1875 yılında Bohemya’da doğan Ferdinand Porsche olmasaydı ne dünya devi Volkswagen, ne de lüks otomobil üreticisi Porsche milyar dolarlar kazandıkları bu günlere gelebilirdi. Otomobillere olan büyük tutkusunu babasının yanında çıraklık yaparak başlayan Ferdinand Porsche, devasa bir otomotiv imparatorluğu kurdu.
İlk başlarda Viyanalı otobüs üreticisi Lohner adına çalışarak Avusturya imparatoru Franz Josef için otobüs üretiminde yer alan Ferdinand Porsche, günümüzde birçok mühendisin üzerinde çalıştığı elektrikli motoru geliştirdi. Porsche tarafından geliştirilen bu elektrikli motor, 1900 yılında düzenlenen Paris Dünya Fuarı’na damgasını vurdu.
Elektrikli motoru geliştirmesiyle birlikte genç yaşına rağmen büyük bir şöhrete kavuşan Porsche, iki diktatörle mücadele etmek zorundaydı: Adolf Hitler ve Josef Stalin.
Ancak Ferdinand Porsche asla yılmadı ve bu iki diktatörü asla dikkate almadı: o bir mucit ve sadece kendi tasarımıyla ilgilenen bir geliştiriciydi. Sonunda kime çalıştığının önemsiz olduğunu düşünen Ferdinand Porsche, siviller için mi yoksa ordu için mi tasarım ve üretim yaptığını dahi bilmiyordu.
1. Dünya Savaşı için Avusturya imparatorunun ordusuna uçak motoru tasarlayan Porsche, ağır silahları taşımak üzere traktör tasarımını da üstlenmişti. Ardından Daimler için Stuttgart’ta spor otomobiller üzerinde çalışan Porsche, burada deneyimine deneyim kattıktan sonra oğlu Ferry ile birlikte bir mühendislik firması kurdu. Baba ve oğul Porsche, mühendislik firmaları ile Alman otomobil üreticisi Zündapp ve Alman motosiklet üreticisi NSU’ya hizmet verdi.
1932 yılında ise Moskova’dan bir heyet Ferdinand Porsche’yi Stuttgart’taki ofisinde ziyaret etti. Bu ziyaretten kısa süre sonra Stalin Porsche’yi Sovyetler Birliği’ne davet etti. Ferdinand Porsche’un oğlu Ferry Porsche daha sonra otobiyografisinde şu sözlere yer verdi: “İlk önce daveti çok ciddiye almadık ancak daha sonra anladık ki her şey oldukça ciddiydi.”
Stalin bu daveti, endüstriyel devrimi Sovyetler Birliği’ne getirmek için yapmıştı. Sovyetler Birliği’nin uçak ve otomobil fabrikalarını Porsche’ye gezdiren Stalin, üretimin başına geçmesi için Porsche’ye teklifte bulundu ancak Porsche bu teklifi geri çevirdi.
Eğer Porsche Stalin’in teklifini kabul etmiş olsaydı, VW Beetle Batı Almanya’nın savaş sonrası ekonomik mucizesi değil Sovyetler Birliği halkının Lada’sı olacaktı.
Yalnızca 2 yıl sonra Porsche’ye bu sefer bir diğer diktatör, Adolf Hitler tarafından bir teklif götürüldü. Teklifte bir galon benzin ile 65 km gidebilecek, 100 km hız ile 2 yetişkin ve 3 çocuğu taşıyabilecek, aynı zamanda uygun fiyatı ile halkın kolayca satın alabileceği bir küçük otomobil üretmesi teklif edildi.
Teklifi kabul eden Porsche, sunduğu tasarım beğenilince 1935 yılındaki Almanya Otomobil Fuarı’nda Hitler’in “bu başarılı ve zeki tasarım mühendisi Porsche’ye şükranlarımı sunuyorum” sözleriyle takdir edildi. Böylece “vosvos” olarak bildiğimiz ünlü Volkswagen Beetle modeli doğmuş oldu.
1937 yılında Adolf Hitler'den Alman Ulusal Ödülü madalyasına layık görülerek SS olarak bilinen Nasyonel Sosyalist İşçi Partisi’ne de mecburen katılan Porsche, ikinci dünya savaşı boyunca Nazilerin zırhlı araçlarını tasarladı.
Savaşın ardından tutuklanarak Fransa’da hapse atılan Porsche, 1947 yılında kefaletle serbest bırakıldı. 30 Ocak 1953 yılında hayata veda eden Ferdinand Porsche, arkasında dünyanın en çok tercih edilen spor otomobil markası olan Porsche imparatorluğunu çoktan kurmuştu.