Geçmişe Dönüş Depolar Boşaldığında: 1985 San Marino GP
Formula 1′in o zamanlar nasıl olduğunu anlayabilmek için 1980′lerdeki kurallara bakmak gerekir. 80′ler Turbo Çağı olarak bilinir, çünkü bütün motorlar turboşarjlıydı. Ben bu çağı Çılgınlık Çağı olarak adlandırmayı tercih ederim.
80′lerin başlarında ‘Zemin Etkisi’ adı verilen bir aerodinamik konsept hakimdi. Bu konsept tüm aracı dev bir kanada dönüştürme temeli üzerine kuruluydu. Bu kötü bir fikir değildi, bu şekilde inanılmaz boyutlarda yere basma kuvveti elde edilebiliyordu. Ancak berbat olduğu bir yer de vardı; eğer aracın altında küçücük bir delik gibi bir kaçağınız olursa birden tüm tutunmayı kaybederdiniz. Bu da çok çok tehlikeliydi.
Patrick Depallier ve Gilles Villeneuve, araçlarındaki zemin etkisinden kaynaklanan sebeplerden dolayı hayatını kaybetti, ve bununla birlikte bir çok korkunç kazadan sonra 1983 sezonunda zemin etkisi sistemi yasaklandı.
Zemin etkisi kullanan araçlar gerçekten acayip görünüyorlardı. Çok geniş ve düzdüler, sanki tekerlek takılmış uçak kanatları gibiydiler.
1983′ten sonra, zemin etkisi artık yoktu ve F1 takımları neredeyse sıfırdan yeni aerodinamik paketler yapmak zorunda kaldılar. Turbolar hala oradaydı ve giderek artan güçleriyle gerçekten canavarımsı bir hal almışlardı.
Sıralama ayarında 1000 beygirden daha fazla güç üretebilen F1 araçları olduğu biliniyordu. Çünkü dayanıklılığı belirleyen bir kural yoktu, üreticiler sıralamada sadece tek bir tur dayanacak araçlar üretiyorlardı. Daha fazla zorlarsanız kesinlikle patlıyordu. Dönemin motorları ‘el bombaları’ olarak tanımlanıyordu. Sürücüler ise zemin etkisini kaybettikten sonra artık asla yola yapışmayan bu araçları pistte tutmaya çalışan zavallı insanlardı.
Formula 1′i zaten olduğundan daha ‘çıldırmış’ yapmaya çalışan FIA, geleneksel dahice fikirlerinden birini daha ortaya attı. Turbo araçlar çok fazla yakıt tüketiyorlardı, ve artık araç başına kullanılacak yakıt miktarı sınırlandırılacaktı. Sebep: GÜVENLİK…
Elbette F1 takımları her zamanki gibi aynıydılar, güvenlik onlar için bir öncelik değildi. Araçların güçlerini düşürmek yerine yapabildikleri kadar zorlayıp araçlarının bitiş çizgisini geçebilmesini umdular.
1985 sezonu bu şekilde başladı. Bu sezon F1 şampiyonası efsaneler ve ileride efsane olacaklarla doluydu. Nigel Mansell, Alain Prost, Martin Brundle, Keke Rosberg, Nelson Piquet, Eddier Cheever, Niki Lauda ve elbette Ayrton Senna. Bu pilotların yakıt tasarrufu yapmak için ayaklarını gazdan çekmesi beklenemezdi.
Her şey 5 Mayıs 1985′te oldu. Imola pistinde koşulan San Marino GP Formula 1 tarihindeki en garip yarışlardan birine sahne oldu. Imola uzun düzlükleri ve dar şikanlarıyla bilinir, ki bunlar motor ve yakıt düşmanıdırlar.
Senna polden başladı, ancak bu normal olan tek şeydi. Çünkü motorlar teker teker patlamaya başladı ve bir seri yarış dışı yaşandı. Sonra işler gerçekten saçma bir hal almaya başladı. F1 araçları birer birer stop ediyordu. Bir pilot liderliği ele geçiriyor, birkaç tur sonra kenara çekmek zorunda kalıyordu.
Senna Lotus’uyla yakıt sorunu yaşadı ve Ferrari ile ikinci yarışındaki Stefan Johansson’a liderliği teslim etti. Imola İtalya’da olduğu için ve Ferrari’nin evi sayıldığından dolayı tifosi çılgına döndü. Yukarıdaki videoyu izlediyseniz Senna yol vermek zorunda kaldığı an kalabalığın haykırışlarını duyabilirsiniz.
Ve hemen sonra şunu duyarsınız: “OHHHHHH!!!”, bu da Johansson kenara çekmek zorunda kalınca olmuştu.
Bu durum böyle devam etti, sürücüler birer birer yakıtı biten araçlarla yarış dışı kalıyorlardı. Yarıştan sonra bile, kazanan Alain Prost boş turunda yakıtsız kalmıştı ve hemen ardından aracı asgari ağırlığın altında olduğu için diskalifiye edildi.
Thierry Boutsen en abuk şekilde üçüncü bitirdi, aracı bitiş çizgisinden hemen önce yakıtsız kalmıştı. Kurallar aracın çizgiyi geçmesi gerektiğini söylüyordu, o da aracını arkadan iterek çizgiyi geçti. Boutsen, Prost’un diskalifiye edilmesiyle birlikte çalışmayan motoruyla ikinci oldu.
Yarışa katılan 26 sürücüden sadece beşi bitirmeyi başardı. Bu rakam ünlü 2005 Amerika yarışından bile daha kötü bir durumdu. Kazanan ise Lotus’uyla Elio de Angelis oldu.
Ve bu yaşananlar 1985 San Marino yarışını tüm zamanların en garip Formula 1 yarışlarından birisi yaptı.