Geçtiğimiz bölümde Formula 1’in en istenmeyen 10 rekorunun ilk beşini hazırlamıştık. Şimdi karşınızda sonraki beş istenmeyen rekor…

5: Puan almadan en çok yarış startı



2010’da, Eski FIA başkanı Max Mosley spora katılacak üç yeni takıma sezonda 50 milyon dolarlık bir bütçe sınırı uygulanacağı sözü vermişti. Bu rakam, tepedeki takımların harcadığının onda biriydi. Sonuç olarak HRT, Virgin ve Lotus (uzun süren bir mahkeme savaşından sonra Caterham olmuştu) Avustralya GP gridindeydiler. Kısa süre içinde sadece kendi aralarında savaşabildikleri ortaya çıktı, geleneksel orta gruba erişmeleri zor görünüyordu. Araçlar ağır ve basitti, gelişim ise neredeyse hiç yapılmadı. Bruno Senna, Pedro de La Rosa, Jarno Trulli ve Lucas di Grassi gibileri takımlardaydı ve ellerindeki çok az ekipman ile çalışabiliyorlardı.

Virgin daha sonra Marussia, sonra Manor Marussia ve sonunda Manor oldu. Jules Bianchi’nin çabaları takıma 2014’te puan getirdi. Caterham puan almadan 55 yarışa çıktı (artı 38 yarış da Lotus adıyla), ancak İspanyol takım HRT, 56 GP yarışına katılmasına rağmen tek bir puan bile alamadı ve rekorun sahibi oldu.

4: En kötü bitirme pozisyonu



Eski zamanlarda 33 aracın başlayabildiği Indianapolis’i ayrı tutarsak, normal grid sınırı 26 araç. Ancak bu sınıra her pist ve sezonda ulaşılamadı, altın çağlarda bile. 80’lerin sonu ve 90’ların başlarında 35 araç piste geliyordu ve en iyi 30’u antrenman ve sıralamaya katılıyordu, dört tanesi yine açıkta kalıyordu.

Eski zamanlarda dayanıklılık da iyi değildi, bir seri yarış dışı kalma, şaşırtıcı sonuçlar doğuruyordu. Yarış bitiminde damalı bayrak altından 15-16 araç geçebiliyordu. 2011 Avrupa GP’ye kadar bu böyle devam etti.

Valensiya cadde pistindeki yarışta 24 pilottan hiçbiri yarış dışı kalmadı ve gariban HRT takımından Narain Karthikeyan 24. olarak en kötü bitirme pozisyonu rekorunun sahibi oldu.

3: En kısa Formula 1 kariyeri



Hayaliniz Formula 1’e girmek, yeterli sponsor desteğiniz yok veya boş yer yok. Bir şekilde bunu yapıyor ve bir Grand Prix’ye başlıyorsunuz, ancak 800 metreden daha fazla yarışamıyorsunuz.

Karşınızda Marco Apicella, Formula Nippon gibi Japon serileri ve Grup C’de parlayan ve çok yetenekli bir İtalyan pilot. Sonra kendi evi Monza’da ve oldukça rekabetçi Jordan’da (1993) yarışma şansı buldu.

Apicella ortalama bir sıralama seansı geçirdi, ancak arka sıralardan başladığınızda ana düzlük sonunda kaza yapma şansınız oldukça yüksektir. Olan buydu ve beş aracın karıştığı kazada takım arkadaşı Rubens Barrichello ile birlikte o da vardı. İkinci bir şansı da asla olmadı.

Alman Andre Lotterer’i de unutmamak gerek, Le Mans 24 Saat galibi olarak Caterham tarafından 2014 Belçika GP’ye davet edildi, ancak motoru yarım tur bile dayanmadı ve hepsi bu oldu.

2: İlk pole ve zafer için en çok bekleme



Onun sabrını düşünecek olursak, “Mark Webber olmak istiyorum” adında bir film çekilebilir. Şimdi bu Avustralyalıyı GP galibi, şampiyon adayı ve dayanıklılık dünya şampiyonu olarak tanıyoruz.

Minardi’de spora başlayan (ve ilk yarışında, kendi evinde puan alan), sonra Jaguar ve Williams’a geçen yeni umut pilotumuz, o zamanlara kadar hiç bir galibiyet alamadı ve şampiyon adayı olamadı.

Red Bull’daki ilk yıllarında bile Webber dayanıklılık sorunlarından çok çekti. Son olarak, 130. yarışında (2009 Almanya GP) sadece ilk kez polden başlamadı, aynı zamanda ilk yarışını da kazandı. Şu ana kadar bunun için en çok bekleyen pilot konumunda. Sabır, bir insanın gücünün göstergesidir…

1: En az araçla başlayan Grand Prix



2005 sezonu, pek çok şeyle birlikte iki lastik tedarikçisi Michelin ve Bridgesyone arasında da zorlu bir savaşa sahne oldu. Michelin en fazla müşteriye sahipti ve Fernando Alonso’nun şampiyon olmasına da yardımcı oldu. Bridgestone ise daha çok Ferrari ve hatta Michael Schumacher için çalışıyordu.

Takımlar ve sürücüler Amerika GP için Indianapolis’e gittiler ve antrenmanlarda Michelin kullanan takımlar ana düzlükten önceki eğimli virajda sorun yaşamaya başladılar. Fotoğraflar ve TV görüntüleri anormal seviyede aşınma ve deformasyon oranları gösterdiler.

Jarno Trulli ve Toyota’sı (Michelin) polden başlıyordu. Ancak tüm araçlar gride çağrılırken, Michelin kullanan tüm takımlar lastik aşınması ve güvenlik sebepleriyle yarışı boykot ettiler. Kırmızı bayraklar söndüğünde pistte sadece iki Ferrari, iki Jordan ve iki Minardi vardı.

Damalı bayrak sallanana kadar bu altılı, tribünlerdeki binlerce insanın yuhalamaları altında öylece devam etti. Olanlar bir yarıştan çok saçmalıktı, ancak Bridgestone, burada masum olan taraftı.

###