Cengiz Bahadır Özdemir, Formula 1 İspanya GP'sinde yaşanan kaza ve yangını yazdı.
İspanya GP’sinde beklenen oldu ve Pastor Maldonado yarışı birinci tamamladı. “Beklenen oldu” diyorum çünkü Barselona’daki son 10 yarışın 9’unu pole pozisyonunda başlayan pilotlar birinci bitirmişti. Hal böyle olunca, ilk cebi eline geçiren Maldonado’dan galibiyet beklentisi ortaya çıktı. Elbette Maldonado müthiş bir sürüş ortaya koydu ve bir gün önce 70. yaş gününü kutlayan Sir Frank Williams’a da en güzel hediyeyi verdi. Ancak kötü haber de çabuk geldi. Williams garajında yarıştan sonra yangın çıkmış. Yedi pit görevlisi hastaneye kaldırılmış ama durumları çok ciddi değilmiş. 31 çalışan da sağlık merkezinde kontrol altına alınmış. Yangının sebebi ise şu an için (Pazartesi) bilinmiyor. Yakıtın bulunduğu bölümdeki elektrik arızasından kaynaklandığı söyleniyor.
90’larda Formula 1’i takip edenler için pit yangınları çok da enteresan bir durum değil. Bir ara, yarışta her yakıt ikmalinde bir alevlenme olurdu neredeyse. Ancak modern anlamda F1’in en büyük pit yangını 1994 Hockenheim’da yaşanmıştı. Benetton pilotu Jos Verstappen, pite normal bir şekilde girmiş ve yakıt ikmali yaparken benzin hortumu yuvasından çıkmıştı. Etrafa benzin sıçradıktan birkaç saniye sonra alev alan araca ilk müdahale kısa sürede yapılmıştı. Daha ilk sezonunda alevler içinde bir araçta kalan Verstappen’e bir şey olmamıştı ancak o günden sonra kurallarda değişiklikler meydana gelecekti. 2009’dan sonra da yakıt ikmali tamamen yasaklanacaktı.
2003 Avusturya GP’sinde ise bu defa Michael Schumacher yangından nasibini alacaktı. Barrichello ilk olarak pite girdiğinde sorun çıkaran yakıt pompası, Schumacher’de daha büyük probleme neden olmuştu. Tam olarak yerine girmeyen pompa, çıkarken de bir miktar benzin dökmüştü ve araçta ufak çapta bir yangın meydana gelmişti. Schumacher’se aracının içinde oturup, yangın söndürücülerle işin bitmesini bekliyordu. Zaten bu soğukkanlılık ona yarışı kazandırmıştı.
2004’e gelindiğinde, Verstappen’in yangını ayarında bir başka yangın hadisesi Minardi’de yaşanacaktı. Genç İtalyan Bruni, kendi evinde, pit stop esnasında yakıt ekibinin kurbanı olmuş ve Verstappen’de olduğu gibi aracı alev almıştı. 29. turda yaşanan bu gelişme sonunda Bruni yarıştan ayrılmak zorunda kalmıştı. “Bir an için öleceğimi sandım” diyen İtalyan pilotun bu olayından sonra “yakıt ikmali yapılmalı mı” sorusu da iyice gündeme gelmişti.
2009 Brezilya GP’si ise artık bardağı taşıran ve radikal kararlar alınmasını sağlayan son damlaydı. Ön kanadı kırıldığı için pite giren Raikkonen ile hemen önünde pit stopunu yapan Kovalainen arasında yaşanan olay kıl payı faciayla sonuçlanmadı. Lolipopu taşıyan McLaren görevlisi, elindekini erken kaldırınca, yakıt ikmali yapılan Kovalainen hareket etti. Tam arkasından da Raikkonen hareket etmişti. Yakıt pompası takılı bir şekilde pitte ilerleyen ve benzin püskürten McLaren aracı, Raikkonen’in Ferrari’sinin alev almasına neden olmuştu. Raikkonen olayı ucuz atlatmıştı. Zaten o seneden sonra yakıt ikmali “güvenlik ve ekonomik” gerekçelerle yasaklanmıştı.
Bu sene ise Mugello’daki testlerde Sauber garajında ve İspanya’daki Williams garajında yaşanan yangın hadisesi, muhtemelen Formula 1’deki kuralları tekrar sorgulatacaktır. Pit görevlilerinin çalışma saatleri biraz daha insani seviyeye düşürülmüş olsa da, hala görevliler insanüstü çalıştırılıyorlar. Üstelik, fazla çalıştırıldıkları zaman takımlardan komik para cezaları alıyorlar. Eğer cezalar arttırılırsa, takımlar da bu tip ekstra çalışmaları göze alamayacaktır. Tabi yangınların hep insan kaynaklı çıktığını düşünerek bu fikri ortaya koyuyorum. Umarım yeni pistler, yeni Concorde Anlaşması, yeni sponsorlar, yeni müşteriler; kısacası para konusunun bir süre kenara koyulup güvenlik konularının yeniden ele alınmasını sağlar bu yangınlar.
Bahadır Özdemir