Red Bull sporcusu Ayhancan Güven, DTM'deki ilk sezonuna hazırlanırken motor sporları spikeri Mali Selışık da DTM'i dünden bugüne değerlendiren özel bir içerikle RedBull.com okurlarıyla buluşuyor.
Deutsche Tourenwagen Masters. Bu üç kelime bu şekilde sıralandığında motorsporları seyircilerinde özel bir heyecan uyandırır. 1980’lerin başından itibaren yarış dünyasında yer alan DTM, ilk günlerinden bu yana pek çok kez değişim geçirdi.
2023’te yeni bir döneme adım atan DTM’de kariyerinde yeni bir döneme adım atan sporcumuz Ayhancan Güven de yarışacak. DTM’i bilen bir seyirci olarak Ayhancan’ın gelişini heyecanla bekliyor olabilir, DTM’in adını ilk kez bu yıl duymuş olabilirsiniz.
Hiç meraklanmayın, her ihtimali değerlendirerek size güzel bir içerik hazırladık. Sezon öncesi yarış moduna girmek için aradığınız her şey burada. Altı noktalı kemerinizi ve kaskınızı takın, başlıyoruz.
Ayhancan Güven'in yarışacağı DTM serisi sezon boyunca Türkçe anlatımla Red Bull TV'de olacak. İlk durakta ise adresimiz: Oschersleben.
DTM Nedir?
İlk olarak 1984’te Deutsche Produktionswagen Meisterschaft (Alman Seri Üretim Otomobiller Şampiyonası olarak çevirirsek hiç fena olmaz) adıyla görücüye çıkan şampiyonanın ilk yılında pek çok tanıdık isim ve türlü çeşitli otomobiller vardı.
E24 kodlu görkemli BMW 635 CSi, hızlı ve zarif Mercedes 380 SL Coupe, shooting brake tabiri henüz ortalarda yokken bu tasarım tanımına uyacak özgünlükteki Rover Vitesse ve Alfa Romeo GTV, en az Michael Schumacher’in F1 padoğunda Texas modasına uygun giyinmesi kadar ilginç bir biçimde Alman pilotların kokpitine geçtiği Chevrolet Camaro Z28 ve Ford Mustang GT, hala Alman pistlerinde turlamaya devam eden Opel Manta, tank gibi Volvo 240 Turbo ve daha niceleri bu yeni şampiyonanın eklektik gridini oluşturuyordu.
Pilot listesinde de durum pek farklı değildi. Formula 1’in puan alan tek kadın pilotu Lella Lombardi’den Michael Schumacher’i Formula 1’e kazandıran menajer Willi Weber’a, sonraları DTM padoğunun olaylı isimlerinden biri haline gelecek Roland Asch’tan geleceğin efsane takım patronu Olaf Manthey’e, F1’de biraz görünüp spor otomobil efsaneleri olan Hans-Joachim Stuck ve Manfred Winkelhock’tan Bavyera Prensi Leopold’a uzanan bir liste düşünün… Değinmediğimiz tek isim, o yıl yarış kazanamayan biri. Sadece o yıl da değil üstelik, kariyerinde hiç DTM yarışı kazanmamış Volker Strycek elde ettiği podyumlarla serinin ilk şampiyonu oldu. Eh, ilk yılında böyle hikayelerin olduğu seri yıllar geçtik bambaşka hikayeleri yazmaya devam etti.
1986’da nihayet o üç harf yan yana geldi: DTM, yani Deutche Tourenwagen Meisterschaft, yani Alman Binek Otomobiller Şampiyonası. 1996-2000 arasında kaybolan seri yeni milenyumla döndüğünde bir “meisterschaft” olabilmesi için yarışların çoğunun Almanya’da düzenlenmesi gerekiyordu. Serinin yönetimi bu engeli Deutsche Tourenwagen Masters ismini alarak aştılar. Kısaltma aynıydı, son maddesi biraz değişse de olurdu. Zaten marka haline gelen açılımı değil, DTM kısaltmasıydı. Bu yüzden seri 2021’den itibaren GT araçlarına geçmesine rağmen DTM ismi korundu.
DTM Efsaneleri
1980’lerin başında neredeyse tüm dünyada binek otomobiller şampiyonaları Grup A standardına uygun otomobillerle yapılıyordu. Avustralya’dan Japonya’ya, Almanya’dan Britanya’ya, benzer otomobillerin kendi şampiyonalarında yarıştığı bir standart vardı. İlk yıllarda bu geleneğin Almanya versiyonu olan DTM zamanla kendi yolunu çizdi ve kendi efsanelerini yarattı. Bazen efsane pistler, bazen efsane pilotlar, bazen efsane araçlar, bazense efsane rekabetler ve olaylar DTM ve motorsporları tarihine kazındı.
Bernd Schneider... Almanya F3 şampiyonu olarak F1’in dip takımlarında kısa süreliğine sürünen Schneider, 1990’ların başında DTM’e tam zamanlı olarak geldiğinde rakiplerinin başına bela olacağı belliydi. 2000’lerin ortasına kadar her zaman şampiyonluk potasında olan Schneider beş şampiyonluğa giden yolda 46 yarış kazanarak serinin en büyük efsanesi haline geldi. İsmini 1930’ların efsane Auto Union (şimdiki Audi) pilotu Bernd Rosemeyer’den alan Schneider, Mercedes-Benz motorsporları tarihinin hatırı sayılır büyüklerinden oldu. Efsane olmaya giden yolda rakipleri Klaus Ludwig, Manuel Reuter, Frank Biela, Nicola Larini ve daha nicelerini de yüceltti.
Alfa 155... Nicola Larini demişken, DTM tarihinin muhtemelen en efsane otomobili bir Alman markaya ait değil. 1993’te Class 1 kurallarına göre üretilen V6 Turbo motorlu, dört çeker, ABS, çekiş kontrol ve F1’de yasaklanan teknolojik gelişmelerden karbon fiber şasiye sığdığı kadarını getiren bir araç düşünün. Üstüne benzersiz İtalyan tasarımının özgün hatları ve hepsi birbirinden güzel renk düzenleri… Bu araç başarılı olmasa da olurdu, ama 41 yarış galibiyeti ve Nicola Larini’nin 1993’teki şampiyonluğu Alfa 155’i DTM tarihine kazıdı. Rakipleri BMW M3 (E30) ve Mercedes-Benz 190E AMG de tüm zamanların en özel mücadelelerine ortak oldular.
AVUS... Berlin’in güneybatısında yer alan neredeyse tamamen dümdüz gidiş-gelişli bir yol düşünün. Grand Prix yarışçılığının ilk yıllarında böyle acayip pistler pek sırıtmazdı, yarış yapılmadığı zamanlarda da roket denemelerinden otomobil testlerine envai çeşit işleve sahip bir tesis olarak kullanılıyordu. İkinci Dünya Savaşı sonrası uzun yıllar motor sporları tarihinin sayfalarına gömülen AVUS’u bulunduğu yerden çıkarmak tabii ki DTM’e düştü. 1980’lerden 1990’ların ortasına kadar biraz kısaltılmış, düzlüklere şikanlar eklenmiş haliyle bu garip pist DTM takviminin unutulmazları arasına girdi.
Makyavelist markalar... DTM tarihinin en tartışmalı olaylarının altında her zaman tek bir sebep yatıyor: Takım emirleri. Özellikle DTM’in 2000’de yeniden doğuşundan sonra padoktaki markaların politik ağırlığı da arttı. 2007 Barcelona bu entrikaların zirvelerinden biriydi. Şampiyona mücadelesi veren Audi pilotları Mattias Ekström ve Martin Tomczyk, iddiası bulunmayan Mercedes pilotları Mika Häkkinen (ta kendisi) ve Daniel la Rosa tarafından yarış dışı bırakıldılar. Bu soğuk savaşın geldiği son nokta ise olayların ardından bitime dokuz tur kala tüm Audi pilotlarının pite gelerek yarıştan çekilmesi oldu. Protestolar işe yaradı diyebiliriz, Audi ve Ekström sezon sonunda şampiyon oldular.
Audi’nin de pitten çıkmış temiz lastik olmadığını söylemek lazım tabii. 2015’te Red Bull Ring’de yağmur altında yapılan yarışta Timo Scheider, dördüncü viraja gelirken frenajını iyi ayarlayamamış görünüp usta bir curlingci edasıyla Robert Wickens’i Pascal Wehrlein’a çarptırarak iki pilotu da yarış dışı bırakmıştı. Hava ve zemin şartları zorluydu, Scheider belki bunu bir hata olarak yutturabilirdi. Fakat canlı yayına yansıyan öyle bir kanıt vardı ki, karar vermek hiç zor olmadı. Audi Sport’un efsane patronu Dr. Wolfgang Ullrich, takım telsizinden “Schien ihn raus, Timo!” yani “Onu dışarı at, Timo!” talimatını vermişti. Ullrich sezon sonuna kadar DTM padoğundan men edildi, Scheider ise bir yarış ceza aldı. Wehrlein 2015 DTM şampiyonluğuna uzanarak serinin tarihindeki en genç şampiyon oldu.
Seri kabuk değiştirse de markaların etkisi değişmedi tabii. DTM’in GT3 Pro kurallarıyla yarıştığı ilk yıl Norisring’deki çok tartışılan final bunun en büyük kanıtıydı. Audi pilotu Kelvin van der Linde’nin şampiyona lideri Red Bull sporcusu Liam Lawson’a bilerek çarptığı yarışta Mercedes ilk iki sıradaki pilotlarını yavaşlatıp Maxi Götz’e yarışı kazandırarak şampiyonluğu almıştı. Serinin yöneticisi Gerhard Berger (ta kendisi) olayların ardından gözüne uyku girmediğinden yakınmıştı. DTM yönetimi 2022 sezonu öncesinde sıralama turları veya yarış sonucuna etki edebilecek herhangi bir mesajı yasaklayan kuralları yürürlüğe koydu.
DTM’de ilk Türk: Ayhancan Güven
DTM benim uzun yıllar seyirci olarak, bir dönem anlatıcı olarak özel bir gönül bağıyla sevdiğim ve takip ettiğim bir seri. Häkkinen, Coulthard, Ralf Schumacher, Alesi, Frentzen gibi F1’den aşina olduğum isimleri, Gary Paffett’tan Mattias Ekström’e nerede görürsem göreyim aklımda hep DTM pilotu olarak kalacak efsaneleri, Kanadalı olmasına hep şaşırdığım Bruno Spengler’i, bir ara F1 emeklilerinin keyif yapmaya geldiği seri olarak ünlenen DTM’i kazanıp F1’e giden Paul di Resta ve Pascal Wehrlein’ı, dünyanın en iyi aktif pilotları arasında adı geçmediği her listede biraz haksızlık edildiğini düşündüğüm René Rast’ı izlerken içimde hep bir eksiklik taşıdığımı çok sonraları fark ettim: Bizim de burada bir pilotumuz olmalıydı.
Eurosport yayınlarına yorumcu olarak gelen genç bir yarışçıyken Ayhancan’la tanıştık, ikimizin de kariyerleri ilerlerken yollarımızın kesiştiği çoğu anda sohbet bir şekilde DTM’e geliyordu. Kaskınızın üstünde bir tavan varsa ve asfalt bir zeminde yarışıyorsanız gidebileceğiniz en büyük serilerden biri DTM’di ve Ayhancan’ın da bir şekilde o gridde yer alması lazımdı.
Bir Porsche pilotu olarak Ayhancan Güven’in tam zamanlı olarak DTM’e geçmesinin yolu da Stuttgart merkezli markanın DTM gridinde yer almasından geçmeliydi. Bu yüzden GT otomobillerine geçiş Ayhancan ve Türk motorsporları için olumlu bir hamle oldu. Porsche Carrera Cup’tan önce ADAC GT Masters’a geçen Ayhancan, 911 GT3’e alıştı. Alışmakla da kalmadı, pol, galibiyet ve podyumlarla son ana kadar şampiyonluk mücadelesi verdi. Yine aynı yıl Norisring’de bir hafta sonu DTM’de yarışarak seriyle ilk merhabalaşmasını yaptı, başarılı performansıyla iz bıraktı. Sezonlar bitip de kış arası geldiğinde kader ağlarını ördü, Gerhard Berger’in başında olduğu ITR şirketi dağılınca DTM’in ticari haklarını Alman Otomobil Kulübü ADAC satın aldı. Böylece Red Bull sporcusu Ayhancan Güven doğal bir biçimde zaten DTM çatısı altına girmiş oldu.
Yükselen genç yetenekler arasında geleceği en parlak pilotlar arasında gösterilen Ayhancan, DTM’de hiç yarışmamış olmasını ilginç bulduğum Timo Bernhard’ın takımıyla bu yıl bir Porsche pilotu olarak DTM’de yarışacak. İki kez Le Mans 24 Saat, iki kez Dünya Dayanıklılık Şampiyonası ve Atlantik’in her iki tarafında sayısız prototip ve GT yarışı kazanan Bernhard’ın sadece takım patronu olarak değil bir mentor olarak da Ayhancan’a büyük katkı sağlayacağından eminim.
Ayhancan, 2023 sezonunda DTM şampiyonları René Rast ve Marco Wittmann gibi büyük isimlere, van der Linde kardeşlere, Dries Vanthoor, Ricardo Feller ve takım arkadaşı Laurin Heinrich gibi genç yeteneklere karşı kendini gösterecek. Biz de sadece izleyerek gururlanmakla kalmayacak, DTM’deki ilk Türk pilot Ayhancan Güven’i kaliteli spiker kadromuzla Red Bull TV’de sizlere büyük bir keyif ve heyecanla anlatacağız. Şimdiden sizlere iyi seyirler, Ayhancan’a ise başarılar dileriz. Takipte kalın!
redbull.com