BMW’nin M Performans serisindeki dokuzuncu otomobil olan aracın fiyatı genel BMW profilinde ve M araçlarının yanında neredeyse yarı yarıya ucuz kalıyor.

Brecon Beacons tepelerinin zirvesine güneşten önce gelmeyi basarsak da yağmur bizden önce davranıyor. Gökyüzüyle aramızdaki her şey doğudan batıya doğru aydınlanırken, tepemizdeki kapkara bulutlar en ufak bir hareket belirtisi göstermiyor. Yapacak bir şey yok, otomobilleri koruyacağımız bir yer bulsak iyi olur. M235i’nin sıcağında oturduğum sırada, E92 M3 solumda usulca park yerine yanaşırken otomobilin genişletilmiş çamurluklarına, kaputunun üzerindeki çıkıntıya ve dörtlü egzoz çıkışına kafa yoracak birkaç dakika buluyorum. İşte hemen yanımda, performansa adanmış, gri renkli gerçek bir M otomobili var. Onun yanında mütevazı kalan M235i’nin kasları ise o kadar belirgin değil. Altımdaki otomobilin kanı da, donanımları da M3 kadar safkan değil. Güneş kendisini usul usul gösterirken M235i’ye karşı önyargılı olup olmadığımızı düşünmeye başlıyorum... Sakin kafayla düşünmeye başladığınızda M235İ gerçekten merak uyandırmaya başlıyor. BMW’nin M Performans serisindeki dokuzuncu otomobil olan aracın fiyatı genel BMW profilinde ve M araçlarının yanında neredeyse yarı yarıya ucuz kalıyor. Nevada çöllerinde düzenlenen lansmanında bizleri etkileyen M235i’nin yetenekli olduğunu zaten biliyoruz ki, 34.000 sterlini biraz aşan fiyatıyla 2014’ün gerçek dünya kahramanlarından biri olabilir. Ne var ki, sakin kafayla düşünme becerisi o kadar da zor bir şey değildir.

M235i Galler yollarında, hemen yanında duran hakiki M otomobiline karşı kendisini kanıtlamak zorunda. Yağmur sakinleşiyor ve otomobilin üzerindeki minik dolu taneleri, fotoğrafçı Dean Smith’in objektifi güneşi yakalamadan hemen önce kayıp gidiyor. Daha sıradan karşılaştırmalar yapmak yerine bu İkiliyi bir araya getirmemizin makul bir sebebi var. Şu sıralar V8 motorlu M3’leri yaklaşık 17.000 sterline satın alınak mümkün. BMW’nin M235i için İngiltere pazarında istediği 34.000 sterline ise 2011 model, yaklaşık 30.000 km’de ve garantisi bitmemiş bir M3 almak mümkün. Zaman geldi. Bakalım M235i, son yılların en sıkı performans makinelerinden birinin karşısında neler yapacak? Üç yaşındaki V8 M3’ü almak gerçekten daha mantıklı olabilirini? Çok özel Beacons virajlarından müteşekkil olan parkurun toplam uzunluğu 10 km’yi bulmasa da zemin, viraj ve eğim çeşitliliği sayesinde burada, M235i’nin dinamik karakterini rahatlıkla çözümleyebiliriz. Fundalıkların üzerinden yükselen yol genel anlamda akıcı ve pürüzsüz. Çoğunlukla dördüncü viteste geçilen bu virajlar, vadi inişinde sertleşmeye başlıyor. Hızlı bölümün kıvrımlarında kafası güçlü ve tahmin edilebilir biçimde tutunan otomobilin elektrik destekli direksiyonu direkt çalışıyor ve ağırlık anlamında oldukça doğal hissettiriyor.

Bu bölümde zemin gayet temiz, fakat M235İ bolca iniş, çıkış ve kasisle karşı karşıya kalıyor ki, bu kısımları gayet rahat ve temiz biçimde geçtiğini söyleyebiliriz. 325 bg gücündeki 6-silindirli turbo motor, alt devirlerden itibaren (maksimum tork 1300-4500 d/d arasında üretiliyor) vahşi biçimde hızlanıyor ve devir bandının sonlarına doğru aceleyle uzanıyor. Manuel şanzıman ise oldukça düzgün ve tatmin edici. Yolun çok da zorlu olmayan ilk bölümü M235İ açısından oldukça sorunsuz geçti. Sonrasında, sert esen rüzgardan kaçarak vadiye doğru ilerlemeye başlıyoruz. Zemin yağıştan dolayı halen parlıyor, virajlar ise daha dar ve daha yavaş. Üçüncü vitesle geçilen virajlarda oldukça doğal bir dengeyle yürüyen M235İ, ağırlığı iki aksına birden düzgün biçimde dağıtıyor ve viraj çıkışma doğru gaz verdiğinizde belli belirsiz bir driftle birlikte yoluna devam ediyor. Vadinin hemen yanından uzanan ve ikinci viteste dönülen virajlarda ise otomobil ya içte kalan arka tekerleğini boşa döndürerek (sınırlı kaydırmak diferansiyel bu modelde opsiyonel olarak sunuluyor ve test aracımızda bulunmuyor) lork israfı yapıyor ya da bütün tekerleklerin aynı hızda dönmesini istediği için şasiye yük bindiren sürücüye ani ve yoğun bir yanlama armağan ediyor. Yolun en çetin kısmına geldik. Burası, tepe üstündeki kısımdan daha hızlı, fakat zemin fazlasıyla inişli çıkışlı olduğu için sıkı gövde kontrolü şart. Yoğun biçimde gazlamaya başladığınızda M235İ, nefesinin kesildiğini hissettiriyor. Otomobilin daha evvel oldukça işe yarayan sükuneti, bu şekilde kullanmaya başladığınızda yerini tahmin edilemeyen bir karaktere ve yalpalamalara bırakıyor. Tepeyle birlikte gelen virajlarda sürücü direksiyonu kırmadan önce otomobilin düşey hareketini tamamlamasına müsaade edecek kadar sabırlı olmalı. Bu durum dağ yollarında M235i’nin en zayıf noktası olarak göze çarpıyor. Anlayacağınız bunun gibi zorlu yollarda otomobilin limitleri, sürücünün limitlerinin gerisinde kalabiliyor. Eksik noktalara rağmen, M235i’ye dair ilk izlenimlerin genel olarak oldukça pozitif olduğunu belirtmeliyim. Tabi M3’e binene kadar... Aynı yolu M3’le geçmeye başladığınızda hidrolik direksiyondaki kaliteyi direkt olarak hissediyorsunuz ve ön tekerleklerin her bir hareketini avuç içinizde buluyorsunuz. M235i’nin direksiyonu bunun yanında avucunuza küsmüş gibi kalıyor. M3’ün sürüş karakteri biraz daha gergin.

Konfor ve izolasyon seviyeleri de bir fırt geride, fakat ihtiyacınızı karşılamakta zorlanmıyor. M235i, sadece dar bölümlerde M3’le baş edebiliyor. Yol açıldıkça koca otomobilin 420 bg’lik motoru 8000 d/d’ye kadar çılgınlar gibi devirleri meye başlıyor ve avantajını ortaya koyuyor. Her bir vites yerine cuk diye oturuyor ve ufuk çizgisine doğru yaptığınız seyahatin hızı hiç azalmıyor. Kulakçıklı otomatik şanzımanlar her damak zevkine uygun değildir, fakat buradaki gibi heyecan dolu bir motora bağlandıklarında, bırakın sürüş keyfinizden çalmayı, keyif katsayınızı artırıyorlar. Vites büyütmeler anlık olarak gerçekleşirken, düşürdüğünüz her viteste ise motor devirlere boğuluyor. Buradaki çift kavramak opsiyonel DCT şanzıman, sürüş delileri tarafından tercih edilebilir, zira V8 M3’ün manuel şanzımanındaki kertikli geçişleri düşününce otomatik tercihi daha mantıklı görünüyor. Dar ve yavaş bölümde de, kıvrım kıvrım kıvrılan akıcı bölümde de M3’ün damarlarındaki saf M kanı kendisini iyiden iyiye hissettiriyor ve M235i’yi mahcup ediyor. Arkadaki iki tekerleğin arasında bulunan M diferansiyeli ve daha lineer motor karakteri bir araya gelince M3 viraj çıkışlarında daha kullanışlı ve tahmin edilebilir biçime yürüyor. Sanki sağ ayağınızla arka tekerlekler arasında bir kablo varmışçasına keskin tepkiler veren otomobil, gaz pedalına en ufak bir dokunuşunuza dahi hızlanarak ve viraj çıkışına doğru yanlayarak tepki veriyor ve eğlenceyi doruklara çıkarıyor. Düşük hızlarda daha gergin ve sert olan sürüş karakteri, M3’ün parkurdaki en zorlu bölümde, M235i’ye kıyasla çok daha düzgün bir gövde kontrolü sunması anlamına geliyor. Öyle ki bir tepe üstündeyken viraja saldırabilir veya frenajdayken viraja kolaylıkla hazırlanabilirsiniz. Aslına bakarsanız M3, gövdesini hatırımda kaldığı kadar iyi yönlendiremiyor, fakat bunun gibi bir köy yolunda M235İ ile kıyaslanınca oldukça iyi işler çıkarıyor. Aracın frenleri ise böyle bir performans için zayıf kalıyor. M235i’ye binip gerçek bir M otomobili ile M logosu taşıyan bir otomobilin farklarını anlama zamanı geldi...

Tek başına irdelerseniz M235i’ııin motoru gayet canlı ve istekli devirleniyor, fakat M3’ün V8’iyle kıyaslanınca çok erken pes ediyor ve V8’in parlamaya başladığı noktalarda bir üst vitese geçmek istiyor. Ayrıca direksiyonu M3’e kıyasla hissiz ve bulanık hissettiriyor, Aynısını fren pedalı için söylemek de mümkün. İngiltere’nin Lipik köy yollarında yaptığımız testte M3 oldukça keskin ve çevik davranırken, M235i zaman zaman debelendiğini hissettirdi. Yol kurumaya başlayınca M235İ daha da tek boyutlu bir makineye dönüşüyor. Motorunun ürettiği güç kuru zemini alt edecek kadar ciddi olmadığı için viraj çıkışlarındaki belli belirsiz arkadan kayma karakteri M3’ü daha da ilgi çekici bir otomobile dönüştürüyor. Azalan tutunma seviyesi M235i’ye yardımcı oluyor, çünkü kuru zeminde aynı ayarlanabilirliği ve etkileşimi bulamıyorsunuz. İki otomobil arasındaki farkı çok iyi anlatan bir kelime var: Heyecan. VS’in kesiciye doğru ateşle devirienmesi, dörtlü egzoz çıkışından yayılan sesler ve otomobilin genel duruşu, M3’ü yola uyum sağlamak yerine onunla savaşan bir otomobile dönüştürüyor. Burada daha fazla etkileşim kuran, daha fazla bağımlılık yaratan ve daha eğlenceli bir performans makinesi var... Buraya kendinden emin ve fit bir halde gelen M235İ kaleminizi noktalı çizginin üzerinde oynatmanıza yetecek kadar çekici ve yetenekli bir otomobil. Buradaki perspektifte, vahşi ve acımasız bir spor coupe’nin karşısına çıktığı için zayıf yanlan ortaya çıktı ki, M235i’yle ilgili düşüncelerinizi belirleyecek olan perspektif de budur. Tek başına eğlenceli ve ödüllendirici bir otomobil; gerçek bir M modelinin karşısında ise biraz donuk ve heyecansız. Yüz kızartıcı bir model mi? Kesinlikle hayır. Burada zayıf yanlarını ortaya çıkardık hepsi bu. Yine de M departmanından çıkmış gibi davranmazsa daha iyi olur. Bu iki araçtan birini almayı düşünenler için şunu söyleyelim. Onaylanmış ikinci el bir M3, M235i’nin M otomobili olarak sahip olduklarından fazlasını barındırıyor. Şayet V8 motorlu M3’ün ekstra masrafları (servis, lastik ve sigorta giderleri yıllık yaklaşık 1000 sterlin) ve %40 daha fazla yakıt tüketmesi sizi bozmayacaksa, gürültücü V8, oyun oynamayı seven şasi, kaslı gövde ve nefis heyecan hissi için buna değecektir.