Ruth Buscombe’nin erkeklere ait gibi görünen Formula 1 dünyasında kendine bir yer edinme yolculuğu tahmin edileceği gibi alışılmışın dışındaydı. Sauber’in yarış stratejisti bunun nasıl olduğunu, neredeyse nasıl olmayacağını size anlatıyor.
“Zor bir yoldu. 18 yaşımdayken bir otomobil kazası geçirdim ve neredeyse hayatımı kaybediyordum. O noktadan sonra her şey biraz kırılgan görünmüştü.”
“Şimdi 10 yıl öncesine bakıyorum ve bu devasa dik bir yokuştan ibaret ve sonunda başarana kadar oraya ulaşabileceğinizi asla gerçekten düşünmüyorsunuz.”
Buscombe’nin Sauber’de kendine yer edinmesi erkekler tarafından domine edilen bir sporun temellerine aykırıydı. İspanya GP’de yaptığı iş, aldığı karar takımın sezondaki ilk puanlarını almasını sağladı. Pascal Wehrlein’ın tek pit stop stratejisi ona sekizinciliği getirdi.
Takım patronu Monisha Kaltenborn aldıkları bu sonucu şöyle tanımladı: “Takım için harika bir sonuç, arkasında mükemmel bir strateji yatıyor.” Buscombe’nin mücadelesinin bir parçası da bu ve kendisi bir kez daha görevi tamamlayabileceğini kanıtladı.
Yarış taktiklerini belirleyen mühendis olarak tanımlayabileceğimiz, ve kritik önemde stratejist rolünde bulunan Buscombe sürekli olumlu deneyimler yaşadığını söylüyor.
“Sürücülerle hiç sorunum olmadı. Çünkü tek istedikleri şey ellerinden gelenin en iyisini yapmak. Birlikte çalıştığım tüm sürücüler ile çok iyi bir ilişkim oldu ve hepsi de çok uyumluydu. Bu padokta herkes o kadar rekabetçi ki, onlara konuşan ve ne yapmaları gerektiğini söyleyenin bir kadın mı veya sincap mı olduğunu sorgulamıyorlar.”
27 yaşındaki Buscombe Formula 1’e olan tutkusunun başlangıcından bahsetti ve ‘bir prenses olmak istemekten astronot olmak istemeye ve F1’de olmak istemeye’ olan yolculuğunu anlattı.
Babasıyla birlikte sporu izlerken F1 dünyasına düştü, 11 yaşındayken bir taç takma ve uzay seyahati yapmayı hayal ederken bir McLaren taraftarı olarak yarışlara ilgi duymaya başladı. Kafasını açık şekilde tek başına meşgul eden bu şeyin peşinden gitti.
Buscombe Cambridge Üniversitesinde havacılık ve uzay ve aerotermal mühendisliğini bitirdi ve burası F1’e katılma umutları bulunan insanların gittiği yerdi, peşinden F1’in sürüklenme azaltma sistemi (DRS) üzerine master yaparak bu isteğini pekiştirdi.
Bundan sonra bile bu basit olmamıştı. “Tüm F1 oyunlarını oynuyordum ve oyundaki karakterlerin bile hepsinin erkek olduğu fark edilebiliyordu. Okulda beni mühendislikten uzaklaştırmak isteyen öğretmenlerim oldu, iyi olmadığım için değil, onlar bunu yapmayı gerçekten isteyip istemediğimi sorguluyorlardı. Değişmesi gereken en önemli şey de bu.”
“Kızlar büyüdüklerinde bir anda ‘kadınlar bunu yapar ve bu da erkek işidir’ şeklinde saldırıya maruz kalırlar ve kendinizden tamamen emin değilseniz ve benim gibi inatçı değilseniz, öğretmenlerin anlattıkları sizi kararsız bir hale getirir ve bu işin erkekler için bir kariyer olduğunu düşündürtür.”
Neyse ki Buscombe bu konuda dağılmadı ve üniversiteyi bitirdikten sonra Ferrari tarafından Maranello’da simülasyon gelişim mühendisi olarak işe alındı ve 2013’te yarış stratejisti rolüne getirildi. Ardından Haas’a şef yarış stratejist olarak geçti ve Amerikalı takımın yarış taktiklerini oluşturdu. Etkisi hemen hissedilmişti, takımın en iyi sonuçları olan, Avustralya’da beşinci ve altıncılık ve Bahreyn’de Romain Grosjean’ın altıncılığını elde etmesinde etkili oldu.
Ancak görevi sürücülerle olan iyi ilişkisinden çok daha zorlayıcıydı. “Bazı insanlara karşı değerinizi kanıtlamanız gerekiyordu. Bununla her karşılaştığınızda bir yarışmış gibi mücadele etmeniz gerekiyor. Kendinizden emin olmalısınız. Bu kavga ile her karşılaştığınızda daha güçlü hale geliyorsunuz, çözüm yeteneğinizi güçlendiriyor ve bunu o kadar fazla istiyorsunuz ki, daha iyi işler yapabiliyorsunuz.”
Buscombe, bu senaryo ile o kadar fazla karşı karşıya kalmış ki, buna bir isim bile bulmuş. “Ben buna ‘tekrar kanıtla sendromu’ diyorum. Değerinizi her zaman kanıtlamak ve sizin seviyenizde olan bir erkeğe karşı daha değerli olduğunuzu göstermek zorunda kalıyorsunuz.”
Haas’taki pozisyonu uzun sürmedi ve sezonun başlarında ayrıldılar. Ardından Sauber’in çağrısı geldi. Bu takım patronu Kaltenborn tarafından yapılan bir çağrıydı ve Buscombe üniversitedeyken ona ilham vermişti. “Sauber’de kadın bir takım patronumuz var ve bu tüm takımdaki ruh halini gerçekten etkiliyor. Sauber’de hiç kimse bir erkek veya kadın olduğunu düşünmüyor, tüm düşündüğümüz takım olarak çalışmak ve en iyi sonuçları almak.”
Takım genel olarak gridin arkasında, ancak yeni destekçileri ile birlikte geleceğe umutla bakıyorlar ve Buscombe buna inanıyor. “Yavaşça değişiyor. Monisha ve Claire Williams’ın varlığı ile birlikte TV’yi açtığınızda sadece orta sınıf beyaz adamlar görümüyorsunuz, bu harika. Üstelik siyahi bir üç kez dünya şampiyonumuz var.”
“F1 olmasını istediğimizden daha yavaş değişiyor, ancak evrimleşmesi gerekiyor. En doğru ve en iyi insanlar burada olmalı, ırk ve cinsiyet körü olmalıyız ki en iyi insanlara sahip olabilelim.”
###