“Her ne kadar sosyal medya, hayatımızın bir parçası olduysa da, direksiyondaki sürücülerin internet kullanması, sürüş güvenliğini tehlikeye sokuyor!..”
Otomobil Ar-Ge'sinde "güvenlik", en çok önem verilen konu… Fren destek sistemleri, hava yastıkları, kaza önleyici radar ve sensörler, sürücünün yorgunluğunu takip eden elektronikler, vesaire… Eğer güvenlik bu kadar önemli ise, otomobillerin içinde her markanın geliştirmeye en çok meraklı olduğu infotainment sistemlerine de dikkat edilmeli!..
Araç içi bilgi sistemleri, artık internete bağlanıp, navigasyonda 3 boyutlu gerçek fotoğraflı haritaların kullanılmasını sağlıyor, bulunduğunuz yere en yakın restoran ve park yerlerini gösteriyor, haber sitelerinde sörf yapılmasını sağlıyor…
Araçlarda internetin bir diğer avantajı da, iletişim!.. VOIP programlarla dünyanın dört bir tarafıyla telefon görüşmesi yapabilmeniz de mümkün, hatta görüntülü video konferans da artık mümkün…
Facebook ve twitter gibi "durum bildirimi" mesajlarını takip etmek de, markaların, tükecilerin hoşuna gitmek için otomobillere "koydukları", yoldayken bile sosyalleşme olanağı…
Halbuki, otomobillerin tüm göstergeleri neden çok sade ve anlaşılır, göz ucuyla okunur, tasarlanır?.. Navigasyonlara adres yazmak için neden her marka, mümkün olan en hızlı metodu geliştirmeye çalışır?.. Neden, telefonu ya da diğer araç özelliklerini kullanmak için, artık neredeyse her otomobilin direksiyonunun üzerinde "sesli kumanda" tuşu var?.. Cevap, çok basit: Sürücünün gözü yoldan ayrılmasın, dikkati dağılmasın!..
Oysa, SMS ve hatta e-mail'leri bile sesle "okuyan" otomobiller, twitter ve facebook bildirimlerindeki fotoğraf veya videolar için direksiyondakinin ekrana bakmasını gerektiriyor ve tehlikeyi başlatıyor!..