Liberty Media, sporun kontrolünü devralmasının ardından yaptığı çalışmaları, F1'e yeni bir logo ve kimlik kazandırma işlemi ile sürdürüyor.
Dün gerçekleştirilen sezonun son yarışı Abu Dhabi GP'nin ardından podyum kutlamaları esnasında, uzun zamandır gündemde yer alan logo değişikliği konusu netleşti. Podyum kutlamaları tamamlandıktan sonra, F1'in bundan böyle kullanacağı yeni modern ve daha sade logosu tanıtıldı. CreativeReview sitesi, logo ve yeni kimlik çalışmalarını yürüten Wieden+Kennedy ajansı ile bir röportaj gerçekleştirdi. Biz de bu güzel ve bilgilendirici içeriği, Mark Sinclair'in izniyle sizlerle paylaşıyoruz.
Formula 1, 2018 sezonu öncesinde yeni logosunun yanında yarışlarda da kullanılacak yeni font (yazı tipi) ile ilgili çalışmalarını da açığa çıkardı. Sporun yeniden daha fazla taraftar kitlesine ulaşması yönünde yapılan çalışmaların bir diğer ayağı yeni logo ve kimlikti. Yeni logonun yanında, pistte ve internet sitelerinde kullanılacak yeni yazı fontları hazırlandı. Wieden+Kennedy London ajansından Richard Turley bu projenin başında yer aldı ve onun ekibinin hazırladığı yeni logo, 1994'te Carter Studio tarafından hazırlanan bir önceki logonun yerini aldı.
Bu çalışma, ağustos ayında Formula 1'e pazarlama direktörü olarak katılan Ellie Norman tarafından takip edildi ve değişiklik, Liberty Media sporun yönetimini devralmasının ardından en büyük değişikliği yapmış oldu.
Liberty, taraftarları daha çok spora çekmek için şu ana kadar yarış hafta sonunda yeni FanZones, canlı etkinlikler ve dijital anlaşmalar gibi bazı değişiklikler yapmıştı. Yeni kimlik, F1'i daha heyecanlı hale getirmek için gerekli olan sıradaki adım olarak görüldü. Yeni kimlik ile F1'in tüm ortamlarda logosu ve yazı fontlarıyla daha tanınır olması planlanıyor.
Turley "Bu çalışmadaki enerjimiz, daha çok taraftar odaklı olmasını sağlamak, bunun sporun geleceği, kalbi ve ruhu olacağını anlaşılır hale getirmekti." diyor.
Turley, Formula 1 projesinin Wieden'in daha önce ESPN ile yaptığı çalışmanın devamı olarak geldiğini söylüyor. Daha önce ESPN'de olan Sean Bratches, Liberty'nin F1'i satın almasının ardından idari müdürü olarak atanmıştı. Bratches, memnun olduğu ajans ile F1'de de devam etmek istedi. F1'in yeni sahipleri, yeni taraftarlara nasıl ulaşabileceğine ve mevcut taraftarlarla daha ilgi çekici nasıl iletişim kurabileceğine dair yolları araştırmaya başladılar.
Projenin ilk aşamasında, tüm dünyadaki F1 taraftarların fikirlerini almak için derinlemesine bir araştırma yapıldı. Turley, sonuçların taraftarların bir bölümünün sporla bağının koptuğunu ve şaşalı günlerin geride kaldığını işaret ettiğini söyledi. Bunun yanında açık olan bir şey vardı ki o da F1'deki mühendislik tarafının, insani yönünü geride bırakmış olması. Yani pilotların sürdükleri araçlar, onların yeteneklerini geride bırakmıştı.
Turley "O araştırma ve insanların söyledikleri, bizim spor hakkında bir tasarım ve çalışma yapmamız için bir zemin oluşturdu. Stratejimiz tamamen yoğun bir şekilde taraftar odaklı olacaktı. Başlangıç noktamız buydu. Ardından nasıl bir kimlik gerektiğine dair planı hazırladık." dedi.
Norman, yeniden kimlik oluşturulmasında bu araştırmanın kilit nokta olduğunu düşünüyor. Norman "Taraftarlar; mücadele, rekabet, sporun insani yapısı ve tekerlek tekerleğe mücadele ile sporun sınırda olduğu hissi ile Formula 1 ile olan bağlarını arttırmak istiyorlar. Bu sayede F1'in ulaşılamaz, sadece araç ve işten ibaret olduğu algısından uzaklaşacağız." diyor.
Turley, sonuç olarak kimliğin "hızlı, sürpriz dolu ve dinamik" kimliğini temsiz edeceğini düşünüyor. Logo 3 basit şekilden oluşturuldu. F ve 1 şekilleri, hem araçların hızını, hem de yarış pistlerindeki virajları işaret ediyor.
Projenin etkisi açısından Turley, Designer's Republic ve Pre-Op Art'ın İtalyan tasarımcısı Franco Grignani'ye dikkat çekiyor. tDR'nin bu konuda bahsi ilginç. Şirketin 1990'larda tasarladığı Wipeout adlı oyuna dair estetik çalışmalarına benzer çalışma logo ve yazı fontunda etkisini gösteriyor.
Turley "F1'in bir süredir gelen problemi, logoya sahip olmaları ancak bu logonun gerçek manada bir kimliğe sahip olmamasıydı. Formula 1'in istediği şey daha basit bir şeydi." dedi. Turley, ilk başta F ve 1 kombinasyonunu birleştirmeyi değerlendirdiklerini ancak sonrasında tekrar ayrı tutmaya karar verdiklerini belirtti.
Bu logo çalışması için birçok versiyon hazırlandı ve hatta hepsini bir arada görebilmek için bir kitapçık yapıldı. Ancak tüm bu değerlendirme sürecinde öne çıkan logo, dün açıklanan logoydu.
Turley "Size karşı oldukça dürüst olmalıyım ki, F ve 1 kombinasyonunu bundan daha iyi yapamazdık. Basit ve güzel bir şekilde bunu yaptık. Çok iyi ve oldukça fazla tarihe sahip bir logoya karşı olduğumuzu biliyorduk. O logonun yerine bir şey yapacaksak, bunun bir sebebi ve metadolojisi olmalıydı." diyor.
Bunun yanında logo yalnız başına kullanım için değil, spordaki her türlü çalışma ve sponsorlar da dikkate alınarak tasarlanmış. Her sporun rengine ve görüntüsüne uygun olması yönünde tasarlanmış. Turley "Formula 1, 3. parti sponsorların görsel kimliğine tamamen bağlı bir spor. Tasarımı hazırlarken bunun gerçekten dikkate aldık." diyor.
Logoya uygun olarak genç bir Fransız tasarımcı olan Marc Rouault da yazı fontu hazırladı. Bu kapsamda başlıklar için F1 Regular adındaki yazı fontuna ek olarak F1 Turbo ve F1 Torque adında iki font daha hazırlandı.
Turley ve ekibinin, yeni kimlik oluşumu için ciddi zaman harcadığı açık bir şey. Hazırlanan kimliğin bir çok uygulamada farklı amaçlarda kullanılacağı açık bir şey. Hazırlanan tasarımlar web ortamının yanında pistteki çalışmalarda da etkisini gösterecek.
Ayrıca reklam ajansı için bu çalışma, olağan dışı bir çalışma oldu. Norman "İlk olarak fikirler ortaya koyuldu. Tüm süreç boyunca açık olundu, herkes dinlendi ve işbirliği yapıldı. Onlarla çalışmak kaosa sebep olabilirdi ancak her zaman eğlenceli oldu." diyor.
Turley ise ajans bünyesinde yer alan yetenekli isimlerin, bu büyük tasarım projesinde kendilerini kanıtladıklarını düşünüyor.
tr.motorsport.com