Sezon öncesi testlerin başladığı bugünlerde, takımların yaptıkları maliyeti çok düşük olan ve eskisine göre sönük kalan lansmanlar ile pilot tercihlerinde sponsoru olan isimlere daha çok yönelinmesi akıllara şu soruları getiriyor: F1 finansal açıdan sağlıklı mı? Takımların bütçeleri ve gelir gider dengeleri nasıl? Mevcut ekonomik model ne kadar başarılı? Biz de Formula 1 Özel’de, bir yandan bu soruların cevabını ararken, bir yandan da F1’in pek bilinmeyen yüzünü, finansal yapısını ele almak istedik.
Öncelikle Formula 1’in sahibinin kim olduğundan bahsedelim. Formula 1 Dünya Şampiyonası, Uluslararası otomobil Federasyonu FIA’nın sahibi olduğu ve sortif açıdan FIA tarafından yönetilen bir yarış serisi. Ancak bu serinin tüm ticari hakları, FIA tarafından 100 yıllık bir süre için Formula Bir Yönetimi FOM’a devredilmiş durumda. Karmaşık mali anlaşmalar ve konsorsiyumlar üzerinden yürütülen FOM’un hisselerinin dörtte üçü ise, İngiliz yatırım firması CVC Capital Partners’a ait. Bir ara ticari olarak F1 hisselerinin %100’üne sahip olan Bernie Ecclestone, hisselerinin büyük çoğunluğunu CVC’ye satmış olmasına rağmen, bu yatırım firması adına F1’i ticari olarak yönetmeye devam ediyor.
1990’lı yıllarda kapanan Brabham takımının eski sahibi olan Bernie Ecclestone, aslında takımları bir araya getirerek FIA’dan aldığı ticari hakları, adeta demir yumruklu bir diktatör olarak yönetiyor ve takımlar ile ciddi bir sürtüşmeye girmekten asla kaçınmıyor. Bay E, son olarak yaşanan mali sıkıntılara rağmen ‘Takımların Tanrı’dan bile daha çok paraları’ var sözüyle yeni bir tartışma yarattı. Buna karşılık McLaren’in takım patronu Martin Whitmarsh 11 takımdan 7’sinin hayatta kalma stratejisiyle yarışmaya devam ettiğini söyledi. Peki ama takımların gerçekte ne kadar parası var?
FOM yarış yapılan ülkelerden alınan aidatlar, televizyon yayın hakları, pist kenarı reklam satışları, padok kulübü gelirleri ile beraber yılda 1.5 milyar doların üzerinde bir gelir elde ediyor. Bu gelirin %47’si karmaşık bir ödül dağıtım sistemine göre, yarışan takımlara dağıtılıyor. Bu para dağıtım sisteminde, takımların her birine eşit olarak dağıtılan sabit bir gelirin yanı sıra; bir önceki yılın takımlar şampiyonası klasmanına göre bazı ödemeler ve Ferrari gibi bazı takımların tarihçesi ve marka değerinden gelen özel bir takım imtiyaz ödemeleri de yapılıyor.
Bu sistemde yaklaşık 700 milyon dolarlık bir bedel 12 takıma dağıtılırken, takımlar şampiyonasında ilk onda yer alan takımlar, ödül parasından daha fazla pay alıyor. Örneğin Ferrari 2011 sezonunu yaklaşık 105 milyon dolarlık bir ödül parasıyla kapatıp şampiyon Red Bull’dan bile daha fazla bir para alırken, şampiyon Red Bull Racing 93, McLaren ise 85 milyon dolarlık bir çek aldı. Aynı yılı 10. sırada bitiren Caterham yaklaşık 30 milyon dolarlık bir ödül parası almasına rağmen, buna karşılık 2011 sezonunda ilk ona giremeyen Marussia ve HRT sadece 10’ar milyon dolar ile yetinmek durumunda kaldı. Şu anda FOM’dan gelen bu paralar olmadan Red Bull, Ferrari, McLaren ve Mercedes dışındaki takımların finansal olarak ayakta kalabilmeleri pek mümkün görünmüyor. İşte bu nedenle de, iş modeli olarak takımların finansal yapılarının sağlıklı olmadığı düşünülüyor.
Peki takımların ortalama bütçeleri ne civarda? Bütçeler konusunda FIA’nın işi sıkı tutması ve takımların da çabalarıyla, 10 yıl öncesine göre %40’lara varan bir tasarruf yakalanmış durumda. 2012 yılı mali raporları henüz açıklanmadığı için 2011’i baz alarak baktığımızda, bütçesi en yüksek olan takımın Ferrari olduğunu görüyoruz. Forbes dergisinin araştırmasına göre, İtalyan takımı 2011 sezonunda yaklaşık 260 milyon dolarlık bir bütçe ile yarıştı. Ferrari’yi bütçe sıralamasında 215 milyon dolar ile ezeli rakibi McLaren takip ederken, Mercedes’in de 210 milyon dolar harcadığı görülüyor. Sezonu şampiyon olarak kapatan Red Bull ise yaklaşık 205 milyon dolarlık bir harcama yaptı. Bu durumda Red Bull’un sadece hız anlamında değil, verimlilik anlamında da Ferrari ve McLaren gibi iki devi geride bıraktığını görüyoruz.
Lotus’un 160, Williams’ın 125 milyon dolar harcadığı 2011 sezonunda Force India 120, Sauber ise 90 milyon dolarlık bir bütçe ile yarıştı. Sene sonu faturalarının toplamı Toro Rosso’da 105, Caterham’da 95 milyon dolar tutarken, en yavaş iki takım Marussia 65 HRT ise 50 milyon dolar harcayarak yılı kapadı. Tabi az önce saydığımız şekilde, bir önceki yılın sezon sonu puan durumuna göre ödül parası dağıtıldığından, başarısız olan takımların daha az gelir kazanması nedeniyle, yukarılara tırmanmak daha da zor oluyor. Öte yandan Avrupa’da etkilerini hala sürdüren ekonomik kriz nedeniyle, takımların sponsor bulması veya mevcut sponsorları elde tutmak da, her geçen sene daha da zorlaşıyor. Buna karşılık, 2012’de 185 ülkenin televizyonlarında toplam 21.000 saat yayınlanan Formula 1, özellikle uluslar arası işler yapan firmalar için hala harika bir pazarlama aracı.
Bernie Ecclestone, geçtiğimiz Ekim ayında Formula 1’i ticari olarak ayakta tutan ve FIA-FOM-Takımlar üçgeni tarafından imzalanan Concorde Anlaşması’nın 2020’ye kadar uzatıldığını ve tüm takımlarla anlaşıldığını açıklamıştı. Bu yeni dönemde, takımların FOM’un gelirinden alacakları payın %47’den %63’e çıkacağı konuşuluyor. Her ne kadar bu artış takımlara ek bir gelir getirse de, 2014’te uygulamaya konacak olan yeni motor ve enerji kazanım sistemleri nedeniyle artan maliyetler yüzünden, mali tablonun çok da fazla değişmeyeceği düşünülüyor. Tabii takımlarla bir dolar için bile dişe diş pazarlık yapan eski takım patronu Bernie Ecclestone’un kızlarının yaptıkları aşırı harcamalar da eleştiri konusu olmaya devam ediyor. Takımlara gelirlerine göre yaşamaları gerektiği ve az para harcayarak da başarılı olabileceklerini söyleyen Bay E, geçtiğimiz sene kızına, 85 milyon dolar karşılığında Los Angeles’ta 5200 metrekarelik bir malikane satın almıştı.
Tüm sıkıntılara rağmen, her sene yeni ülkelere açılan, gittikçe Avrupa’dan uzaklaşıp sıcak paranın bulunduğu Orta Doğu ve Asya pazarlarına kayan, izlenme oranları iyi seyreden Formula 1, diktatör Bernie’nin yönetiminde finansal olarak büyümeye devam ediyor. Ve şu anki işleyişe göre, en azından 2020 sezonuna kadar imzalar atılmış ve spor güvende gibi gözüküyor.