Formula 1 tarihi, içinde bazı inanılmaz hikayeler barındırıyor. Colin Chapman’ın devrimsel araçları, Enzo Ferrari’nin motorsporlarına olan tutkusu, Niki Lauda’nın mucizevi geri dönüşü, Michael Schumacher’in hayret verici kariyeri, Ayrton Senna’nın inanılmaz karakteri ve niceleri.
Harika hikayelerde ise her zaman baş kahraman kaos dolu bir ortamda tuhaf şeylere karşı mücadele eder ve başarıya koşar.
1: Mika Häkkinen
Adelaide’de 1995 sezonunun final yarışı. Avustralya GP’si gelecek sezon Melbourne’e taşınıyor ve insanlar yarışa akın ediyor. Cuma günü sıralama turlarında Häkkinen’in sol arka lastiği patlıyor ve aracın arkasını kaybediyor. Sonrasında da yandaki bariyerlere çarpıyor.
Kaza sonrası Häkkinen’in kafatası çatladı ve oldukça şiddetli bir sarsıntı geçirdi. Pistteki acil krikotiroidotomine götürülen Häkkinen durumun ciddiyeti anlaşıldığında hemen kazanın olduğu yere 200 metre uzaklıkta bulunan Royal Adelaide hastanesine götürüldü. Bilincini kazandıktan sonraysa arkadaşlarına ve doktorlara yanıt verebilir hale geldi.
Sinirsel bir hasar yaşamadığı için şanslı olan Häkkinen, hastanede 2 ay geçirdikten sonra ertesi sene Formula 1’e geri döndü. 1996’da 3 kez podyuma çıkarken 1997 sezonunun son yarışında kariyerinin ilk Formula 1 zaferini elde etti. 1998 ve 1999 yıllarında Dünya Şampiyonluğuna da uzanan Häkkinen 2000’de ise Michael Schumacher’in ardında sezonu 2. sırada tamamladı.
2: Rubens Barrichello
1994 San Marino GP hafta sonu en çok hatırlanan hafta sonlarından biri, ancak iyi şekilde hatırlanmıyor. Formula 1 bu korkunç yarı hafta sonunda 2 sürücüsünü kaybetti.
Rubens Barrichello Cuma günkü serbest antrenmanlarda Variante Bassa virajında kerblerden havalanarak saatte 225 kilometre hızla lastik bariyerlere çakıldı. Araç baş aşağı durmadan önceyse defalarca takla attı. Kaza sonrası araçtan bilinçsiz haldeyken çıkarılan Rubens, uçakla Bologna’daki Maggiore hastanesine götürüldü.
Barrichello ertesi gün yarış öncesi toplantısına kırık burun ve kolla birlikte katıldı. Korkunç kazanın ardından vatandaşı ve Formula 1 efsanesi Ayrton Senna da Rubens’i görmeye gelenler arasındaydı. Barichello oldukça çabuk şekilde geri döndü ve birden fazla yarış kazandı. 11 galibiyetinin ilkini 2000 Almanya GP’de elde etti. Ayrıca Barrichello Formula 1 tarihin en çok yarışa çıkan (322) pilot unvanını da elinde bulunduruyor.
3: Johnny Herbert
Johnny Herbert kariyerini tehdit edebilecek bir yaralanmayı daha Formula 1’e girmeden yaşadı. Herbert 1988’de Formula 3000’de yarışıyordu. O sezonki Brands Hatch yarışına polden başlayan Herbert iyi bir start alamadı ve 3. sıraya geriledi. Pilgrims yokuşundan aşağı inerken Gregor Foitek’le temas yaşadı.
İkili bariyerden bariyere sekti ve Herbert ciddi şekilde yaralanırken Foitek neredeyse yaralanmadı. Herbert’in bacakları ağır şekilde yaralanmıştı. Sol ayağı ve ayak bileği durumun en kötü olduğu yerdi.
Herbert’in durumu ciddiydi ve ayağının kesilmesi durumu tartışılıyordu. Ancak sonrasında yapılan başarılı ameliyatlar ve fizyoterapi sonrası durum iyiye gitti. Herbert motor becerilerini asla geri kazanamadığını ve hasarın kalıcı olduğunu söylüyor. Doktorlar koşmanın Herbert için zor olacağını ve sol ayağının asla normale dönemeyeceğini söylüyor.
Herbert yaralanmasına rağmen ertesi yıl Benetton’la Formula 1’e girdi. Sezonu 4. sırada tamamlarken takım arkadaşı Alessandro Nannini ise sezonu 6. sırada bitirdi. Herbert performansını koruyamadı, çünkü sol ayağı fren pedalına basmayı oldukça zorlaştırıyordu. Kısa süre sonra Benetton’dan ayrılıp Lotus’a geçti.
1991’de oldukça prestijli olan Le Mans 24 Saat’i Mazda 787B ile kazandı. Herbert, Formula 1’den ayrılıp başka serilere yönelmeden önce 4 Formula 1 zaferi elde etti.
4: Robert Kubica
Robert Kubica, Formula 1’e kazası sonrası baş ağrıları çeken Jacques Villeneuve’nün yerine 2006’da BMW Sauber ile katıldı. Kubica Formula 1’de yarışan ilk Polonya’lı pilot unvanına sahip. Çıktığı yarışta 9. olmasına rağmen, aracı belirlenen ağırlığın altında olduğu için ihraç edilmişti.
Kubica kariyerinin ilk podyumunu, çıktığı 3. yarışta, Monza’da elde etti. Ertesi sezon Kanada’da oldukça ağır bir kaza geçirdi. Çimenlerde bir tümsekten seken aracı havaya fırladı ve beton bariyerlere çarptı. Daha sonrasında da araç taklalar atarak durabildi. Kubica kazada 75G kuvvete maruz kaldı. Şanslıydı, bu büyük kazayı birkaç burkulma ve küçük sarsıntıyla atlattı.
Kubica ertesi sezon Kanada’da kariyerinin ilk galibiyetini elde etti. Hamilton’u ilk pit stoplarda geçip liderliği almıştı. Daha sonrasında Hamilton pit yolunda bekleyen Raikkonen’e arkadan çarpmış ve yarış dışı kalmıştı. BMW Sauber yarışta duble yapmıştı.
2011 sezonu başlamadan önce Super 2000-sınıfı Škoda Fabia ile Ronde di Andora Ralli’sinde yer aldı. Ralli sırasında yol dışına çıktı ve bariyere çarptı. Yaklaşık bir saatlik çabanın ardından sıkıştığı yerden çıkarılan Kubica’nın kolunda büyük hasar meydana gelmişti. Bunu sebebi ise bariyerin aracın içine kadar girmiş olmasıydı. Kubica’nın sadece kolu yaralanmamış, vücudunun farklı yerlerinde de kırıklar vardı.
Kubica kaza sonrası birçok ameliyat geçirdi ve 2011’de onun koltuğuna Nick Heidfeld oturtuldu. Kaza sonrası Kubica’nın ne kadar iyileşebileceği bilinmiyordu ve Renault 2012 yılında Kubica ile yarışmayacağını duyurdu.
Kubica yarışabilecek hale geldikten sonra Ralli’ye geri döndü. 2013’de WRC-2’yi kazandı ve ertesi sezon M-Sport adına WRC’de yarıştı. 2017 sezonunun başlarında ise Renault’un 2012 aracını test etti ve hızı oldukça şaşırtıcıydı. Macaristan’daki sezon ortası testlerinde Renault ile yer aldı ve 2018 için Renault’un opsiyonlarından biri olabileceği söylendi.
5: Niki Lauda
Muhtemelen Niki Lauda’nın 1976’daki geri dönüşü motorsporlarının en büyük geri dönüşlerinden bir tanesi. Lauda, Nürburgring’teki Almanya GP’nin ikinci turunda kazaya karıştı. Aracı pistin dışına çıktı ve toprak sete çarptı. Araç aniden alev aldı ve Lauda aracın içinde sıkışmıştı.
Lauda araçtan çıkartılıp söndürülünceye kadar kafasında ve yüzünde yanıklar oluştu. Neredeyse sağ kulağının tamamını kaybediyordu. Yangın sırasında zehirli dumanı solumak zorunda kalmıştı ve bunların kalıntılarının da kaza sonrası ciğerlerinden alınması gerekti.
Lauda hastaneye götürüldükten sonra komaya girse de oldukça çabuk uyandı. Kazayı yaptığı zaman Avusturya’lı pilot şampiyona lideriydi. Yüzünün neredeyse yarısının yanmış olmasına rağmen Lauda, kazadan 6 hafta sonra sezonun final yarışında geri döndü.
Döndüğü zaman kafasında hala bandajları vardı ve kaskı yanıklarını koruyabilecek şekilde modifiye edildi. Japonya yarışının 2. turunda gözlerine çok fazla su geldiğini ve şartların kendisine göre yarışmak için çok tehlikeli olduğunu söyleyen Lauda, yarışı bıraktı.
Şampiyonadaki rakibi James Hunt ise sorun yaşamasına rağmen yarışı 3. sırada tamamlamayı başardı ve Niki Lauda’nın 1 puan önünde şampiyonluğa ulaştı.