7 ile karşılaştırdığınızda gücü bir Mazda Miata'nınki kadar kalıyor fakat S6 hiç de hantal sayılmaz. Motoru besleyen iki turbo erken uyanarak, 1,400 devirden kırmızı çizgiye kadar size maksimum tork sunuyor. Yedi ileri, çift kavramalı şanzıman göz açıp kapamaktan bile hızlı şekilde vites atıyor. Güç ünitesi S6'nın trafikteki boşluklardan roket gibi geçmesini sağlıyor. Kalkışlarda çevikliği hissedebiliyorsunuz, 96 km/s hıza 4.4 saniye ulaşmak olan çeviklikten bahsediyorum. Geçtiğimiz yıl kullandığım A6 3.0T Competition'a göre ivmelenme konusunda ileri yönlü büyük bir adım atılmış.
Harika şasi kontrolü. Özel olarak ayarlanmış havalı süspansiyonun Comfort ve Dynamic ayarları arasında çok geniş bir yelpaze var. Comfort modunda iken geçtiğiniz her yol, size pürüzsüzmüş gibi gelecek. Dynamic'te ise S6'nın sergilediği yol tutuşu ve viraj alma kabiliyeti, onu daha küçük ve daha hafif bir spor otomobil sanmanıza neden olacak. İster zorlayıcı kullanın, isterseniz saçma sapan kullanın; bu aracın dengesini bozan hiçbir şey yok. Viraj içinde ayar yaptığım zamanları ve kasisleri tenzih ediyorum, aracın oturaklı viraj alma performansını sarsan hiçbir şey yok.
Aslında her konuda medeni. Comfort modundan gittiğiniz zaman, S6'nın elektronik olarak "sadece" 250 km/s hız ile sınırlanmak zorunda bir otomobil olduğu aklınıza bile gelmez. Otoyolda lüks ve sessiz bir araç olmayı başarıp virajlı yollara gelince virajlardan korkmayan bir otomobil olması S6'yı oldukça hünerli ve çok yönlü yapıyor. Rakiplerinin hepsi bunu başaramıyor. Aracın ciddi manada eksi alacak bir yanı yok. Bazı hızlı ve lüks sedanlar her zaman agresif fakat S6, gerektiği zaman sakin sakin giden bir "mini limuzin" olabiliyor.
Normal A6 üzerine yapılan eklemeler yerinde. S6; hem içeride, hem dışarıda kendini aşırı güçlü bir makineye dönüşmeden normal A6'dan ayıracak tüm gerekli güncellemeleri görmüş. Daha geniş hava girişleri, devasa S6 marka fren kaliperleri, arka tampondan çıkan krom kaplı egzoz dörtlüsü ve bagaj üzerine yerleştirilen ufak bir rüzgârlık dışarıdaki değişiklikleri tamamlıyor. İçeride ise kırmızı, elmas dikişli deri koltuklar, çevrelerindeki siyah plastik parçalar ile kontrast oluşturan alüminyum düğmeler, alüminyum pedallar, alüminyum vites kulakçıkları ve üç kollu direksiyon S6'nın bir TT veya R8'den aşağı kalmamasını sağlıyor.
Eksiler
Yönlendirme hissiyatı nerede? S6'nın yönlendirme oranları A6 yelpazesindeki diğer araçlarla aynı, yani direksiyonun sunduğu tepkiler diğer seçeneklerden farklı değil. S6'nın çevik ve doğrudan olan yönlendirmesi sizi asla yarı yolda bırakmıyor ancak yol ve ön lastik konusunda bilgi verme konusunda sınıfta kalıyor. Sonuç: hafif ve hızlı kremayer park manevralarını rahatlıkla hallediyor.
Fren pedalı başta biraz yumuşak kalıyor. Açık konuşayım: S6'nın fren performansı muazzam. Çapı yaklaşık 400 mm olan ön fren diskleri aracı yavaşlatmakta ve bu görevi art arda yapma konusunda başarılı. Benim eleştireceğim nokta fren pedalının iyi bir geri bildirim vermiyor oluşu. Yaklaşık 1-1.5 santimetrelik ölü nokta sayesinde trafikte rahat ediyorsunuz fakat pedala ne kadar sert basarsam basayım, rakip markaların performans otomobillerinde gördüğüm o sıkılığı göremiyorum.
Rakipler
BMW M550i xDrive
Cadillac CTS VSport
Lexus GS F
Mercedes-AMG E43