2017 Force India pilotları Sergio Perez ve Esteban Ocon, sezon başından beri yakın performanslar gösterip çoğu zaman puan potasında yer aldılar. Ancak Kanada GP’sinde daha iyi lastiklere sahip Ocon’un, Ricciardo’yla podyum mücadelesi verebilmek için takımdan Perez’e yol verdirmelerini istemesi ve Perez’in Ocon’a karşı sert savunma yapmasıyla ikili arasında kılıçlar çekildi. Bu mücadeleden yararlanan Vettel’in Force India’ları geçmesi üzerine Perez ve Ocon 5.’lik ve 6.’lık ile yetinmek zorunda kaldı.
Takım arkadaşları arasındaki gerilim bir sonraki yarış Azerbaycan GP’sinde Perez ve Ocon çarpışınca daha da arttı. Macaristan GP’sinde startta bir kez daha ufak bir temas yaşayan Force India pilotları en sonunda Belçika GP’sinde iki kez daha çarpıştılar. Ocon Perez’in kendisini öldürmeye çalıştığını belirtirken sezon başından beri pilotlarının mücadele etmesine izin veren Force India takımı artık ikilinin mücadele etmesine izin vermeyeceğini duyurdu.
Takım içi mücadeleler her zaman Formula 1’in en gerilimli hikayelerini oluşturmuştur. Araç farkları bu sporda her zaman belirleyici bir faktördür ancak takım arkadaşınızla aynı araca sahipsinizdir ve ona geçilmek yeteneklerinizin sorgulanmasına neden olur.
Jenson Button ve Lewis Hamilton (Mclaren, 2010-12)
2010 yılında Mclaren iki şampiyon pilotla birlikte yarışma kararı alınca bütün gözler bu ikilinin üzerinde olmuştu. Beklentilerin aksine takım içerisinde açık bir şekilde iç savaş çıkmasa da iki İngiliz pilotun birlikte yarıştığı 3 sezon içerisinde sinirlerin gerildiği anlar da yok değildi.
2010 Türkiye GP’sinde Vettel ve Webber’in kazasının ardından Mclaren’ler duble için rahat görünüyordu. Takım Hamilton’a yakıt tasarrufu yapmasını Jenson’a da aynısını söylediklerini belirtti. Ancak Button Hamilton’a yaklaşmaya başladı, takım Hamilton’a Button’ın onu geçmeyeceğini söylese de Button arka düzlüğün sonunda Hamilton’a atak yaptı ve ikili ilk virajın sonuna dek birbirleriyle mücadele ettiler. Hamilton yerini koruyup yarışı kazandı ancak Button dişini göstermişti bile.
Olaylı geçen yağmurlu 2011 Kanada GP’sinde ise Button ve Hamilton ana düzlükte birbirleriyle çarpıştılar, Hamilton süspansiyonunun kırılmasından ötürü yarış dışı kalırken Button ise türlü maceraların ardından yarışı kazandı. Herkes dananın kuyruğunun burda kopacağını düşünse de Mclaren bu gerilimi iyi yönetmeyi başardı.
2012 Belçika GP’sinde ise Hamilton farklı bir aerodinamik paketle yarışmasından ötürü sıralama turlarını 8. tamamlarken zayıf sıralama turları performansıyla bilinen Button ise Mclaren’de geçirdiği 2,5 yılın ardından ilk pol pozisyonunu elde etti. Kanadının düzlüklerde kendisini 0,8 sn yavaşlattığını belirten Hamilton bunu ispatlamak adına Twitter’da telemetri verilerini ifşa etmek gibi bir skandala imza attı. Birkaç yarış sonra Hamilton Mercedes’le anlaşmaya imza atınca Button-Hamilton birlikteliği son buluş oldu.
James Hunt ve Jochen Mass (Mclaren, 1977)
1976 şampiyonu James Hunt için 1977 sezonu sönük geçmişti. Sinirli olmasıyla bilinen Hunt, 1977 sezonunun sondan bir önceki yarışta liderlik için Mario Andretti ile çekişiyordu. İkili finişe 20 tur kala neredeyse tüm gride tur bindirmişti ve sıra Hunt’ın takım arkadaşı Jochen Mass’a gelmişti. Andretti Mass’ı geçmeye çalışırken dışarı taştı ve liderliği Hunt’a bıraktı. Ancak Hunt Mass’a tur bindirirken takım arkadaşıyla çarpıştı ve yarış dışı kaldı.
Kokpitten çıktıktan sonra hışımla piste doğru yöneldince hakemlerden biri Hunt’ı geri çekmeye çalışınca James Hunt hakemi yumrukladı ve bu nedenle 200$ ceza aldı. Garaja döndüğünde Hunt’ın siniri geçmemiş olmalı ki Mass pit alanından her geçtiğinde takım arkadaşına yumruğunu sallamaya devam etti.
Sezon sonunda Mass Mclaren’i bırakıp ATS’ye geçerken Hunt’ın kariyeri inişe geçmeye devam etti.
Rene Arnoux ve Alain Prost (Renault, 1981-82)
Rene Arnoux 1980 yılında iki zafer elde ederek takım arkadaşı Jean-Pierre Jabouille’den 20 puan önd tamamlamıştı. Ancak Alain Prost Renault’ya 1981’de katıldığında işler değişti. Prost 3 galibiyet ve 43 puan elde ederken Arnoux tek podyum elde edip sezonu 11 puanla noktaladı.
1982’de ise Prost hızlı başlayıp Güney Afrika ve Brezilya’da galibiyet elde etmesine rağmen Renault’nun dayanıksızlığı nedeniyle sürücüler birbirine önceki seneden daha yakındı. Paul Ricard’da gerçekleştirilen Fransa GP’sinde, Nelson Piquet’nin yarış dışı kalmasından sonra Renault’lar kendi evlerinde ilk ilki sıraya oturdu. Arnoux kendisine verilen takım emrini dinlemeyince Prost’la araları bozuldu. Arnoux yarışı Prost’un önünde kazandı ve bu Renault’nun elde ettiği ilk duble oldu.
Sezon sonunda şampiyonada ilk dörtteki sürücülerin birbirinden yalnızca 10 puanla ayrıldığını düşünürsek bu hamlenin Prost’un şampiyonluk umutlarına zarar verdiği kolayca anlaşılabilir. O sezon Keke Rosberg tek galibiyet almasına rağmen şampiyonluğu göğüslemişti.
Alan Jones ve Carlos Reutemann (Williams, 1980-81)
Williams 1980 sezonunda toplam 6 yarış kazanmış ve ikinci sıradaki Ligier’in iki katı puan alarak ilk markalar şampiyonluğunu elde etmişti. Aynı zamanda Alan Jones kariyerinin tek dünya şampiyonluğunu kazanmıştı.
O sezon Jones-Reutemann ikilisi gridin en verimli birlikteliklerinden biriydi. Jones galibiyet peşinde koşarken Reutemann düzenli podyumlar elde ediyordu ve Jones ortada olmadığında yarış galibiyetleri elde ediyordu.
Ancak rüya ikili 1981’in ikinci yarışı Brezilya GP’sinde bozuldu. Reutemann takım emirlerini dinlemeyip yarışı kazandı. Buna öfkelenen Jones podyuma çıkmayı reddeti. Pilotların sezon içerisinde birbirleriyle çekişmesi Nelson Piquet’nin şampiyonluğu elde etmesine yol açtı. Sezon sonunda Reutemann Piquet’nin 1, Jones ise 4 puan gerisinde sezonu tamamladı.
Sebastian Vettel ve Mark Webber (Red Bull, 2009-13)
Vettel ve Webber’in arasındaki gerginlik aslında takım arkadaşı olmadan önce 2007 Japonya GP’sinde başlamıştı. Vettel, Webber’e güvenlik aracı ardında çarpınca iki pilotun da kariyerlerindeki ilk galibiyetlerini elde etme hayalleri suya düşmüştü.
2009’da Vettel kardeş takım Toro Rosso’dan Red Bull’a yükselince iki pilot takım arkadaşı oldu ve 4’ü duble olmak üzere 6 zafer elde ettiler. Ancak 2010’da Red Bull’un en hızlı araca sahip olması ve şampiyonluk mücadelesine girişmesi nedeniyle Vettel ve Webber kendileri için daha çok mücadele ettiler.
İspanya ve Monako’daki zaferlerin ardından Webber Türkiye GP’sinde 3. zaferini elde etmek üzereydi. Ancak Vettel’le Webber arka düzlükte “aman aman aman” nidaları arasında yan yana geldiler ve çarpıştılar. “Red Bull’dan ateş fışkırıyor”du, Vettel yarış dışı kalmıştı. Webber ise kanat değişikliğinin ardından yarışı podyumda tamamladı ancak artık Vettel’le arasında “büyük kavga var”dı.
Sezonun ilerleyen bölümlerindeki İngiltere GP’sinde ise sinirler tekrar gerildi. Sıralama turlarında Red Bull, Webber’in güncellenmiş ön kanadını Vettel’e verince Avustralyalı pilot takıma tepkisini sarkastik bir şekilde gösterdi. Ertesi gün Webber yarışı kazanınca telsizden “İkinci pilot için fena değil” takıma imalı bir mesaj daha yolladı.
Sezonun ikinci yarısının büyük bir bölümünde şampiyonayı lider götürmesine karşın Kore’deki kazasıyla şansını azalttı ve son yarış Abu Dabi’de Vettel şampiyonluğu elde ederken kendisi üçüncülükle yetinmek zorunda kaldı.
Webber o seneden sonra bir daha şampiyonluk mücadelesine giremedi. Geçen senekinden dominant Red Bull ile 2011’de yalnızca 1 yarış kazandı. 2012’de iki zafer elde eden Webber, sezonun son yarışında Alonso’yla şampiyonluk yarışı veren Vettel’i startta sıkıştırdı ve Vettel kendisini birkaç viraj sonra orta sıraların kaosunda spin atmış halde buldu.
Vettel hasarı azaltıp şampiyonluğu yakalamayı başardı ancak 2013’te kılıçlar son bir kez daha çekildi. Sezonun ikinci yarışı Malezya GP’sinde Webber lider gitmekteyken Vettel atak yaptı ve ilk sektör boyunca devam eden çekişmenin ardından liderliği ele geçirip yarışı kazandı. Webber finişi geçtikten sonra kızgındı ve Vettel’in önüne sürdü. Podyumda ise gergin bir hava vardı ve Vettel’e “Multi 21” dedi. Bunun takımın pilotlarına verdiği “2 numaralı araç, 1 numaralı aracın önünde kalacak” anlamına gelen bir kod olduğu anlaşıldı. Vettel ise durumu “Uzun lafın kısası; yarışıyordum, hızlıydım, geçtim, kazandım.” şeklinde özetledi. Bu gerilimli takım arkadaşlığı Webber’in sezon sonunda emekli olmasıyla son buldu.
Nigel Mansell ve Alain Prost (Ferrari, 1990)
Mansell 1989’da Ferrari’ye geçtiğinde 2 yarış kazanmış ve bitirdiği tüm yarışları podyumda noktalayarak takım arkadaşı Gerhard Berger’den 27 puan fazla elde etmişti. Ancak İngiliz pilot Prost-Senna savaşının en büyük kurbanı olarak 1990’da Prost’la takım arkadaşı oldu.
O zaman Prost çiçeği burnunda 3 kez dünya şampiyonu, Mansell ise 1986 ve 1987’de mücadeleye girse de henüz şampiyonluk elde edememiş bir pilottu. Prost sezona iyi başlayarak Senna’nın evindeki Brezilya GP’sini kazandıktan sonra sezonun ortasında art arda üç kez zafer kazanarak baskın bir performans gösterdi.
Silverstone’da yaşanan olay ise Mansell için bardağı taşıran son damla oldu. Prost takımın, Mansell’in bilgisi olmadan, araçları değiştirmesini söylediğini öğrenince o haftasonu emekliliğini açıkladı.
Estoril’de Mansell takım arkadaşını startta pit duvarına sıkıştırınca Prost şampiyonluk mücadelesinde Senna’ya değerli pozisyonlar kaybetti. Mansell sezon sonunda emeklilik kararından vazgeçse de Ferrari’de yola devam etmedi ve Williams’a geri döndü, Prost’la tekrar takım arkadaşı olmamak için elinden geleni yaptı ve 1992’de şampiyonluğu elde ettikten sonra emekli oldu.
Nelson Piquet ve Nigel Mansell (Williams, 1986-87)
Nelson Piquet 1986’da Brabham takımını bırakıp Williams’a geçtiğinde takım içi mücadelede yalnızca bir tane kazanan olacağı açıktı. Piquet ne de olsa çifte dünya şampiyonuydu, Mansell ise kariyerinin ilk zaferi için 32 yaşını ve 1985’in sonlarında çıkacağı 72. yarışını bekleyecekti.
Piquet her ne kadar birinci pilot statüsünü çıktığı ilk yarışta, kendi evindeki Jacarepegua pistinde, galibiyet elde ederek pekiştirdiğini düşünse de; sezon boyunca kazandığı 4 yarışa karşılık Mansell tarafından 5 zaferle geçildi. Bu her ne kadar Williams’ın markalar şampiyonasında mührü vurmasını sağlasa da iki pilotun birbirinden puan çalması dörtlü savaşta şampiyonluk şanslarını azalttı. 1986’nın son yarışı Avustralya GP’de Mansell’ın şanssız bir şekilde lastik patlatması sonucu Alain Prost şampiyon oldu.
1987’ye gelindiğinde ise Williams’lar şampiyonluk mücadelesinde bu kez yalnızlardı. 16 yarışın 9’unu kazanan Williams pilotlarından Mansell 6 zaferle galibiyet sayısında öndeydi ancak Piquet istikrarlı ikincilikleriyle Mansell’ın puan olarak önünde yer alıyordu.
Mansell’ın Suzuka’da sıralama turlarında yaptığı kaza onun son iki yarışı kaçırmasına neden oldu ve böylece Piquet üçüncü kez şampiyonluğu yakaladı. Her ne kadar Piquet sonraki sene Lotus’a geçse de aralarındaki sürtüşmeler devam etti ve bir keresinde Mansell’ı “Çirkin ve aptal bir eşi olan eğitimsiz bir mankafa.” olarak tanımladı.
Lewis Hamilton ve Nico Rosberg (Mercedes, 2013-16)
Çocukluklarında yakın arkadaş olan ve kartingde aynı takımda yarışan Hamilton ve Rosberg’in ilişkileri Hamilton’ın 2013’te Michael Schumacher’in yerine Mercedes’e geçmesiyle kayda değer bir biçimde değişikliğe uğradı.
Henüz ikinci yarışlarında 2013 Malezya GP’sinde podyum mücadelesi verirlerken Rosberg’e telsizden Hamilton’ı geçmemesi söylendi ve bu durum Mercedes’in birinci pilotunu seçtiği şeklinde yorumlandı. Rosberg bu duruma telsizden “Bunu hatırlayın.” diye yanıt verdi.
Ancak Alman pilot sonraki 4 yarışın 3’ünde pol pozisyonu elde etti ve Monako ile Silverstone’da galibiyet ederek altta kalmadığının işaretini verdi. Hamilton ise bu duruma Silverstone’da kazanarak ve arka arkaya 4 pol pozisyonu elde ederek cevap verdi.
2014’te gelen V6 turbo düzenlemeleriyle birlikte Mercedes dominant bir araca sahip oldu ve şampiyonluk bu ikilinin arasında geçti. Bahreyn’de destansı bir kapışmaya giriştikten sonra Hamilton yarışı kazandı. Rosberg’in sıralama turlarında, Hamilton tur atarken, Mirabeau’da pist dışına çıkması şüpheli olarak yorumlandı. Macaristan’da Hamilton’ın takım emirlerine uymaması sinirleri gerdi ve ikili, sıradaki yarış olan Belçika GP’sinde birbirleriyle çarpışarak zaferi Ricciardo’ya vermek zorunda kaldılar.
Hamilton 2014’te şampiyonluğu elde ettikten sonra 2015’te daha rahattı ancak 2015 Amerika GP’sinde Hamilton’ın Rosberg’i pist dışına atması ve podyumda Hamilton’ın Rosberg’e şapka fırlatması atmosferi daha da gerdi.
2016 sezonunda ise Rosberg sezonun ilk 4 yarışını ve genelde son 7 yarışı kazandıktan sonra Hamilton ile Rosberg İspanya GP’sinin ilk turunda çarpıştılar ve yarış dışı kaldılar. Ancak iki pilotun sürtüşmeleri son bulmayacaktı ve bu kez Avusturya GP’sinin son turunda çarpışmalarının ardından Hamilton kazandı ve Rosberg gerilere düştü. Sezon sonuna doğru, Hamilton’ın Malezya’da motor patlatması şampiyonanın kaderini etkiledi ve İngiliz pilot son 4 yarışı kazansa da Rosberg’in ikincilikleri onun şampiyonluğu elde etmesine yetti. Alman pilot şampiyonluğu kazanmasından bir hafta sonra Formula 1’den emekli olduğunu açıklayarak son dönemlerin en ilgi çekici takım içi mücadelerinden birine son noktayı koydu.
Lewis Hamilton ve Fernando Alonso (Mclaren, 2007)
2005’te ilk şampiyonluğunu kazanmasından yalnızca iki ay sonra Fernando Alonso 2007 için Mclaren’le anlaşma imzalamıştı bile. Alonso 2006 sezonunu Schumacher’le mücadelesini ikinci şampiyonluğuyla taçlandırarak geçirirken Hamilton ise GP2’yi domine etmekle meşguldü. Hamilton’ın, Mclaren’le yaptığı testlerin ardından seneye Alonso’nun takım arkadaşı olacağı açıklandı.
22 yaşındaki bir çaylağın ilk yarışta takım arkadaşını ilk virajda dışardan geçmesi ve sezonun ilk 9 yarışını podyumda tamamlaması Alonso da dahil olmak üzere birçok insanı şok etti. Hamilton’ın Monako’da Alonso’yla çekişmesinin takım tarafından reddedilmesi küçük bir kriz yaratsa da İngiliz pilot bir sonraki yarış olan Kanada GP’sini kazanarak hayal kırıklığını üzerinden attı. Alonso ise Indianapolis’te ana düzlükte takım arkadaşını yakından takip ederken pit duvarına hamle yaparak takıma mesaj vermeye çalıştı.
Alonso-Hamilton ilişkisi Macaristan’a gelindiğinde ise dibe vurdu. Alonso sıralama turlarının son bölümünde pitte fazla kalarak Hamilton’ın son hakkını baltalayınca grid cezası aldı. Bu olayın ardından takımla da arası gerilen Alonso gemileri yakarak Ron Dennis’i gizli mailleri açıklamakla tehdit etti ve böylece “casusluk skandalı” denen olay açığa çıkmış oldu.
Son iki yarışta Hamilton şampiyonluk için favori bir konumdayken Çin’de yaptığı kaza sonucu yarış dışı kaldı ve son yarışta ise Kimi Raikkonen sahneye çıkarak kariyerinin ilk şampiyonluğunu aldı. Kabus gibi geçen sene, Mclaren’in puanlarının silinmesine, pilotlar şampiyonluğunun Raikkonen’e kaptırılmasına neden oldu ve senenin sonunda Alonso Renault’ya geri döndü.
Didier Pironi ve Gilles Villeneuve (Ferrari, 1982)
Villeneuve ve Pironi’nin rekabeti kısa sürse de Formula 1 tarihinde oldukça dramatik bir etki bıraktı. 1982’de podyumsuz geçen ilk üç yarışın ardından Şahlanan At, Imola’da, kendi evlerinde altın değerinde bir fırsat yakaladı. O yarışta Formula 1 Üreticiler Birliği (FOCA)’nin yarışı boykot etmesi nedeniyle yarışa yalnızca 14 pilot katıldı.
Villeneuve ve Pironi sıralama turlarında hızlı ama dayanıksız Renault’ların ardında üçüncü ve dördüncü sıraları aldı. Renault’ların yarış dışı kalmasıyla birlikte Ferrari rahatladı ve sürücülerine dayanıklılığı sağlama almak ve yakıtı korumak adına tempolarını yavaşlatmalarını söyledi. Villeneuve bu emre uyup yavaşladı ancak Pironi’ye göre mücadele hala canlıydı ve Villeneuve’e atak yaptı.
Villeneuve bunu Pironi’nin tifosilere biraz eğlence vermek istemesine yordu ve liderliği geri aldı. Ancak son turda Pironi, Kanadalı pilotu Tosa’da geçerek yarışı kazandı. Podyum töreninde suratı asık olan Villeneuve yarıştan hemen sonra Monako’ya uçtu. Villeneuve Pironi hakkında şu sözleri söyleyecekti:
“Orayı terkettim çünkü kalsam kötü şeyler söyleyecektim. O (Pironi) oradaydı, yarışı kazanmış bir kahraman gibi görünüyordu, ben ise şımarık ve somurtkan bir hergelenin teki gibiydim. Ona hiçbir söz söylemedim ve onla da bir daha konuşmayacağım. Asla! Savaş ilan ediyorum. Gelecekte kendi işime bakacağım. Bu bir savaş, kesinlikle bir savaş!”
Üzücü bir şekilde Villeneuve sözünü tuttu ve bir sonraki yarışta, Zolder pistindeki Belçika GP’sinde sıralama turlarında Jochen Mass’a çarparak yaptığı kazada 32 yaşında hayatını kaybetti.
Alain Prost ve Ayrton Senna (Mclaren, 1988-89)
Ayrton Senna ile Alain Prost’un rekabeti yalnızca Formula 1’in en muhteşem rekabeti değil, aynı zamanda en acımasızı da.
Lotus’un şampiyonluk için yarışacak kadar güçlü olmadığını düşünen Senna 1988’de Mclaren’e geldiği sırada yanında çifte dünya şampiyonu Prost vardı. Ancak Senna, henüz üçüncü yarışında, Monako’da, tarihin en iyi sıralama turlarından birini atarak, takım arkadaşı Alain Prost’un 1,5 saniye önünde pol pozisyonu elde ederek mührü vurmanın sözlük karşılığını yazdı adeta.
Fransız pilot sıralama turlarında yavaş olsa da Senna’nın kaza yapması sonucunda yarışı kazandı. Yaptığı hatanın ardından daha güçlü dönen Senna, sıradaki sekiz yarışın altısını kazandı ve mücadele ondan sonra daha da çetinleşti. Brezilyalı pilot Portekiz’de takım arkadaşını pit duvarına doğru sıkıştırırken, Suzuka’da şampiyonluğunu ilan etti. Bir sonraki sene ise ikilinin ilişkileri geri dönülmez bir noktaya varacaktı.
1989 sezonunda şampiyonluk bir kez daha sondan bir önceki yarışta belirlenecekti. Yarışın sonlarına doğru Senna Prost’a son şikanda atak yaparken ikili çarpıştı. Prost’un yarışı orada biterken Senna geri dönüp yarışı ilk sırada bitirmeyi başardı ancak kazadan sonra kaçış yolunu kullanarak piste geri döndüğü için diskalifiye edildi ve Prost böylece şampiyonluğu yakalamış oldu.
O sezondan sonra Prost Ferrari’ye geçti ancak ikilinin rekabeti orda bitmeyecek ve şampiyonluk yine Suzuka’da, bu kez ilk tur kazasıyla belirlenecekti.