Para, Formula 1’in en büyük silahı. Para olmadan ne yarışlar yapılabilir, ne takımlar kurulabilir ne de pilotlar kendilerine yer bulabilir. Son yıllarda paranın coğrafi bölgesinde meydana gelen değişimle beraber, Formula 1 yarışlarının da çevresi genişledi. Formula 1 artık Avrupa bazlı, arada Amerika Kıtası’na gidilen bir şampiyona değil. Özellikle Asya ile Orta Doğu ülkelerinin zenginleşmesi ve gelişmesine bağlı olarak yarışlar bu bölgelere yayıldı.
Yarışların daha geniş coğrafyalara yayılması pratikte güzel bir şey. Daha fazla insana Formula 1 heyecanı ulaşıyor. Ancak takımların bir sezonda en fazla 20 yarışa katılabiliyorlar. 20 yarıştan sonrası ekonomik açıdan oldukça sakıncalı. Ulaşım masrafları, vergiler bir yana; pilotların ve takım çalışanlarının da tatile ihtiyaçları var. Bu noktada devreye alternatif yarışlar fikri giriyor. Aynı ülkelerdeki veya yakın mesafedeki pistlerin sırayla ev sahipliği yapacağı yarışlar.
Formula 1 buna yabancı değil. Zamanında Japonya’da Fuji ve Suzuka Pistleri’nde alternatifli olarak yarışlar yapılmaya çalışılmış, ancak Fuji ekonomik sebeplerle takvimden çıkmıştı. Almanya’da Hockenheim ve Nurburgring Pistleri’nde de alternatifli yarışlar yapılması kararlaştırılmış, sonra Avrupa GP’si sıfatıyla yarışlar yapılmıştı. Ancak 2012 yılı, alternatif yarışlar fikrinin en yükseğe ulaştığı yıl olmaya başladı.
Önce Valencia ve Barcelona’daki yarışların alternatifli olması için çalışmalar yapıldı. 2013’ten itibaren uygulanması planlanan bu sistemde, taraflar prensip anlaşmasına vardılar. Ardından Avustralya’daki yarışla ilgili iddialar ortaya atıldı. Melbourne’deki yarışların maliyeti nedeniyle, alternatif yerler arandığı söyleniyor. Tabi akla ilk olarak, 1995 yılına kadar kullanılan Adelaide Pisti geliyor. Ama plana göre Perth ve Sydney de aday kentler arasında. Melbourne yetkilileri ise sert bir dille bunu yalanlıyorlar.
Son olarak ortaya atılan iddia ise insanı karışık duygulara sevk ediyor. Üç pilotu ve bir motor üreticisi olan Fransa, 2007’den sonra yeniden takvime girmeye hazırlanıyor. Bu güzel haber. Kötü olanı, Belçika’daki ünlü Spa ile alternatifli olarak yer alması. 2010 yılında ekonomik sorunlarla gündeme gelen Spa’nın 2013 yılına kadar sözleşmesi var. Ekonomik açıdan organizatörler ve hükümet yarıştan memnun değil. Bu da Fransa’yla birlikte alternatifli olarak takvimde yer alabileceklerini gösteriyor. Bu karar kabul edilirse, Spa’daki yarışları her sene izleyemeyecek olmamız üzücü olur.
Alternatif yarışların artısı, önceden de belirttiğim gibi, yarış zevkinin daha çok insana yayılması. Pilotların, hem yeni hem de eski pistlerde yarışmalarını seyretmek de eğlenceli olacaktır. Bu şekilde, organizatörlerin de maliyetleri karşılayabilmesi sağlanabilir. Dezavantajı, bir sene atıl kalacak pistin bakım masraflarının artması gibi gözüküyor. Bir de seyircilerin her sene görmek isteyecekleri Monza, Spa, Suzuka gibi pistlerin her sene izleyememe ihtimali var.
Gelelim işin Türkiye boyutuna. 2012 Avrupa Spor Başkenti İstanbul’da, sadece bir seneliğine sözleşme uzatılmadıysa; kolay kolay bir daha yarış izleyemeyeceğiz demektir. Ancak alternatif olarak takvime girmeye çalışsak herhalde ilk olarak Orta Doğu (özellikle Bahreyn) ülkelerinden biriyle eşleşebiliriz. Hoş, Araplar’ın para sıkıntısı yok. Bernie Başgan da, protestolara rağmen Bahreyn’e gidiyorsa demek ki umutlarımızı birkaç bahar daha erteleyebiliriz.
Çin, Singapur, Güney Kore, Hindistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler takvimdeler. Rusya, ABD (iki pistle), Fransa 2012 yılından sonra takvime girecekler. Hal böyle olunca, alternatif yarışların çoğalacağını söylemek çok da haksız bir öngörü olmaz.
Bahadır Özdemir