Michael Schumacher, hayatında hiç Formula 1 izlememiş kişilerin bile adını bir kez olsun duyduğu bir efsane… Peki, onu bu kadar özel kılan neydi? Gelin, spor tarihinin en büyük ikonlarından biri olan Schumacher’in geçmişine ve başarılarla dolu kariyerine kısaca göz atalım.
Küçük Bir Kasabadan Dünyanın Zirvesine
Michael Schumacher, Almanya’nın küçük bir kasabası olan Hürth’te dünyaya geldi. 3 Ocak 1969 tarihinde doğan bu küçük çocuğun, tüm dünyanın hayranlıkla izlediği bir sporun efsanesi olacağını kim tahmin edebilirdi ki?
Aynı zamanda Schumi olarak bilinen efsane pilot, genç yaşlardan itibaren yarışlara olan tutkusuyla dikkat çekiyordu. Karting pistlerindeki başarılı performansı sayesinde büyük takımların radarına girmeye başlamıştı bile.
Benetton'dan Ferrari'ye Zaferlerle Dolu Yolculuk
Formula 1 kariyerine ilk olarak Jordan takımında başlayan Schumacher, kısa sürede neden özel biri olduğunu kanıtlar nitelikte performanslar sergilemeye başlamıştı.
Daha sonra transfer olduğu Benetton'da ise ilk dünya şampiyonluklarını kazandı. Bu başarılar, onu Formula 1'in en önemli isimlerinden biri haline getirecek başarılarla dolu bir yolculuğun sadece başlangıcıydı.
Kariyerinin Dönüm Noktası: Ferrari
Kariyerinin Dönüm Noktası: Ferrari
Schumacher'in kariyerindeki en önemli dönüm noktalarından biri Ferrari'ye transferi oldu. 1994 ve 1995 yıllarında üst üste iki şampiyonluk elde ederek ‘’En genç çifte şampiyon’’ ünvanını kazanan Alman pilot, çok daha iyi bir takıma gidip şampiyonluklarına devam edebilirdi. Ama o bunu tercih etmedi.
Uzun yıllardır şampiyonluk hasreti çeken Ferrari’nin yolunu tuttu. Schumi en büyük başarılarını da Ferrari ile kazandı.
Ferrari’ye Takviye Kuvvet
Schumacher'in hemen ardından 1996 sezonuna girilirken iki isim daha Ferrari’nin yolunu tuttu: Rory Byrne ve Ross Brawn.
1994 ve 1995 sezonlarındaki çifte şampiyonlukta çok büyük pay sahibi olan bu iki ismin de gelmesiyle birlikte Schumacher'in etrafında yenilmez bir takım kuruldu.
Ferrari'ye Gitmek Büyük Riskti ama Schumi Risk Almaktan Çekinmedi
Schumacher’in Ferrari’ye transferi, o dönem için çok riskli bir karardı. Zira Ferrari’nin o yıllarda meşhur V12 motoru rakiplerinin gerisinde kalıyordu.
Alain Prost gibi birçok pilotun diline düşmüştü koca marka. Hatta pit ekibi de kötü performansından ötürü dalga malzemesi haline gelmişti. Fakat gün olacak, devran dönecekti…
Rain Master Olarak Anılmaya Başladı
Rain Master lakabı, 1996 İspanya Grand Prix'si sırasında gösterdiği olağanüstü performans sonrası iyice pekişmiş olsa da, Schumacher'in bu şekilde anılmasına neden olan şey kariyeri boyunca yağmurlu havalardaki üstünlüğüydü.
Islak pistlerde öyle iyi kontrol sağlıyordu ki hızı ve cesaretiyle birlikte yağmurlu yarışlardaki üstünlüğü, onu diğer pilotlardan ayıran en önemli özelliğiydi.
Sakatlık Bile Onu Durduramadı
1999'da ayağı kırıldı ve artık eskisi gibi olamayacağı söyleniyordu. Fakat o bir kez daha insanların ne kadar yanıldığını gösterdi. Başarılarına devam etti.
Üst Üste 5 Şampiyonluk
Schumacher, 2000-2004 yılları arasında art arda 5 kez dünya şampiyonu oldu. Evet, insanların dalga konusu haline gelmeye başlamış Ferrari ile birlikte!
2000 sezonunu 108,
2001 sezonunu 123,
2002 sezonunu 144,
2003 sezonunu 93,
2004 sezonunu da 148 puanla şampiyon olarak tamamladı.
2004 sezonundaki şampiyonluk, Schumi'nin kariyerindeki 7. ve son şampiyonluğu olarak kayıtlara geçti.
Açıkçası, bugüne kadar Formula 1 pistleri birçok iyi pilot gördü. Ancak Michael Schumacher başkaydı. Bugün nasıl efsane olarak anılıyorsa gelecekte de başarıları ve ikonik performanslarıyla anılmaya devam edecek.
onedio.com