Tüm dünya tarafından öncülüğünü yaptığı güvenlik teknolojileriyle (üç noktadan etkili emniyet kemeri, yan airbag, güvenlik kafesi v.s) tanınan Volvo, bu imaja rağmen ticari anlamda çok zor günler geçirdi. Zor günleri atlatmış gibi görünen Volvo giriş yaptığı D segmentinde piyasaya sunduğu Premium Hatchback V40 ile pazarda yeniden büyük aktör olmayı hedefliyor.
Bu İkili Premium Hatchback Segmentini Karıştıracak: Volvo V40 v.s Mercedes Yeni A Serisi
Mercedes ise ilk kez 1997 yılında piyasaya sürdüğü ve denge sorunu nedeniyle ilk partisini geri çekip stabilite kontrol sistemi ile donattığı A Serisini 2013’te bambaşka bir kimlikle piyasaya sürdü. Üstelik Renault ile yapılan teknolojik işbirliği sonucu Fransız firmanın motor ve şanzımanını kendi sürüş dinamiklerine uyarlayarak. Sürüşümüz sırasındaki izlenimlerimizi aktarırken zaten değineceğiz ama şurası bir gerçek ki yeni A serisi Mercedes-Benz’in, en azından ticari anlamda uzun yıllardır gerçekleştirdiği en başarılı hamle.
Tasarım
Volvo V40’tan başlayacak olursak, öncelikle belirtmemiz gereken nokta otomobilin çok akıcı ve güçlü bir görünüme sahip olması. Aerodinamik tasarımı otomobili ilk bakışta rakipleri Audi A3 ve BMW 1 serisine göre çok daha büyük gösterse de, aslında aradaki boyut farkı çok da fazla değil.
Uzun yıllardır alışılagelmiş şekilde enine yerleştirilmiş motor, alandan tasarruf edilmesini sağlayıp yolcular için daha ferah bir kabin tasarlanmasını sağlamış. Test sırasında kullandığımız 1.6 litre benzinli, 150 beygir güç üreten motor, 1500 kg’mı aşkın alüminyum gövdeyi taşımakta zorluk çekmek bir yana uçurmaya yetiyordu. Bu yüksek güce ve performansa rağmen Volvo V40 önlerde kullanılan MacPherson ve arkadaki çok noktadan süspansiyon sistemiyle hemen her hızda beklenenin ötesinde bir stabiliteye sahip. Bozuk yollarda ve kasisleri biraz da olsa hissettiren bir süspansiyon sertliğine sahip Volvo V40, bu ufak rahatsızlık karşısında size özellikle virajlarda koşulsuz güven hissi sunuyor.
Mercedes-Benz’in yeni A serisi ise dış görünümde selefine göre tam bir devrim niteliği taşıyor. Özellikle önden ve yandan bakıldığında çok heybetli, akıcı ve güçlü bir görüntü sunan A serisinin maskülen hatları, arka bölümde biraz yumuşasa da otomobilin genel hatları çok güzel ve uyumlu.
Yeni hatlar otomobilin rakipleriyle rekabet şansını da arttırır nitelikte. Zira eski A serisi rakipleri olması gereken Audi A3 ve BMW 1 serisinden ziyade, dış görünüm olarak Volkswagen Polo ile eş segmentte olduğu izlenimi uyandırıyordu. Ancak Mercedes-Benz yetkililerinin de belirttiği gibi temiz bir sayfa açılan A serisinde otomobil artık segmentin gerekliliklerine çok daha haiz ve lüks sportif hatchback tanımına çok daha uygun hale gelmiş durumda.
Otomobilin far tasarımı, geniş ön ızgarası ve far kenarlarındaki led far lambaları da, yeni A serisinin üst segmentteki kardeşleriyle aynı mimiklere sahip olmasını sağlamış. Yani en azından dışarıdan bakıldığında gururla Mercedes sahibiyim diyebiliyorsunuz.
Kabin
Volvo V40 kabinde kesinlikle makul bir genişlik ve arkada seyahat eden yolcular için yeterli diz ve baş mesafesi sunuyor. Hafızalı ve elektronik konrollü ön koltuklar ise sportif bir hatchback’e göre ilk anda biraz yüksek konumlanmış gibi görünse de, sağladığı yol görüşü açısından mükemmele çok yakın. Arka koltuklar ise hatchbacklerde alışılanın aksine biraz yüksekte ve yolu neredeyse önde oturanlar kadar iyi görebilmenizi sağlıyor. Volvo V40’ta arkada seyahat etmek, özellikle bu açıdan şimdiye kadar yolculuk ettiğim ve kullandığım tüm otomobillerden daha keyifli hale gelmiş durumda.
Dijital göstergelere ve geniş bir navigasyon/bilgi ekranına sahip V40’ta kullanılan LCD donanım her ışık seviyesinde çok rahat takip edilebilirken, kadran eco/sport/elegance olarak üç farklı tasarımda kullanılabiliyor. Ayrıca ortam ışıklarının rengini bile değiştirebilmeniz, o anki ruh halinize mükemmel uyum sağlayan küçük ama önemli bir detay. Konsol tasarımı ise son birkaç seneki modellerle aynı şekilde tasarlanmış, sade ama seçkin bir görüntüye sahip. Otomobilin sahip olduğu cam tavan, ayrıca mutluluk verici. Neden bilmem ama açılsın ya da açılmasın, cam tavan bana her zaman mutluluk vermiştir. Koltuklarda ve kapı içlerinde kullanılan deri son derece kaliteli. Otomobilin koltuk tasarımı da daha ziyade konfora yönelik görünse de, özellikle virajlarda sizi çok iyi sarıyor ve güvenli sürüş hissini destekliyor.
Mercedes’e gelecek olursak, otomobilin dışındaki güçlü ve sportif görünüm, iç tasarımda da devam ediyor. Mercedes’in klasikleşmiş havalandırma ızgaralarının kontrast renk ve malzeme kullanımıyla detaylandırılmış hali otomobilin iç mekanda kökleriyle bağlılığını ortaya koyuyor.
İç tasarımda her ne kadar B Serisi ve CLA ile aynı alt yapıyı paylaşsa da yeni A Serisinde pek çok detay, firmanın segmentte ana rakip olduğu Audi ile rekabet için özenle tasarlanmış. Mercedes A serisi size iç tasarımda kesinlikle bir süper otomobil kullandığınız hissi vermiyor ancak yine de sınıfının gerekliliklerini yerine getiren, özellikle selefine oranla çok ama çok daha şık bir tasarıma sahip.
İç mekanda standart olarak gelen 5.8 inçlik ekran yine Renault’un yeni Clio modelindeki ekranla aynı ancak çözünürlük kalitesi olarak Volvo V40’ın yanına yaklaşamıyor. Konumlandırıldığı yer de emanet bir görüntüye sebep oluyor. Buna rağmen Mercedes’in yarış konseptindeki koltukları, sportif ve ele mükemmel oturan direksiyonu bu detayları üstünkörü geçmenize neden oluyor. Mercedes denildiği noktada kafanızda standartlar varsa belki biraz hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz fakat hedeflediği kitle itibariyle Mercedes-Benz tasarım departmanı iyi iş çıkartmış ve satış rakamları da bu daha ulaşılabilir Mercedes’in doğru bir hamle olduğunu gösteriyor.
Özellikle hedeflenen genç ve dinamik müşteri grubu bu otomobilin dış ve iç tasarımına vurulacaktır.
Sürüş
Volvo V40’ın T3 modelinde kullandığı Ford altyapısına sahip 150 beygir güç üreten motoru kesinlikle sınıfının en atak motorlarından birisi. Öyle ki gaza dokunduğunuzda 1500kg’mı aşkın gövdesine rağmen sizi koltuğa yapıştırma görevini başarıyla yerine getirebiliyor.
Altı ileri manuel şanzıman ise oranlar açısından başarılı olsa da vitas geçişlerinde ufak bir dikkatsizlik durumunda çok sarsıntılı olabiliyor. Yine de üçüncü viteste 5.500 d/dk’da 150 km’yi görebileceğiniz, uzun altıncı vitesi sayesinde 1500 devirde 90km ile rahatlıkla ve boğulmadan sürüş gerçekleştirebileceğiniz, bunun karşılığında stabil ve dikkatli bir sürüşte yalnızca 3.8 litre yakıt tüketeceğiniz bir benzinli motordan bahsediyoruz. Üstelik ne yaparsak yapalım yakıt tüketimini 9 litrenin üzerine taşımayı başaramadık. Bunun için çok uğraştığımıza sizi temin ederim.
Volvo V40’ın performansının yanı sıra en önemli özelliği ise yol tutuş olarak karşımıza çıkıyor. Otomobil bazı ekstrem hareketlerde her ne kadar biraz önden kayma eğilimi gösterse de yine çok uğraşmamıza rağmen otomobil daima güvenle yol çizgisinde kalmayı başardı. Hatta Kartalkaya’da gerçekleştirilen lansmanda neredeyse profesyonel ralli parkuru özelliğindeki yollarda yaptığımız sürüşte dahi standart bir yol otomobilinin çok üzerinde performans ve stabilite elde ettiğimizi söyleyebiliriz. Etap zamanlarımız ise bizde kalsın!
Mercedes’e geldiğimizde ise Renault altyapısı kullanılan motor ve 7 ileri DCT otomatik şanzımanın pek eğlenceli olduğunu söyleyemeyeceğim. Otomobil her ne kadar makul hızlanma ve ivmelenme değerlerine sahip olsa da, Volvo’dan sonra beygir gücü farkının da etkisiyle aynı güç gösterilerini yapmanıza izin vermiyor. Yine de sınıfının en güçlü motoruna sahip olmasa da Mercedes kesinlikle yeterli bir performans sunuyor. Yine de sportif performans için A250’yi tercih etmeniz gerekebilir. Şehir içinde çok ciddi sıkışıklıktaki trafikte dikkatli bir sürüşte 6.5 litre dolaylarında seyreden yakıt tüketimi, şehir dışında sabit hızlarda ise 4.5 litre gibi son derece makul değerlere geriledi. Ancak biraz performanslı kullanmayı denediğimizde otomobili rahatlıkla 10 litrelerin üzerinde yakıt tüketirken bulduk.
Virajlarda ise oldukça stabil olmasına rağmen yeni A serisi Volvo V40’taki güven hissini nedense vermiyor. Bunu otomobilin virajlarda biraz yana yattığını hissettirmesine de bağlayabiliriz. Yine de Mercedes biraz psikolojik, biraz da mekanik olarak size karakterli ve keyifli bir sürüş sunuyor. V40 ile karşılaştırdığımızda bir adım geride kaldığını düşündüğüm Yeni A Serisi yine de sınıfında kendisine diğer özellikleriyle sağlam bir yer edinecek gibi görünüyor.
Sonuç
Audi A3 ve BMW 1 serisi’nin başı çektiği premium hatchback segmentinde işler Volvo V40’ın ve yinelenmiş Mercedes A serisinin de katılımıyla iyice karışacağa benziyor.
Bu segmente hızlı bir giriş yapan Volvo, V40 ile gerçekten mükemmel bir iş çıkartmış. Özellikle otomobilin dünyada ilk kez yaya airbag’i kullanılan (opsiyonel) otomobil olduğunu da belirtelim. Adaptif sürüş güvenliğinde de beklendiği ve geleneği bozmadığı şekilde standartları yalnızca kendi sınıfında değil, tüm segmentlerde belirleyen Volvo, güvenliğin yanısıra performans ve konfor noktasında da ezber bozacak bir otomobille karşımızda. Üstelik bütün bunlar aynı segmentteki rakiplerinden daha ucuza sunuluyor. Test ettiğimiz Volvo V40’ın opsiyonel donanım paketleri de eklenmiş Premium versiyonunun fiyatı 72.670 TL idi.
Mercedes ise selefinin aksine daha çok genç kitleyi hedef alan yeni A serisiyle kesinlikle başarılı bir otomobil yaratmış ancak sınıfındaki rakiplerini hala bir adım geriden takip ettiği yadsınamaz bir gerçek. Yine adaptif ve gelişmiş güvenlik donanımına sahip test aracımız Mercedes A 180 Urban modelinin fiyatı ise 92.000 TL dolayında. Her ikisini de farklı özelliklerinden dolayı çok sevdiğimiz V40 ve A serisi arasında bir tercih yapmam gerekirse, hem fiyat, hem de konfor ve sürüş özelliklerinde kesinlikle Volvo’yu tercih ederdim. Şurası gerçek ki yolda Mercedes’le seyretmek size yönelen bakışlarda farklılığa yol açıyor. Ancak günün sonunda elinizdekilere bakıldığında Volvo’nun verdiği ucu açık sürüş keyfi ve güvenlik hissi, bir dış etken olan marka imajını yok saymanıza yetiyor da artıyor bile.