Formula 1 tarihinde iyi ya da kötü anlamda unutulmaz birçok start anı var. Mali Selışık onlardan birkaçını hatırladı.
Her ne kadar telafisi olsa da, Formula 1'de ve diğer tüm motorsporlarında start önemlidir. Çoğumuz için yarışın en heyecanlı anıdır, bir de geçişin çok olmadığı bir pistse eğer yarışın sonucunu dahi belirleyebiliriz startlarda. Bir önceki Grand Prix olan Singapur ise, şampiyonluk tablosunu herkesin beklediğinin tam tersine çeviren bir starta sahne oldu. Vettel'in kazanıp şampiyonada liderliği geri almasını beklediğimiz yarışta Hamilton beşinci sıradan start alarak kazandı. İlk viraja gelmeden Raikkonen, Verstappen ve Vettel temas yaşadılar, sonra tabii ki hiçbir suçu olmayan Alonso'ya da çarptılar çünkü Fernando Alonso olmak bunu gerektirir. Ardından yetmetzmiş gibi, son Malezya Grand Prix'sine dakikalar kala gridde mekanik problem yaşayan Kimi Raikkonen'in aracı, formasyon turu başlamadan hemen önce garaja çekildi, bir daha da garajdan çıkamadı. Biz de bu kritik ve dramatik startlar sonrası farklı nedenlerle akılda kalan startları düşündük.
Kurallar dahilinde illegal startlar
Bir tiyatro oyunu ismi gibi olsa da, böyle startlar var. Nasıl oluyor derseniz, ışıklar sönmeden önce araç hareket ediyor, fakat sensörlerin hareketi algılaması startın resmen verildiği ana kadar gecikiyor. Valtteri Bottas'ın bu sene Red Bull Ring'deki startı, bu anlamda Formula 1'de kusursuz starta en çok yaklaştığımız andı. Bottas'ın reaksiyon zamanı resmi kayıtlarda 0.201 saniye olarak belirlendi. Bu, herhangi bir 100 metreciden daha kötü bir reaksiyon zamanı. Ama araç üstü görüntülere bakıldığında hareketin çok daha erken başladığı görülüyordu. Charlie Whiting pilotların isterse bu riski alabileceğinden bahsetmiş ve tamamen yasal olduğunu söylemişti, ne var ki seneye hatalı start prosedürü değişikliğe uğrayacak. Bu yüzden Bottas'ın startı, F1'deki son kusursuz start olmaya aday.
Gümüş ok gibi fırlamak
Başka bir gümüş oktan bahsediyoruz tabii. 1999 Japonya Grand Prix'sinde Mika Hakkinen'in aldığı start, reaksiyon zamanından çok, herkesin yavaş kaldığı şartlarda çekiş ve yol tutuş bulabilmesi nedeniyle oldukça özel. Formula 1'de ilk viraja gelirken beş-altı araçlık fark yaratmak pek görülen bir şey değildir. Ama Hakkinen'in bu müthiş startı yarışın sonunda onu ikinci ve son şampiyonluğuna taşıdı. Hala iyi bir start nasıl alınır diye düşünüldüğünde akla gelmesi bu anlamda şaşırtıcı değil.
Yükselen ben değilim, bak alçalan diğer pilotlar!
Fernando Alonso'nun Ferrari dönemini hepimiz hayal kırıklıklarıyla anıyoruz. Özellikle de 2013 Brezilya Grand Prix'si sonrası Alonso'nun uzak gezegenlere değen uzun bakışıyla. Sebastian Vettel'in Red Bull dominasyonuna denk gelmek, Alonso'nun şanssızlığıydı. Yıllar geçtikçe gördük ki, İspanyol pilotun bu konuda özel bir yeteneği var ve hala bunu kırabilmiş değil. Ama Ferrari döneminde bir de dikkat çeken, Alonso'nun nefis startlarıydı. Her ne kadar sonunda kazanamamış olsa da, 2011 İtalya Grand Prix'sine dördüncü sırada başlayıp ilk virajı lider döndüğü startı en iyiler arasına girmeli. Özellikle de Rettifilo tribünündeki tifosi sesleriyle birlikte start çok daha izlemesi keyifli hale geliyor.
Tam bilet fiyatına, gridin üçte biri
Doğru tahmin ediyorsunuz. Tabii ki 2005 ABD Grand Prix'sinden bahsediyoruz. Antrenmanlarda Ralf Schumacher'in geçirdiği kaza sonrası Michelin'in doğru lastikleri getirmediğini fark etmesiyle başlayan süreç ve Michelin kullanan takımların start almadığı, altı araçlık gridden oluşan bir start. Amerika'nın gönlünü fethetmeye başlayan Formula 1 ile ilişkilerin koptuğu ve Austin'deki piste kadar düzelmediği o fetret devrinin başlangıcı. Ayrıca FIA, takımlar ve Bernie Ecclestone'ın artık problem çözme konusunda yetkinliğini kaybettiği, iletişimin normal seviyenin çok altında olduğunun ayyuka çıktığı yarış olarak da hatırlayabiliriz 2005 Indy'yi. Lastik savaşı F1'e her zaman keyif kattı, ama o yıl Indianapolis Motor Speedway'de yaşananlar sporun en büyük politik skandallarından.
Kaos, saf ve katıksız kaos
Tabii ki kapanışı Belçika '98 ile yapacağız. Yoğun yağmur altında başlayan yarışta ilk viraj bir şekilde sorunsuz geçilirken David Coulthard'ın hemen sonrasında kontrolünü kaybetmesi, 13 araçlık bir kazaya neden oldu. En büyük kasapların olduğu online serverlarda bile böylesini göremezsiniz. Kırmızı bayraklarla birlikte bir saatlik tamir periyodu geride kaldığında iki aracı da kazaya karışan takımlar yedek aracı kimin kullanacağına da karar vermek zorundaydılar. Bu kadar çılgın başlayan bir yarışın devamının da böyle geleceği çok net bir şekilde anlaşılıyordu. Nitekim öyle de oldu. Schumacher McLaren garajını bastı, Jordan'lar duble yaptı, Damon Hill bir kez daha yarış kazandı. Ama bütün bu çılgınlıklar, o acayip startla başladı.