Formula 1 kariyerine 2006 sezonunda başlayan, dünya şampiyonu Keke Rosberg’ün oğlu Nico Rosberg, 111 yarışlık kariyerinin ilk pol pozisyonunu cidden bileğinin hakkıyla kazandı. Yalnızca takım arkadaşı Michael Schumacher’e değil, Lewis Hamilton’a da yarım saniye fark atarak ilk cebi alan Alman pilot, öyle ki ikinci hakkını atmaya bile gerek görmeyerek aracından indi. Diğerleriyse çaresizce onun derecesini geçmeye çalıştılar, ancak mümkün olmadığını anlayınca birçoğu turunu yarıda kesip pite girdi. Nico Rosberg’ün bu turu, bana göre Felipe Massa’nın 2008 Singapur GP’sinde, Sebastian Vettel’in 2010 Macaristan GP’sinde, Lewis Hamilton’ın 2008 Çin GP’si ve Kanada GP’sinde attıkları mükemmel turların yanındaki yerini aldı. Yalnızca rakiplerine attığı fark değil, araçtan alabileceği tüm saniyeleri koparan cidden mükemmel bir tur olduğu için. Nico Rosberg, sadece S-DRS (Süper DRS olarak bu şekilde kısaltacağım bundan böyle) kullanılan sektörlerde değil, 2. sektör gibi orta ve hızlı virajların olduğu sektörde de en hızlı isimdi. Büyük büyük tebrikler.
Geçen sezon ilk üç yarışın sıralama turlarında ilk üç sırayı alan pilotlara baktığınızda, Red Bull’un 5/9′luk bir orana sahip olduğunu görüyorsunuz. Bir yıl sonra bu oran kaç oldu dersiniz: 0/9. Buna karşılık Mercedes, 0/9′luk oranını 3/9′a yükseltmeyi başardı. Geçen sezon ilk üç yarışta sadece Vettel, Webber, Hamilton ve Button pol mücadelesi verirken, bu yıl Grosjean, Raikkonen, Kobayaşi, Hamilton, Button, Rosberg, Schumacher gerçek anlamda pol için savaştılar. Bu sezon beklediğimiz o gerçek rekabet düzeyini bize vermeye başladı bile. Çin GP’sinin sıralama turlarında Q2′de 17 pilot sadece ve sadece 1,2 saniye aralığında dizildiler. Bu da her iki pilot arasında ortalama 0,07 saniye fark olduğu anlamına geliyor. Bu rakam, Nico Rosberg’ün pol turunun ne kadar müthiş olduğunun altını bir kez daha çiziyor böylece. Gridin bu kadar yakın olduğu bir yarışta 0,5 saniye fark atabilmek… Her yarışçının hayatında bir tur vardır ve Rosberg bu turu bugün kullandı.
Takım arkadaşıyla arasındaki yarım saniyelik farka baktığınızda Schumacher’in ezildiğini düşünebilirsiniz, ancak durum hiç de öyle değil. Lewis Hamilton’dan sadece binde 7 saniye yavaş bir tur atan Schumacher’in turu da oldukça iyiydi. İkinci sektör zamanı, Hamilton’dan daha hızlı ki bu, onun da S-DRS olmadan fark yaratabildiği anlamına geliyor. Mercedes için önemli bir gelişme. Zaten Schumacher’in basın toplantısındaki samimi rahatlığı ve gülümsemesi de bunun altını çiziyor. Rosberg, sadece onun değil, kimsenin geçemeyeceği bir tur attı, dolayısıyla dövünmesinin anlamı yok. Kendisinin de gayet iyi iş çıkardığının farkında, Rosberg’ün içten tebrik etti. Bana sorarsanız, takım arkadaşını geçmeyi başardığı bir önceki yarış Malezya’nın sıralama turlarında aldığı 3.’lüğe nazaran bugün daha da mutlu, hem de Rosberg’e 0,5s geçilmesine rağmen. Küçük da olsa araç ayarlarında bir farklılık olabileceği sinyalini de veriyor bu. Rosberg, Q3′ten önce aracın ayarlarında oynama yaptığını söylemişti. Belki de bugün polü alıp, yarışı önden götürmek istemiş olabilir. Çok ilginç olacak yarınki yarış, çok!
Bugün aslında sıralama turlarında yıldızı parlayan çok insan var. Rosberg, dikkatleri o kadar çok çekti ki, onun dışında kalan herkesi de sanki kötüymüş gibi gösterdi. İlgisi yok aslında. Son iki sezonda sürekli olarak sıralama turlarında sorun yaşayan Kobayaşi, sonunda şeytanın bacağını kırmışa benziyor. “Attığım turda sürekli önden kayma yaşadım, bu dereceyi nasıl yaptığımı anlamadım,” diyen Japon pilotun Schumacher’den sadece 0,1 saniye geride olduğunu, Button’ı, Webber’i, Alonso’yu geride bıraktığını belirtelim. Takım arkadaşının 0,8 saniye gerisinde kalmasına rağmen Perez’in de Q3′te Alonso’yu geçmesi Sauber’i orta gruptan çıkarıp ön gruba yaklaştırıyor. Aynı motoru kullandıkları Ferrari’yi bir önceki yarışta sonuna kadar zorlamaları ve hattâ onlardan daha hızlı olmaları, burada da normal koşullar altında sıralama turlarında geçmiş olmaları, Sauber’i Ferrari’nin önüne çıkarıyor, Maranello ekibini de sorular içinde bırakıyor. Ferrari’nin ne kadar yanlış bir yola saptığını buradan anlayabiliriz. Neyse bu hafta sonu Massa en azından Alonso’yla arasındaki farkı 0,3 saniyeye indirebildi.
Kimi Raikkonen, bana kalırsa yarış galibiyeti için en şanslı adaylardan olsa da, sıralama turlarından sonra pek memnun değildi. Araçtan alabileceği her şeyi almasına rağmen ön gruptan bu kadar uzak olmayı beklemediğini söyledi. Aslında Rosberg’ün turunu bir kenara bırakırsak Raikkonen’in ve Lotus’un hızı o kadar da yabana atılır cinsten değil. Fin pilotun, iki yıllık verdiği aranın rekabetçiliğini ve süratini etkilemediği bariz. Üçüncü yarışta farkını ortaya koymaya başladı Raikkonen, şimdiden şikayete başlayıp takımı baskı altına alıyor. Bu çok önemli, zira Kubica da önce BMW’de sonra Renault’da bunu yapıyordu, tıpkı Alonso gibi. Yarın dördüncü cepten başlayacağı yarışta, zafer şansını çok yüksek buluyorum Kimi’nin. Kobayaşi ve Sauber, sıralama turlarındaki performanslarını yarışa aktarabilirlerse, lastikleri hassas kullanabilmeleri sayesinde yarışı rahatlıkla alabilir, ancak onların, normal şartlar halinde yarış kazanacak hıza sahip olup olmadıklarını henüz bilmiyoruz.
Mercedes şu an için yarışı kazanabilecek performansa sahip değil gibi duruyor. DRS’in de Çin’de oldukça etkin olduğunu düşünürsek, lastikleri aşınmaya başladığında Mercedes motorunun gücünü savunma amaçlı olarak kullanamayabilirler. Dolayısıyla gerilere düşebilirler. İşte bu noktada Raikkonen’in ve Kobayaşi’nin süratleri ve lastik kullanımları da devreye girecek. Karışık bir grid olduğu için, şu anda yerlerini yadırgayan pilotlar da ön sıraları karıştıracaklardır. Lewis Hamilton ve Jenson Button bu anlamda liderin kim olacağını etkileyebilirler, hatta yarışı bile kazanabilirler. Cuma antrenmanlarında yarış hızı oldukça iyi olan Red Bull da Webber’le ön sıraları zorlayabilir. Dolayısıyla yarışı kazanabilecek pilot sayısı şu anda inanılmaz çokmuş gibi görünüyor, bu da enfes bir yarış izleyeceğimiz anlamına geliyor. Özellikle gece yağacak yağmur pistteki kauçuğu temizlerse, o zaman kalkışta da temiz/pis cep ayrımı ortadan kalkacak ve herkes eşit düzeye gelecek. Yarışa 11. sıradan başlayacak Vettel’in, yarışa istediği lastikle başlayabileceğini, elinde fazladan yumuşak lastik olduğunu hatırlatalım. Takım arkadaşı Webber’den farklı olarak eski egzozu kullanan Vettel, bana kalırsa burada bir hata yaptı, ama tabii cuma günü antrenmanlarda araçtan ve dengeden oldukça memnundu. Dolayısıyla buna rağmen yeni egzoza geçmesi de saçma olurdu. Takım arkadaşıyla arasındaki 0,3 saniye farkın kaynağı bu olabilir.
Bu seneki lastiklerin bir özelliği, optimum çalışma aralığının çok hassas olması. Eğer bu aralığın dışındaysanız, araçta çıplak hız ne kadar olursa olsun performans üretemiyorsunuz. “Q2′de üç kez aynı turu aynı şekilde attım, ama olmadı,” diyen Vettel’in söylemeye çalıştığı şey bu. Dolayısıyla hava sıcaklığı da yarınki yarışta büyük bir rol oynayabilir. Mercedes’in lastiklerinin optimum aralığı çok dar olduğu için yarışlarda yüksek aşınmayla karşılaşabiliyor, dolayısıyla da iyi bir yarış çıkarma olasılıkları, bu aralığı yakalamış olmalarına bakıyor. Bu da rakiplerine göre biraz düşük. Sauber bu konuda en iyilerden biri, kez McLaren. Red Bull’un da aynı şekilde bir avantajı var. Mercedes, lastikleri iyi ısıtıp stint başlarında hızlı olsa da stint sonlarına doğru lastiklerinde ömür tükenmiş oluyor. İstikrarlı bir şekilde tur atabilmek önemli. Bu da ciddi biçimde hava sıcaklığına bağlı. Yarınki yarışta hava bulutlu ve sıcak gibi görünüyor, ancak her an yağış gelebilir. Ön grupta yeni set lastiğe sahip olan tek pilot Rosberg. Mercedes, oldukça dar olan optimum aralığını bulabilirse, Alman pilot ilk yarışını kazanabilir. Bakalım.
aliünal