F1 yorumcusu James Allen, Honda’nın Formula 1’in hibrid döneminde bu kadar zorlanmasının sebeplerini inceledi.
Formula 1 bir akraba evliliği işidir.
İnsanlar dünyanın en büyük motor üreticisi Honda’nın hibrid turbo motor programında yıllardır nasıl bu kadar batırdığını merak ediyorlar. Belki de bunun açıklaması yeterince akraba evliliği yapmamış olmasındadır.
Açıklamama izin verin.
F1’de deneyim havuzu çok yüksek seviyededir ve çok kısıtlıdır, bu büyük bir değer demektir ve hareket etmeye meyillidir.
Peter Prodromou baskın dönemlerinin sonunda Red Bull Racing’den ayrıldı ve birkaç aylık zorunlu uzak kalmanın ardından Adrian Newey’in karmaşık aerodinamilerini ve araç eğimlerini McLaren’a, Woking’deki yeni patronlarına taşıdı.
James Allison’ı alan Mercedes’in şu anki Ferrari’nin nasıl çalıştığını bilmeme şansı yok gibi. Takımın mühendislik ve tasarım departmanları, simülasyon araçları ve motor bölümünden, şef stratejistinin düşüncelerine kadar her şey paylaşılabilir.
Operasyon mühendisliğinin tepesindeki Jock Clear da tam tersini yaptı, bu yüzden bilgi kazançları birbirini dengeliyor!
Bu zamandan zamana olan bir gelenek ve aslında F1 için iyi bir şey, çünkü tüm gridin standartları bu şekilde yükseliyor. Bunun iyi bir örneği Toro Rosso ve takımın Minardi’den bu günlere gelebilmesinin altında da bu yatıyor.
Giorgio Ascanelli (yanda) takımı çalıştırırken, takım genellikle İtalyanlardan oluşuyordu. Bunda kötü bir şey yok, ancak İngiltere’deki takımlardan ve İngiltere temelli Red Bull Technology’den çalışanlar gelmeye başladıkça, takım olarak en basitten en karmaşığa kadar her şeyi daha iyi öğrenir oldular ve takım standartları oldukça yükseldi.
Tüm her şey fikirler ve süreçler ile ilgilidir. Formula 1 takımları diğer herhangi bir takiplerinin fark ederek kopyalayabilecekleri şeyler vardır, daha hızlı pit stoplar için dönebilen ön kaldıraç gibi. Ancak sporun içinde binlerce küçük işlem vardır ve bu fikirler takımlar arasında farklılaşır, öğrenilenler ve çalışan değişiklikleri sayesinde her yere yayılır. Bu da F1 takımlarını ileriye götürür.
Aynısı hibrid turbo F1 motorlarının nadirleşmiş dünyasında da geçerlidir. Mercedes 2014’te enerji geri dönüşümünde daha önce Brixworth’deki fabrikasında teknolojiye ve KERS’e çok fazla odaklandığı için ileriye gidebilmişti.
Bu ciddi derecede organize olmuş mühendisler ordusunun başında Andy Cowell bulunuyordu ve 2014 F1 sezonuna hibrid teknolojinin damgasını vuracağını anlamıştı. Mercedes ellerindeki bu fırsatı iyi kullanırken, Ferrari ve Renault geride kalmıştı.
Ancak bu uzun sürmedi. 2015’te Ferrari iyi bir adım attı. Motor gücünde çok yaklaşarak enerji dönüşüm oranları ve sürülebilirlikte ciddi derecede gelişti. İlk Ferrari motoru motor modları arasındaki geçişlerde çok aniydi ve bu titreşimler de yaratıp motor ve sürücüyü zor durumda bırakıyordu.
Mercedes çok daha yumuşak geçişlerde bulunuyordu ve bu daha iyi ve daha sürülebilir bir motor ortaya koyuyordu. Bunun nasıl işe yaradığını gördük.
2016’da Ferrari aracının en iyi yanı motordu, bu kez şasi geride kalıyordu. Bu yıl ise Mercedes ve Ferrari paketleri arasından birini seçmek mümkün görünmüyor.
Bu çoğunlukla Ferrari’nin çok fazla para harcamasından kaynaklanıyordu, ancak aynı zamanda Mercedes’ten bilgi birikimi ile birlikte gelen bazı mühendislerin de önemi büyük oldu. Mercedes’ten Cowell’i almaya çalıştılar, ancak o yıldızla kalmayı tercih etti.
Diğerleri ise değiştirmeyi kabul ettiler, geçtiğimiz yıldan bu yana Renault iki Mercedes ve iki Ferrari mühendisini ekibine kattı, ancak henüz ikiliye yaklaşabilmiş değiller.
Formula 1’deki bu bilgi çevrimi çok kritik önemde ve Honda burada kendisine bir handikap yaratıyor. Zaten diğer üreticilerden üç veya beş yıl geç başladıkları için bir dezavantaja sahipler, bunun da üzerine Japonya’da kendilerini kapatıp Avrupa temelli üreticiler arasında dönen bilgi akışından mahrum kalmaları onları çok fazla etkiliyor.
Lastik bilgisinde de benzer bir şey geçerli. Tepedeki takımların farklı takımlarda yıllarca deneyim kazanmış lastik mühendisleri var ve Pirelli’nin öngörülemez lastiklerinde onlar çok değerliler.
Honda ise mühendislerini F1’de eğitip sonra işlerinin diğer kollarına aktarma geleneği ile gurur duyuyor. Ancak F1’deki sorunları devam ettiği sürece, şimdi bunlar markaya zarar veriyor.
Honda’nın ekibi Mercedes veya Ferrari mühendisleri kadar avcı görünmüyor. Bir Alman veya İtalyan’ın Japonya’ya çalışmak için gitmesi pek çekici görünmeyebilir, ancak F1 mühendislerinden bahsediyorsak, bu onlar için kaybedenin olmadığı bir durumdur. Orada üç veya beş yıl çalışarak büyük paralar kazanabilir ve ürün sonuç olarak daha iyi olur ve İngiltere’ye daha zengin ve saygın bir şekilde gelirsiniz.
Bir mühendis şöyle demişti: “Böyle bir şeyi yanlış olarak nitelendirmek zordur.”
Sorun ise sürede, takımların kurulması ve aralardaki zorunlu tatiller aylar alır ve her şeyiyle 12 ay boşa gider.
Honda’nın acilen bilgi birikimi enjeksiyonuna ihtiyacı var ve Sauber ile bir sezon boyunca gelişim yapmalılar.
Son üç yıldaki sorunlardan dolayı McLaren’a ciddi oranda borçlular ve 2018’deki geçici ayrılıkları sürecinde Honda McLaren’ı maddi olarak desteklemeye devam ederken, Mercedes motorlarının etiketleri değiştirilip yarışmaya devam edilebilir. İkili 2019’da tekrar birleşerek birlikteliklerini anlamlı hale getirebilirler.
Neler olacağını göreceğiz, bu ilişkinin bu çözüme rağmen derhal bittiğini de görebiliriz.
###